KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!..
Erdal Akalın
8 Mart Kadınlar Günü (hatta Emekçi Kadınlar Günü), hemen her
yıl olduğu gibi hep birlikte kutlanacaktır.
Paneller, konuşmalar ve etkinlikler ile özellikle Medeni Kanun
anılacaktır. İşin ilginç tarafı,
kendisini halen Mecelle hükümlerine bağlı hisseden ülkemin ağırlıklı kadınları
da alkışlayacaktır bu güzellemeleri.
Kadınlara son yıllar içerisinde taciz, tecavüz ve fiziki saldırıların %
1400 kez arttığı güzel ülkemin saygın kadınlarına bu vesile ile bu köşeden
selamlar olsun!
AK-ŞAKA, kadınlara pozitif ayrımcılık ilkesine saygılı bir
T.C. Vatandaşı olarak, bu yıl hamaset içeren bir yazı yerine, ülkemizin
özeleştiri yapabilmeyi başarılı bir şekilde becermiş bir kadının ünlü
makalesini köşesine taşımayı düşünmüştür.
Sayın Pakize Suda tarafından yıllar önce kaleme alınmış olan
“Ahh Biz Kadınlar!” başlıklı makaleyi uzun süredir sakladığı arşivinden
çıkararak, bu özel günde yeniden kadınlarımız ile paylaşmak üzere
karşınızdadır. Okumuş olanlara
anımsatmak ve daha önce okumamış olanlara da okutmak üzere işbu yazı
aşağıdadır;
***
“Bütün kadınlar birbirlerini rakip olarak görürler.
Birbirlerini kıskanmaları için ayni meslekten olmaları ya da menfaatlerinin
çatışması falan şart değildir. Ortalıkta kendilerinden başka kadınların da
dolaşıyor olması, kıskanmaları için yeterli bir sebeptir. Yolu kadınların görev
yapmakta olduğu bir yere, örneğin bir banka şubesine düsen bir kadın, gördüğü
muameleden bunu şıp diyerek anlayabilir.
Bütün kadınların mutlaka koşulacak şartları vardır. 'seninle
evlenirim ama...', 'dediğini yaparım ama...'
Nedense bütün aşk şiirleri, en duygulu şarkı sözleri hep
erkekler tarafından yazılmıştır, çok duygulu oldukları söylenen kadınların bu
sırada ne yaptıkları merak konusudur. Bence kadınlar o sırada diğer kadınları
incelemekle meşguldürler. 'ne giymiş, ne takmış, benden güzel mi?’
Erkekler (eğer ruh hastası değillerse) eşlerini çok yakın
arkadaşlarından, akrabalarından, yani olur olmaz herkesten kıskanmazlar. Oysa
kadınlar, hiç ayırım yapmaksızın, ömür boyunca, istisnasız her dişiden kıskanırlar
kocalarını.
30 yaş büyük bir kadınla, sırf parası için evlenen pek az
erkek vardır. Buna karşılık etraf, babası, hatta dedesi yaşında, ama mutlaka
zengin erkeklere âşık olan (!) kadınlarla doludur.
Hiç bir kadın çalıştığı yerde üstünün kadın olmasını
istemez. Vallahi bunu ben söylemiyorum, anketler öyle diyor.
Erkekler kadınlardan ilgi, şefkat, sevgi dışında pek bir şey
beklemezler. Kadınlara bunlar asla yetmez, ilâve olarak iki bilezik, bir yüzük
gerekir çoğu zaman.
Gelin-kaynana çekişmesinin fıkralara geçtiği ülkemizde hiç
damat-kayınpeder çekişmesine tanık oldunuz mu? 'Elti gemisi yürümez' diye bir söz vardır da
neden bacanaklar için söylenmiş benzer bir lâf yoktur?
Evli kadınla ilişkiye giren çok az erkek vardır. Buna
karşılık evli erkekle hiç düşünmeden ilişkiye giren kadın sayısı, benim
bildiğim, gördüğüm, duyduğum kadarıyla bir hayli kabarıktır.
Erkekler bir araya geldiklerinde işten, politikadan,
futboldan bahsederler genellikle. Kadınlar bir araya geldiğinde ise vay o anda
orada olmayan diğer kadınların hâline!
Eşlerinden, 'yorgunum', 'başım ağrıyor' bahanesiyle mümkün
olduğunca kaçan kadınlar, ortaya ikinci bir kadın çıktığı zaman aniden
kocalarını çok sevdiklerini (!) fark ederler.
Kocası tarafından aldatılan kadınlar genellikle boşanmak
yerine, bir çocuk daha yapmayı tercih ederler. Tersi durumda ise erkekler
kadınlar kadar akıllı olmadıkları için bunu gurur meselesi yapar ve kadını
hemen boşamaya kalkarlar.
Kadınlar evde akşama kadar istedikleri gibi yaşarlar. Ne
karışanları ne de görüşenleri vardır. Erkeklerin ise akşamdan akşama geldikleri
evlerinde pek de özgür oldukları söylenemez. Kendilerine durmadan oraya
oturmaması, sigarasının külüne dikkat etmesi, ayakkabısını çıkarması
hatırlatılır.
Kadınlar akşama kadar kocalarının bilgisi dışında
istedikleri arkadaşlarını misafir ederler. Oysa hiç bir erkek karısından izin
almadan eve bir erkek arkadaşını getiremez. Hatta izin alarak bile.
Kadınlar her istediklerinde eşlerinden izin almadan
annelerini ziyaret edebilirler. Erkekler ne haberli, ne habersiz, yanlarında
eşleri olmadan asla annelerine uğrayamazlar.
Kadınlar bütün ilişkilerinde hesap kitap içindedirler. Asla
şeffaf değildirler. Hoşlanırlar, hoşlanmaz gibi davranırlar, isterler, istemez
gibi yaparlar.
Eşleriyle sorunlarını çözmede bedenlerini silâh olarak
kullananlar bile vardır. Vücutlarını göstermeye bayılırlar. Açık, dar, şeffaf,
kısa giyerler. Sonra da 'neden bakıyorsunuz?’ diyerek sinirlenirler. Aslında
amaçları baktırmaktır, ama bunu asla kabul etmezler, özgürlükten, rahatlıktan,
medeniyetten falan söz ederler.
Nereden biliyorsun, derseniz ben de kadınım oradan
biliyorum.
NOT: İstisnalar kaideyi bozmaz. ( Bence de bunu okuyan bütün
kadınlar kendini istisna olarak kabul edecektir! )”.
***
Kıssadan hisse:
Erdal Akalın
(05.03.2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder