ŞEYH SAİD KİMDİR? NEDEN İSYAN ETMİŞTİR?..
29 Haziran 1925 tarihinde Şark İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanarak suçlu bulunmasının ardından 92 yıl önce "Cumhuriyet İdaresi tarafından" idam edilen vatan haini hakkında akıl almaz talepler.
İsyancı Şeyh Said'in asılmasının 92. yıl dönümünde, Şeyh Said için anma toplantıları tertip edildi.
(Ankara: 30.6.2017-18:16)
ÇOK ALÇAKÇA, HAİNCE VE KÜSTAHÇA BİR CÜRET! BU CESARETİ ACABA KİM'DEN, KİMLERDEN, NEREDEN ALIYORLAR?
Bununla da
kalınmayarak, Diyarbakır'da HDP, DBP, Şeyh Sait Derneği ile çok sayıda
sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişinin
92'inci yıl dönümü nedeniyle düzenledikleri ortak toplantıda, Şeyh Said ve
arkadaşlarının mezarlarının ailelerine teslim edilmesi ve Türkiye'nin özür
dilemesini talep etti.
Peki, kimdir bu Şeyh Said?
Neden ve niçin isyan etti?
Şeyh Said 1865
yılında Erzurum’un ilçesi Hınıs’a bağlı Kolhisar Köyü’nde dünyaya geldi.
Babasının adı Şeyh Mahmut Fevzi’dir. Şeyh Said, 29 Haziran 1925 tarihinde Şark
İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanmasının ardından idam edilmiştir. “Cumhuriyet’in
ilk yıllarında Doğu Anadolu’da çıkan ayaklanma (1 Şubat-15 Nisan 1925). Doğu
Anadolu Bölgesi’nde Cumhuriyet yönetiminin uygulamalarına karşı çeşitli
muhalefet hareketleri
gelişmişti. Bu muhalefetin en önemli merkezlerinden biri, Kürt İstiklal
Komitesi’ydi. Bu örgütün çalışmaları açığa çıkarılmış, ama daha önce yaptığı
çalışmaların bir sonucu olarak çeşitli yerlerde ayaklanmalar başlamıştı. Ayaklanmanın
önderi Nakşibendi şeyhi Şeyh Said’in adamları jandarma birlikleriyle Elazığ’ın
Piran köyünde girdiği çatışma, kısa sürede birçok yere yayıldı. Ayaklanmacılar,
Genç, Maden, Siverek, Varto, Elazığ gibi yerleri ele geçirdi. Bu arada,
ayaklanmanın başlamasından birkaç gün sonra Fethi Bey (Okyar) istifa etti ve
yerine İsmet Paşa (İnönü) yeni bir hükümet kurdu. Meclis, hükümete olağanüstü
yetkiler tanıyan Takriri Sükûn Kanunu’nu çıkardı. Ankara ve Diyarbakır’da
İstiklâl Mahkemeleri kuruldu. Şeyh Said kuvvetleri 7 martta Diyarbakır’ı
kuşattıysa da şehre giremedi. Bölgeye yeni askeri birliklerin sevk edilmesinden
sonra, 26 martta saldırıya geçen hükümet kuvvetleri, kısa sürede bölgede denetimi
sağladı. Ayaklanmanın lideri Şeyh Said ve 28 ayaklanma önderi hakkında idam
kararı verildi ve ertesi gün infaz edildi (29 haziran).”
NEDEN VE NİÇİN İSYAN ETTİ?
“Bizler ve Türkleri bağlayan sadece din
kalmıştı, Türk Hükümeti dini de kaldırdı ve artık bizi birbirimize bağlayan
hiçbir şey kalmadı.” Bu
cümleler Şeyh Said'e ait. Sözde İslamcılar (Her nedense tamamı Türk ve
Cumhuriyet karşıtlarıdır.) Said'in bu sözlerini öne sürerek "Din"
adına isyan ettiğini ileri sürseler de işin aslı hiç de öyle değil. Atatürk'ün
kurduğu Laik-Demokratik cumhuriyette din baronlarına, sahte şeyh ve şıh'lara
artık yer yoktu. Ayrıca yeni kurulan Cumhuriyete karşı dış baskılar devam
etmekteydi. Aşağıda ki belge isyanın gerçek nedenlerini daha iyi anlatıyor.
Orhan Duru’nun
“Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtuluş Yılları” (İş Bankası Kültür
Yayınları; 26 Ocak 1922 tarihli belge): “Yunanlar önemli bir zafer kazanırsa,
Kürt isyanı Türkiye’nin arkasını ciddi bir biçimde tehdit edebilir, ancak
Batı’daki savaş Türklerin lehine gelişirse, Türkler ellerindeki yarım düzine
yetenekli liderlerden biriyle Kürt sorunlarına son verebilir. İngilizler
kuşkusuz bu durumu bilmektedirler, gene de Kürt durumuyla meşgul olduğu sürece
Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler. Dolayısıyla Kürt
akımına yardımcı olmaktadırlar.”
Ayaklanmaların olduğu 1923-1930
arası ilginç bir zaman dilimidir.
Zira onca yıkım,
kayıp ve savaştan sonra genç bir devlettir. Bir taraftan ülkeyi baştan
inşa etmeye çalışırken, Bir taraftan Hatay sorunu ile uğraşırken, Seyit Rıza ve
çetesinin isyanı, diğer taraftan Musul-Kerkük meselesi ile uğraşırken Şeyh Said
isyanlarının çıkması ve büyümesi ve her iki unsurda da İngilizlerin parmağının
olması tesadüf değildir. Şeyh Said’in İngizlerin adamı bir vatan haini olduğu
belgeleriyle kanıtlanmıştır. Kanıtlar ortadayken, bugün anma toplantıları
yaparak Türkiyen'in özür dilemesi istenmektedir. Bunun neticesinde gelecek olan
da Türkiye Cumhuriyetinin yargılanmasını talep etmek olacaktır.
Netice olarak O Şeyh Said: " Bir Türk öldürmek, yetmiş
gavur öldürmekten daha üstündür" diyen bir kişiliktir. Buna benzer
söylemleri PKK'nın da söylemesi tesadüf değildir. (Kaynak: siyasetcafe.com)