İYİ Parti'li milletvekili Lütfü Türkkan'dan "çok konuşulacak, siyaset sahasını derinden sarsacak ve gündem yaratacak" şok iddia:
AKP TBMM'yi kapatacak!
İYİ Parti TBMM, Meclis Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapatılacağını ileri sürdü.
İYİ Partili Lütfü Türkkan, parlamentosuz bir yönetim biçimi kurgulandığını iddia etti. Türkkan yaptığı açıklamada "TBMM çalışması fiilen 2 güne düştüğü andan itibaren, 'Bu kadar para alıyorlar, bir de çalışmıyorlar' denilecek. Beştepe de 'Çalışmayan Meclis, millete yük oluyor' deyip TBMM'nin feshine kadar gidebilir" dedi.
ÇALIŞMA GÜNÜNÜN 2'YE DÜŞMESİ
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, bugünkü "Bomba sözler: TBMM'yi kapatacaklar" başlıklı yazısında milletvekili ödeneğinin üç aylık 56 bin lira olduğunu, emekli olup da milletvekilliğini sürdürenlerin eline ise yaklaşık 90 bin lira geçtiğini belirtti.
Öte yandan, Salı-çarşamba-perşembe genel kurul yapılırken, şimdi çalışma gününü ikiye düşürmek gibi bir plan olduğunu aktaran Öztürk, söz konusu değişiklik yaşandığı takdirde vekillerin ayda 8 gün çalışacağını kaydetti.
Öztürk, bunun yanı sıra İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ın çalışma gün sayısının düşürülmesinin altında başka nedenler olduğunu öne sürdüğünü belirterek köşesinde Türkkan'ın iddialarına yer verdi.
"TBMM'NİN FESHİNE KADAR GİDEBİLİR"
İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, TBMM'yi, perşembe günleri çalıştırmama gayreti olduğunu, bu durumun parlamentoyu etkisizleştirme çabalarından biri olduğunu iddia etti.
Parlamentosuz bir yönetim biçimi kurgulandığını öne süren Türkkan, Cumhurbaşkanlığından gelecek hükümet kararlarını onaylayacak bir senato hayali kurulduğunu savundu. Türkkan, "İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, parlamentosuz bir yönetim biçimi kurgulandığını iddia etti. Türkkan yaptığı açıklamada "TBMM çalışması fiilen 2 güne düştüğü andan itibaren, 'Bu kadar para alıyorlar, bir de çalışmıyorlar' denilecek. Beştepe'de , 'Çalışmayan Meclis, millete yük oluyor' deyip TBMM'nin feshine kadar gidebilir" diye konuştu.
"AK PARTİLİ İSİM 'İTTİFAK ARTIK ZORUNLU HALE GELDİ' DEDİ"
Öztürk, yazısının devamında şu ifadelere yer verdi: Hemen tüm siyasi partilerde yerel seçimlerde işbirliği konuşuluyor. İYİ parti cephesinden siyasetteki gelişmeleri Lütfü Türkkan'la konuştuk. "16 yıldır iktidarda olan AK Parti, artık tek başına seçime giremeyecek kadar yorgun, tükeniş sendromunu iliklerine kadar yaşıyor. Bastonsuz yürüyemeyen yaşlı adam görüntüsü veriyor" diyor.
Lütfü Türkkan, şöyle devam ediyor:
"AK Partili arkadaşlarımızla konuştuğumda aynı ifadeleri kullanıyorum. Partinin önemli isimlerinden birisi, 'Kabul edelim ya da etmeyelim İYİ Parti diye bir gerçek var. Yeni kurulmasına rağmen pastadan yüzde 10 pay aldı. Bu gerçek karşısında ittifak artık zorunlu hale geldi' dedi. İYİ Parti, kendisine oy veren 5 milyon vatandaşın hakkını, hukukunu koruyacak, bütün siyasi manevraları sonuna kadar yapacak. İYİ Parti'nin yerel seçimlerden daha da güçlenerek çıkacağını biliyoruz. Sola hep soğuk bakan Türk seçmeninin, iktidar alternatifi İYİ Parti'dir. Cumhur İttifakı'nın diğer ortağı MHP, AK Parti'nin çöküş sürecine dahil olarak kendisi de bu süreci AK Parti ile birlikte yaşamayı tercih etti." [Kaynak.Gündem: 23 Kasım 2018]
DEVLET BAHÇELİ ÇILDIRMIŞ OLMALI!..
Milliyetçi (!) Hareket Partisi Genel Başkanı (MHP) Devlet Bahçeli açıkladı!
MHP'den son dakika İstanbul, Ankara ve İzmir kararı... (İttifak icabı, Adalet ve Kalkınma Partisi Lehine Feragat!.. Kritik ve stratejik yerlerde Aday Göstermeyecekler)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Antalya’daki Belediye Başkanları Toplantısı’nda sert konuştu. Devlet Bahçeli yaptığı son dakika açıklamasında, adeta seçmeni tehdit etti ve (partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi lehine) İstanbul, Ankara ve İzmir'de aday göstermeyeceklerini açıkladı.
Bahçeli’nin açıklamalarından satırbaşları:
Nefesi kesilenler, nefsine yenik düşenler çıkmıştır. Bundan sonra da çıkmaları muhtemeldir. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Yanlış istikametlere sürüklenmesi beklenmelidir. Geçmişin kuytu köşelerinde şuurumuzun merceğiyle baktığımızda hüzüne perçinleşmiş pek çok ibretlik misal verilecektir. Davanın omzuna basanlarla, davaya omuz verenler tecrübeyle sabittir. ‘ben’ diyen, bencilliğe gömülen dünyanın kendi çevresinde döndüğüne aldanan nice insan bu dünyadan gelip geçmiştir.
'HİÇ KİMSE VAZGEÇİLMEZ DEĞİLDİR'
Hiç kimse davadan daha önemli değildir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. ne yaptığımızı, neyi amaçladığımızı, nereye varmak istediğimizi dar ufkuyla çürük ahlakıyla sorgulayıp dedikodu çarkında dönenler yoldan çıkıp yolunu şaşıranlardır. Şunu bilmenizi isterim ki, yoldan çıkan davanın önünde engeldir. ‘Ben’ diyenler sinsi planlar yapanlardır. Dava insanı akıldan önce adanmış bir yüreğe ihtiyaç duyacaktır.
‘SİNSİ SİNSİ ÇALIŞANA GEÇİT YOKTUR’
Ülkü sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki, “Hiçbir zaman kesmeyeceğiz, çalışacağız, memleketi kurtaracağız. Umutsuzluğa yer yoktur. Karamsarlık aşılayanlara müsamaha yoktur.” Davayı öne geçirmek yerine, kendini öne çıkarmaya, kendi gizli gündemi için sinsi sinsi çalışana geçit yoktur. Tahammül yoktur.
‘ALTTAN ALMAMIZ SÖZ KONUSU BİLE DEĞİLDİR’
Eğer hatalarını fark edip geri dönüş için gayret etmezlerse bize sadece gereğini yapmak düşecektir. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılamamış, bundan sonra da aşılamayacaktır. Bayat taktiklere, bayağı ayak oyunlarına dayanmamız, alttan almamız söz konusu bile değildir. Kuru gürültüye asla pabuç bırakmayız. İpini una serenlere, ipte cambazlık yapanlara toprakta izi olmadan harmandan pay isteyenlere hoş görüyle bakamayız.
‘HEDEFİMİZ KIZIL ELMA DEDİK…’
Ülkücü olan, ülkücü yaşayan, ülkücü kalan tertemiz vicdanlar her şeyin en temizine müstahaktır. Bazı insanlar başkalarından bir dakika önce cesaret gösterdikleri için kahraman olmuştur. MHP’nin her bir ferdi kahramandır. Aklımızda hep Türkiye vardı. Boşa konuşmadık, boşluğa seslenmedik. Hedefimiz kızıl elma dedik. Pazarda satılan kırmızı elma sananlara acı acı gülüp geçtik. Gaye varsa güç vardır. Güç varsa istikrar vardır. İstikrar varsa tutarlılık vardır. Bunların hepsi varsa gelecek güvendedir. Her sözümüzün bir fikri dayanağı, her teklifimizin özünde yere düşen alın terimizin sıcaklığı belirleyicidir.
‘TÜM DÜNYA DA KISKANÇLIKLA TÜRKİYE’Yİ İZLEMİŞTİR’
Bu bir milattır. 14 Temmuz 2018’de yaptığımız basın toplantısında önümüzdeki 5 yılda 2023 hedeflerini yakalamanın mücadelesi sahnelenecektir tespitini dile getirmiştim. Yeni hükümet sistemi, Türkiye’nin ayağına vurulan prangayı kıracaktır. Başka çare de kalmamıştır. Çünkü Türkiye düşmanları sürekli güç toplamakta, sürekli açığımızı ve zaaf anımızı kollamaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bütün kurul ve kurallarıyla olgunlaşmalı, tam olarak oturmalıdır. Geçiş sürecinde çıkan pürüzler zamanında yapılacak müdahalelerle bertaraf edilmelidir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin başarısıdır. Hiçbir yönlendirme, baskı yaşanmadan hükümet sistemi, cumhurun bizzat irade ve isteğiyle değişmiştir. Kendi kaderimize çok şükür kendimiz yön verdik. Kendi söküğümüzü kendimiz diktik. Kansız, kavgasız ve krizsiz bir sistem değişikliği dünyada eşine az rastlanır bir kazanımdır. Tüm dünya kimi zaman gıpta ile kimi zaman da kıskançlıkla Türkiye’yi izlemiştir.
‘ÖNLEM ALINMAZSA YENİ SİSTEM ÖLDÜRÜCÜ BİR DARBE YİYECEKTİR’
Çelişkiler aşılmakta, uyum sorunları giderilmektedir. Çok şükür, aşı tutmuş, Türk milleti Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle Cumhur ittifakına takdirini göstermiş, buna da devam etmektedir. Türkiye’nin bekası ve yeni hükümet sisteminin geleceği için mahal idareler seçiminin makul neticelenmesi bu aşamadaki en büyük arzumuzdur. Cumhur ittifakının devamı milli beka için mecburidir. Eğer 31 Mart’ta rövanşı almak isteyenlere gün doğarsa karşımıza çok büyük risk ve tehlikeler çıkacaktır. Bunun emareleri şimdiden görülmektedir. Şayet önlem alınmazsa yeni sistem öldürücü bir darbe yiyecektir. Kaotik tartışmalar tırmanacaktır.
‘SİYASİ ŞEYTAN ÜÇGENİNDE HEVESLE BULUŞANLAR…’
Türkiye belirsizliğe sürüklenecek. En başta hükümetin meşruiyeti sorgulanacaktır. Kargaşadan geçim sağlayan zillet ittifakı kaldırdığı hançeri Türkiye’nin sırtına indirmek üzere tetikte beklemektedir. Bu takdirde Cumhuriyetin 100’üncü yılında, mağrur ve mahcup olmuş bir Türkiye ile karşılaşmamız kesinlik kazanacaktır. Bu maksada hizmetle motive olan CHP, İP, HDP, FETÖ, PKK boş durmuyor. Malum çete Türkiye’nin kuyusunu kazıyor. El birliği yapmışlar, güç birliği yapmışlar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ölüm fermanını hazırlıyorlar. PKK lobisi iş başındadır. AİHM’e çoktan nüfuz etmiştir. PKK’lı Demirtaş ile ilgili karar rezilliktir. Ancak Türkiye’nin haklı tezlerini gölgelemeye yetmeyecektir. 15 Temmuz’a tiyatro diyenler, vatan millet din düşmanı FETÖ’yü aklamaya çalışanlar aynı merkezden kumanda edilen siyasi şeytan üçgeninde hevesle buluşanlardır. 13 Eylül 2018 tarihinde Polatlı’da konuşmamda şunları dile getirmiştim. “Biz 19 Mart 2019’a cumhurun ittifak ruhunun damga vurmasını istiyoruz. İstanbul, Ankara, İzmir büyükşehirleri başta olmak üzere diğer belediyelerin şekillenmesini temenni ediyoruz.”
Partimizi takip eden basın mensuplarıyla yemek sırasında İstanbul’dan aday göstermeyebileceğimizi ifade ettim. Ne var ki bazı olumsuzluklar nüksetti. Yanlış değerlendirmeler vuku buldu. Amacımız ya anlaşılmadı ya da anlaşılmak istenmedi. Sabote edildik, görüşlerimiz çarpıtıldı.
30 Eylül 2018’de milletvekilleri MYK üyeleri ortak toplantısında da şunları söylemiştim. “31 Mart 2019’a sadece belediye başkanlarının, il genel meclis üyelerinin seçimi olarak bakmıyoruz. Türkiye’nin 2023’ten önceki son virajı, yeni hükümet sisteminin son virajı olarak yorumluyoruz. Cumhur ittifakının milli sorumluluğunu icra etmesini mühim görüyoruz. “
Biz Cumhur ittifakına asla taktiksel bakmadık. Samimi ve dürüst davrandık. Muhataplarımızdan bunu bekledik. Kızılcahamam’da ayrıca dedim ki “İstanbul’un dışındaki her seçim bölgesinde, il ilçe ve beldede diğer siyasi partiler gibi adaylarımız olacaktır” Malumunuz 23 Ekim 2018 grup toplantımızda, yerelde ittifak arayışımızın artık kalmadığını ifade etmiştim. Bazı müessif beyanlar, cumhur ittifakının ruhunu yaralayan açıklamalar, üs
Sanki bir taraf istiyor da diğer taraf nazlanıyor izlenimi doğmuştur. Yanlış anlamalar cumhur ittifakını çatladı-çatlıyor polemiklerine bile kapı araladı. Bu durum karşısında siyaset farklı bir faza girmiştir. Zillet ittifakı saklandığı inden çıkmışlar, netice itibariyle siyasi risk ve belirsizlikler iyice ayyuka çıkmıştır. CHP İP arasındaki görüşmeler seriye bağlanmış, HDP de arkaya alınmıştır. Terörle mücadelenin bu kadar yüksek bir moralle yapıldığı bir dönemde, PKK’nın il ve ilçe belediyelerine zillet ittifakı kulvarında yerleşme kepazeliğine nasıl olur da seyirci kalacaktık?
Beka diyen cumhur ittifakına bağlılığını haykıran MHP bunu nasıl görmezden gelecekti? Önce ülkem ve milletim, sonra partim demiyor muyuz? Bunu yıllardır söylemiyor muyuz?
Demirtaş üzerinden yeni bir senaryo hazırlığı, ekonomik saldırılar, demokrasi dışı eğilim ve özlemler tehlike sinyallerini yoğunlaştırmıştır. Biz dağdaki teröristlerin büyükşehirlere konuşlanmasına rahatsız olamazdık. Biz HDP’nin, İstanbul’dan İzmir’e kadar yönetimlerde mevzi elde etmesine tahammül gösteremezdik. Türkiye’nin çıkarları neyi işaret ediyorsa oradayız. Biz Türk milleti ne diyorsa onu yaparız.
İSTANBUL, ANKARA VE İZMİR’DE ADAY GÖSTERMEYECEĞİZ…
***
ALENEN TEHDİT!.. Sabah yazarı Salih TUNA: "AKP ve MHP (31 Mart 2019 tarihli yerel seçimlerde) oy kaybederse bu yolun sonu iç savaştır"
AKP’nin yayın organı Sabah’ın yazarı Salih Tuna, yerel seçimlerde AKP ve MHP’nin oy kaybetmesi durumunda “iç savaş” çıkacağını öne sürdü. |
AKP’nin yayın organı Sabah’ın yazarı Salih Tuna, yerel seçimlerde AKP ve MHP’nin oy kaybetmesi durumunda “iç savaş” çıkacağını öne sürdü.
Tuna, 21 Kasım 2018 tarihli “Tercih mi zaruret mi” başlıklı yazısında, yerel seçimde AKP ve MHP’nin olası oy kaybettiği bir sonuç ortaya çıkması durumuyla ilgili yazarken, 24 Haziran seçimlerini hatırlatıp “Sırf “Adam kazandı” diyerek yenilgiyi kabul ettiği, sokaklara çıkmaya çağırmadığı için Muharrem İnce’ye siyasi şizofrenlerin neler yaptıklarını biliyorsunuz… Söylemeye dilim varmıyor ama söylemesem de olmaz: Bu yolun sonu maalesef iç savaştır!..” ifadelerini kullandı.
Tuna’nın yazısında o bölüm şöyle:
“Önümüzdeki yerel seçimlerde AK Parti’yi oy kaybına uğratmak, “kaos ittifakının” yegâne hedefi.
Bu arada, MHP de oy kaybına uğrarsa, çifte bayram yapacakları muhakkak.
Başarırlarsa…
“Sistem değişikliği halktan güvenoyu almadı” tezviriyle erken seçimi zorlayacaklar, gerekirse sokakları harekete geçirmeye çalışacaklardır.
Yıllar yılı zehirledikleri sosyolojileri buna aşeriyor zaten.
Sırf “Adam kazandı” diyerek yenilgiyi kabul ettiği, sokaklara çıkmaya çağırmadığı için Muharrem İnce’ye siyasi şizofrenlerin neler yaptıklarını biliyorsunuz…
Söylemeye dilim varmıyor ama söylemesem de olmaz:
Bu yolun sonu maalesef iç savaştır!..
Türkiye’yi binlerce TIR silah verdikleri terör örgütüyle güneyden ve doğu Akdeniz’den kuşatan müstevlilerin beklentisi de budur.” (SABAH: 22 Kasım 2018)