29 Mayıs 2018 Salı

AKŞENER ANKET SONUÇLARINI AÇIKLADI!..

İyi Parti Genel Başkanı Meral AKŞENER, Anket Sonuçlarını Açıkladı ve "Ateşin düşmesi için OHAL'in kaldırılması gerek." dedi. 
İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener bir televizyon programında soruları yanıtladı. Akşener, ekonomi ile ilgili olarak, "Ateşin düşmesi için OHAL'in kaldırılması gerek." dedi. Akşener, "YÖK'ü kapatacağım, TOKİ sadece dar gelirli ailelere konut yapacak" diye konuştu. Akşener, anket ile ilgili soruya, "Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nı geçiyor. Meclis'te çoğunluk bizde. Tayyip Bey ikinci tura kalıyor. İnşallah ben de ikinci tura kalacağım" ifadelerini kullandı. Akşener, bağış hesabı açtığını belirterek, "Utanıyorum, para istemek zor iş. Aziz milletim, bu konuda da yardımcı olursa sevinirim. Muharrem İnce'ye teşekkür ederim. 500 TL yatırdı. Ben yatıramıyorum, cep delik cepken delik" diye konuştu.
İYİ PARTİ (İYİLİK HAREKETİ) Genel Başkanı Meral Akşener anket sonuçlarını açıkladı!

Cumhurbaşkanı adayı ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, KRT TV'de Sorguluyorum adlı programa konuk oldu. Akşener, anket yaptırdıklarını belirterek, "Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nı geçerek Meclis'te çoğunluğu sağlıyor" dedi. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci tura kaldığını söyledi, "İnşallah ben de ikinci tura kalacağım" diye konuştu.
Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle: (Türkiye neden erken seçime gidiyor?) - "Türkiye ekonomik olarak çok sıkıntıda. İYİ Parti kuruldu ve Tayyip Bey, ilk defa kendi rakibini seçemedi. Onun dışında bir siyasi parti ve adayı ortaya çıktı. Ekonomi zor durumda taşımayacaklarını gördüler diye düşünüyorum. Bahçeli dile getirdi, ancak ben söyletildiğini düşünüyorum. Nasıl bir beka ise her seçimde aynı şeyler konuşuluyor? Arkadaşlar başa geçince Türkiye uçuyor, kaçıyor. İYİ Parti seçime girmesin, bu tartışma gündeme gelsin gibi bir sistemle ortaya çıkıldı. Biz 7 aylık bir partiyiz, 81 ilde teşkilatımız var. 7 aydır Genel Başkan olarak 72 il gezmişim. Referandumda da 37 il bireysel olarak gezmiştim. 2,5 yıllık bir demokrasi mücadelesi bizimkisi. Ben Türkiye'yi 2 kere dolaştım. En hazırlıksız zannedilen parti, en hazırlıklı çıktı. Bir market kurun 7 ay sonra o market kar edebilir hale gelebilir mi? Bir işletmenin kar edebilmesi için 7 ay yeterli mi?
İYİ Parti'yi kuranlar bir mucizeyi gerçekleştirdi.
(15 milletvekilinin İYİ Parti'ye geçmesi) - "Ben Kılıçdaroğlu'na gittim. YSK'ya bizim seçime sokulmamamız için bir talimat alındığını söyledim. Ricada bulundum. O da bizi kırmadı, 15 vekil arkadaşımızı gönderdi. Biz grup kurduk. Grup kurunca ikili bir karar çıktı. Hem grupları var girebilirler, hem şekil olarak girebilirler. Arkadaşlar 100 bin imza ile uğraşma, enerjini seçime sakla dedi. Ben 100 bin imza sözü verdim dedim. 100 bin imzayı 4 saatte topladık, milletim beni mahçup etmedi. 100 bin imza toplayamasaydım aday falan olmayacaktım."
Seçilmesi durumunda ekonomi ile ilgili acil eylem planı?
(Seçilmesi durumunda ekonomi ile ilgili acil eylem planı?) - "Devletin parasının itibarı, devleti yönetenlerin itibarı ile eş değerdir. Devletin ekonomisini yöneten güvendir. Onu yönetirseniz, ekonomi ateşi düşer. Bu iktidar ekonominin temeline inşaatı aldı. İnşaatı reddetmek mümkün değil ama bunlar dengeli olmalı. Ekonominin ateşini düşürmek için OHAL'i kaldırmak gerek. OHAL bulunan bir ülkede, KHK ile yürütülen bir ülkede yerli ve yabancı yatırımcı yatırım yapmaz. Hukukun üstünlüğü yoksa, demokrasi arızalı ise, kararlar bir kişinin dudağının arasındaysa yabancı yatırımcı gelmez, yerli yatırımcı yatırım yapmaz. Endüstri 4.0'ın konuşulduğu sırada, sanayi sıfırlandı. Genç nüfusunuz var, 10 milyon insan işsiz. Esnaf diliyle söyleyeyim, nasıl paçal yapacaksınız? Gençlerin girişimcilik fikirlerini hayata geçireceksiniz. Girişimcilik konusunda ilk başta paraya boğuluyorlar, ancak sonrasında para ve bilgi yardımı yok. Bir nalbur bile açsanız, 3-5 kişi işe alıyorsunuz, istihdam bu. Para vermiyorlar diyemem, haklarını yiyemem. Sürdürülebilirlik yok. Fikre parayı verdiniz, ama bunu kim satın alacak? Bu ürünün üretime dayalı haline gelebilmesi için pazarın keşfedilmesi, buraya yönelinmesi, bu kapasieyi kim sağlayacak, teşvik sistemi."
"Türkiye elbet borçlanacak, borçlanmadan yürümek mümkün değil. Biz tefecilik üzerinden borçlandık. Çünkü inşaat üzerinden borçlandık. İki köprüyü bunlardan önce yapıldı, 4 TL'ye geçiyorduk. Şimdi 8 TL'ye geçiyoruz. Bunlar devletin, bizim köprümüz. Araç geçme garantisi verilmedi. Şimdikilerde araç geçme garantisi veriiyor. Sahibinin yandaş müteahhit olduğu bir borçlanma var. Alacaklılarla masaya oturacağız. Türk ekonomisi üzerinde bir yıkımdır şehir hastaneleri. Bunların sahipleri de biz değiliz. Bunlara da hasta garantisi verildi. Devlet faiş fiyata burada kiracı. İsrafı önleyeceksiniz. Çok iyi bir ekonomik kadromuz var. Durmuş Bey, Ayfer Hanım gibi tanıdıklarınız var. Bir de şu an bilmedikleriniz, ama söylesem tanıyacaklarınız var. Onları da kazandıktan osnra söyleyeceğim.
YÖK'ü kapatacağız, yetkileri üniversitelere dağıtacağız.
Medya kuruluşları - "YÖK'ü kapatacağız, yetkileri üniversitelere dağıtacağız. TOKİ dar gelirli ailelere ev yapmak dışında hiçbir şey yapamayacak. Kupon arqazi işleri yok. Türkiye'nin devletinin maaliyetinin ucuzlaması lazım. Uzun yıllardır medya ile başı dertte bir politikacıyım. O zaman dijital yoktu, yerel medya ile aşmıştım. Medya ile sermaye içiçe olamaz, özgürleşmiyor. Medya kurallarına uygun bir bakış açısı olması lazım. Gazeteci denilen insan başka bir şey, ayrı bir şey. Aldığınız eğitim, ayata bakışınız, benim bakışımla sizin bakışınız arasında dünya kadar fark vardır. Kimse beni övmek zorunda değil. Namusuma laf edene kadar hiçbir gazeteciyi mahkemeye vermedim. Siyasetçiyi medya eleştirecek. Mağdur olan millet. Haber alma, bilgi alma, mukayese etme hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. Benim bildiğim millet, bir yerden sonra ey der. Ama sandıkta ey der."
Anket verileri
(Anket verileri)- "Elbette var. Bize devlet yardımı yok, aday adaylarının müracaatlarından aldığımız para ve bağışlar var. Cumhurbaşkanı adayı olarak ben de bir hesap açtım ama duyuramadım. Utanıyorum, para istemek zor iş. Aziz milletim, bu konuda da yardımcı olursa sevinirim. Muharrem İnce'ye teşekkür ederim. 500 TL yatırdı. Ben yatıramıyorum, cep delik cepken delik. Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nı geçiyor, Meclis çoğunluğu bizim olacak. Tayyip Bey ikinci tura kalıyor. İkinci tura ben kalacağım inşallah. Rakamları söylemeyeyim. Ben adaylığımı çekseydim, HDP'de dahil Gül'ün çatı adayı olması yönünde bir mütabakat olduğu söylendi. Nasıl bir seçime giderdik? Çatı aday ben bile olsam yanlıştır, Tayyip Bey'in işine yarardı. Şimdi neşeli bir seçime gidiliyor, eski günlerdeki gibi. OHAL'e rağmen. Ondan dolayı ikinci tura ben kalıyorum."

24 Mayıs 2018 Perşembe

SON DAKİKA: "HARVARD EKONOMİ PROFESÖRÜ RODRİK: LİRA İÇİN 3 ÖNLEMDEN BİRİ ALINMAZSA.."

HARVARD EKONOMİ PROFESÖRÜ RODRİK: LİRA İÇİN 3 ÖNLEMDEN BİRİ ALINMAZSA...
1981 yılından bu yana Harvard Üniversitesi'nde ekonomi dalında eğitim veren Prof. Dani Rodrik, dolar/TL kurundaki yükselişle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Rodrik, 3 önlem üzerinde dururken bunlar için "Zehirlerden zehir beğen" dedi. (23 Mayıs 2018 Çarşamba 15:08)
1981 yılından bu yana Harvard Üniversitesi'nde ekonomi dalında eğitim veren Prof. Dani Rodrik, dolar/TL kurundaki yükselişle ilgili bir değerlendirme yaptı. TL'deki serbest düşüşü önlemek için otoritelerin önünde yalnızca üç seçenek olduğunu belirten Rodrik, bunları "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) rezervlerini tüketmek pahasına dolar satacak", "Faizlerde ciddi bir artış yapılacak", "Sermaye kontrolleri" şeklinde sıraladı. Rodrik, aynı zamanda "Balyoz Davası" kumpasında ismi geçen emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da damadı.
SADECE 3 YOL VAR!..
Söz konusu seçenekler için "Zehirlerden zehir beğen" ifadesini kullanan Rodrik, devamında şunları kaydetti: "Doların yükselişine seyirci kalmak çözüm değil. Zira dolar bazında borçlanmış özel sektörü iflasa götüreceği gibi, enflasyonu kontrolsüz hâle getirecek. Er ya da geç bu önlemlerden biri gerekecek. Bekledikçe maliyet artıyor. Bir not daha; bahsettiğim önlemler dahi krizi ancak geçici olarak durdurabilir. Kamu maliyesi, tasarruf politikaları ve özel sektör finansmanı konsunda ciddi atılımlarla desteklenmeleri gerekecek."

22 Mayıs 2018 Salı

NEDEN NİÇİN? Fetö için "KIRMIZI BÜLTEN" ÇIKARTILMADI: Tartışmayı CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce başlattı. Dedi ki: "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'den usulüne uygun istenmedi"

FETÖ Elebaşısı Tartışması Alevlendi. 
ŞİMDİ SORUYORLAR: Neden Kırmızı Bülten çıkarmadılar?
"NEDEN? Fetullah Gülen Kırmızı Bültenle aranmıyor. Peki, Gülen terörist olarak aranmıyor mu? Elbette, terörist, katil, darbeci ve katliamcı olarak aranıyor!..."
HABER MAKALE: 
Ahmet Gürsoy
ahmetgursoy.028@gmail.com
Tartışmayı CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce başlattı. Dedi ki: "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'den usulüne uygun istenmedi.."
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, cevap verdi, "İade talebi ve ekleri ile tüm evrakın tercümesi, Adalet Bakanlığı'ndadır. Sayın İnce, devlet yalan söylemez. Devlette her şeyin kaydı, belgesi ve arşivi vardır. Sayın İnce, sizi, hukukçu vekilleriniz ve güvendiğiniz hukukçularla birlikte Adalet Bakanlığı'na bizzat belgeleri görmeye ve incelemeye davet ediyorum" dedi.
Bunun üzerine Muharrem İnce, önceki gün Tekirdağ'daki mitingde "Madem ki usulüne uygun olarak iadesini istediniz, ben bu ülkenin milletvekiliyim, bana bunun belgesini göster. Bugün Amerikalılar tekrar beni aradılar dediler ki; '120 koli gönderdiler bize, çoğunluğu gazete kupürüydü' Hatta diyorlar 'İngilizce tercümesi bile yapılmamış, baştan savma'. Yani iade edilmesini istemiyorlar. Niye istemiyorlar? Ortaklık var. Yani ey aziz milletim istiyormuş gibi yapıyorlar. Madem istedin ben şimdi bunun belgesini istiyorum."
Bu tartışma biter mi?
Bitmez.
Lakin ortada kesin bir doğru var ve o da bal gibi hakikat.
Nedir O?
Fetullah Gülen Kırmızı Bültenle aranmıyor. Peki, Gülen terörist olarak aranmıyor mu?
Aranıyor.
Öyle ise neden Kırmızı Bülten kapsamı dışında? Asıl sorgulanması gereken ve "FETÖ ile mücadele ediyoruz" diyenlerden cevabı istenen soru budur.
Bırakın, Fetullah Gülen'in kendisini meğer darbe girişiminin üst düzey kadroları için de Kırmızı Bülten çıkarılmamış.
Konuyla ilgili olarak Saygı Öztürk şu bilgileri aktarıyor: "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) çatı davasının 73 sanığı var. Bunlardan 65'i firari ve yurt dışında. Kalan 8 sanıktan Cemal Uşak vefat etti, diğerlerinin davası devam ediyor. İlginç olan, bu sanıklarla ilgili uluslararası yakalama ve tevkif müzekkeresi niteliğinde olan "Kırmızı Bülten" çıkarılmamasıdır."
Şimdi bir kere daha sormamız lazım: Bu nasıl FETÖ mücadelesi?
Dokunmadık öğretmen, öğrenci, veli, banka müşterisi, asker ve sivil bırakmıyorsunuz ama ana kadroya her nasılsa Kırmızı Bülten çıkarmıyorsunuz?
Dahası var..
Siyasi kadrolar hepten takip dışı. Onlara da kimsenin dokunduğu yok.
Bu sebeple CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin sözlerini yabana atılacak boş sözler olarak görmüyoruz. Eğer bütün prosedürler olması gerektiği gibi yürütülseydi ve mesela şu 64 kişilik as kadroya Kırmızı Bülten çıkarılsaydı, FETÖ'nün elebaşı Gülen, liste başına konulmuş olsaydı, Bekir Bozdağ'ın açıklamalarını çok daha inandırıcı bulabilirdik.
FÖTÖ mücadelesinin en temel çelişkisi şu: Ortada siyasi sorumlu yok, bürokratik sorumlu haddinden fazla. Demek ki her alanda etkili ve güçlü olan Fetullahçı örgüt, her nasılsa bir tek siyasetin içine girememiş.
Çok ilginç!
Siz terörün elebaşıyla as kadrosunu Kırmızı Bülten'le arama ama bütün siyasi rakiplerini FETÖ'cü olmakla suçla..
Bu ülkede neyi doğru yapıyoruz acaba? (21 Mayıs 2018)

12 Mayıs 2018 Cumartesi

İran'ın Türk yoğunluklu Erdebil eyaletinin milletvekili Südeyif Bedri, Türk dilinin okullarda okutulması gerektiğini savundu. (12 Mayıs 2018 Cumartesi-Gazete 2023, Araz News)

Güney Azerbaycan Türklüğü Türkçe eğitim istiyor 
İran'ın Türk yoğunluklu Erdebil eyaletinin milletvekili Südeyif Bedri, "Türk dilinin (Türkçe'nin) Güney Azerbaycan'daki bütün okullarda okutulması gerektiğini savundu.
(12 Mayıs 2018 Cumartesi-Gazete 2023, Araz News)
Güney Azerbaycan bölgesindeki Erdebil şehrinin İran parlamentosu milletvekili Südeyif Bedri, İran Anayasası’nın 15. maddesine dayanarak Türk dilinin okutulmasını talep etti. Araz News haberine göre Südeyif Bedri bu sözleri 4 Mayıs’ta “Muğam Şahseven İşçi Bayramı” nda dile getirdi. Erdebil milletvekili Bedri, “Seçimlerde çeşitli adaylar bu konuyu defalarca dile getirdi, ancak şu ana kadar bu yönde hiçbir adım atılmadı. Ana dilimizin yok edilmesini önlemek için 15’inci madde uygulanmalıdır” dedi. 
İRAN ANAYASASI'NIN 15. MADDESİ
İran Anayasası'nın 15. maddesinde Fars olmayan halkların kültürünün ve dilinin korunması gerektiği belirtiliyor. 
Südeyif Bedri, ayrıca anadilini öğretme alanında özel çalışmalar yaptığını da belirtti. 
Milletvekili Bedri, “142 milletvekilinin anadil öğretimi hakkındaki imzalarını toplayarak taslak bir öneri hazırladım. Bu projeye göre, devlet Türk dilinin öğretimini ve 15. maddenin uygulanmasını sağlamalıdır. Ayrıca yardımlarınızla mecliste bu konuda kanun çıkmasını sağlayabiliriz.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Milletvekilinin bu sözleri, festival katılımcıları tarafından büyük bir sempati ile karşılandı. Güney Azerbaycan milletvekilinin bu sözleri iktidar yanlılarını kışkırttı ve onları bu açıklamalara karşı harekete geçirdi. Güney Azerbaycan’a karşı düşmanca davrandığı bilinen Ruhani yanlısı sözde yenilikçi “Kanun” adlı gazete milletvekilinin açıklamasının ardından, Anayasa’nın 15. maddesine uymadığına dikkati çekerek, İran’da anadilinin öğretilmesinde ülke güvenliğini tehdit edici bir unsuru olduğunu söyledi.
Kaynak //http://www.gazete2023.com/turk-dunyasi/gazerbaycan-turklugu-turkce-egitim-istiyor-h75943.html

11 Mayıs 2018 Cuma

Engelliler Konfederasyonu, seçimlerde engellilerin sandığa erişimlerinin sağlanmadığını ve oylarının güvence altına alınmadığını belirtti. (Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İÇLİ ve Genel Sekreter Eyüp DOĞAN)


Fotoğraf: (Evrensel) Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İÇLİ ve Genel Sekreter Eyüp DOĞAN ile Yönetim Kurulu Üyelerinden Bir Grup Basın Toplantısında Görülüyor.
‘Sandıkların yüzde 50’sinden fazlası engelli erişimine uygun değil. Engelliler Konfederasyonu, seçimlerde engellilerin sandığa erişimlerinin sağlanmadığını ve oylarının güvence altına alınmadığını belirtti.' 
Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli, “Erişimi mümkün olmayan oy sandığı kalmayacak” sözü verilmesine rağmen 24 Haziran seçimlerinde 6 milyon engelli seçmenin oy sandıklarına güvenli erişilebilirliğinin sağlanması konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekti. İçli, “6 milyon engelli seçmen kitlesi ya oy kullanamıyor ya da kullandığı oyun kendi iradesine uygun kullanılıp kullanılmadığını maalesef bilmiyor” dedi
ENGELLİLER YA OY KULLANAMIYOR YA DA OYU İRADESİ YÖNÜNDE KULLANILMIYOR
Engelliler Konfederasyonu, 24 Haziran seçimlerinde engellilerin oy kullanımındaki erişilebilirlik, güvenlik ve gizlilik koşullarını değerlendirdiği bir basın toplantısı düzenledi. Engelliler Konfederasyonu Genel Merkezinde yapılan toplantıda konuşan Genel Başkan Avukat Turhan İçli, kendilerine 2019 seçimlerinde “Erişimi mümkün olmayan oy sandığı kalmayacak” sözü verilmesine rağmen bu konuda herhangi bir ilerlemenin kaydedilmediğini belirtti. İçli, tek farkın ağır derecede engelli olanlara oy sandığının götürülmesine ilişkin karar olduğunu ancak bunun da henüz nasıl sağlanacağının belli olmadığını belirtti. Oy kullanılacak mekanların yüzde 50’sinden fazlasının engelli erişimine uygun olmadığını belirten İçli, “En son 16 Nisan referandumunda gördük. Baronun oluşturduğu kriz masasına yüzlerce şikayet geldi. Bedensel engelli arkadaşımız binanın önüne kadar gidiyor ama sandığa erişemediği için oy kullanamıyor. Çoğu insan bu tür durumlarla karşılaşacağını bildiğinden oy kullanmak için evinden dahi çıkmıyor” dedi. Binlerce engellinin sandıklara erişemediği için yurttaşlık hakkını yerine getiremediğini kaydeden İçli, refakatçi eşliğinde oy kullanan engellilerin de kendi iradesi yönünde oy kullanıp kullanmadığı noktasında emin olamadığını kaydetti. İçli, “Engellilerin erişiminin sağlanamaması demokrasiye gölge düşüren bir uygulama. 5-6 milyon engelli seçmen kitlesi ya oy kullanamıyor ya da kullandığı oyun kendi iradesine uygun kullanılıp kullanılmadığını maalesef bilmiyor” dedi. İçli, Engelsiz Erişim Derneğinin bu konuda çalışmalar yaptığını belirterek engellilerin oy sandıklarına güvenli erişimi için oy şablonları, oy makinesi gibi birçok yöntemin bulunduğuna dikkat çekti.
‘MECLİS’TE ENGELLİ TEMSİLİ SAĞLANMALI’
TBMM’de engelli hareketinden gelen, engelli birikimini temsil eden temsilci bulunmadığını kaydeden İçli, siyasi partilere de daha çok engellinin temsilini sağlanması ve tüzüklerine engelli kotası getirmeleri yönünde çağrı yaptı. İçli, “Biz artık partilerin engellileri aldatmasının sona erdirilmesini istiyoruz. Binlerce engelli aday adayı oluyor ancak seçilemeyecek yerlerden aday gösteriliyor. Bunlara karnımız tok. Sadece engelli sorunları ile ilgili değil Türkiye sorunları ile ilgili söz söyleyecek çok sayıda engelli arkadaşımız var. Bunların Meclis’e taşınması gerek” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

7 Mayıs 2018 Pazartesi

GÜNÜN HABERİ "MEHMET ARİF DEMİRER" DEVLET BAHÇELİ İLE DENKTAŞ ADINA GÖRÜLECEK BİR HESABIM VARDI!... & Sayın Devlet Bahçeli'ye AÇIK MEKTUP

DEVLET BAHÇELİ İLE RAUF DENKTAŞ ADINA GÖRÜLECEK BİR HESABIM VARDI!..
Denktaş Bey’e söz vermiştim, “Günün birinde bu hesabı görecek ve kapatacağım” diye. Bugün, o sözü yerine getiriyor ve borcumu ödüyorum.
Aşağıdaki 7 maddelik metin Denktaş Bey’in 16 Nisan 2004 sabahı bana ve rahmetli Kamil Raif Bey’e, “KKTC seçmenlerinin, 24 Nisan Referandumunda bir yanlışlık yaparak EVET demelerini önlemek için bir HAYIR kampanyası başlatacağım. Şu metni AKP dışındaki siyasi parti genel başkanlarına imzalatıp en geç Salı gününe kadar gönderin.” 16 Nisan Cuma idi.
Devlet Bahçeli Beyin İMZALAMADIĞI, Denktaş Bey’in HAYIR Kampanyası Metni:
1 – Annan Planı’nın bilinen yönleriyle, KKTC’yi temelden yok edeceği, Kıbrıs Türk Toplumunu ekonomik ve sosyal baskılar altında bırakacağı açıkça görülmektedir.
2 – Plan’ın pek çok yönü olduğu ve 24 Nisan tarihine kadar bütün bunların halka anlatılmasına olanak bulunmadığı da bir gerçektir.
3 – Plan bu hali ile uygulamaya konduğunda, masa başında anlaşamayan ve yıllardır ihtilaf halinde bulunan iki toplum, bir arada yaşamaya zorlanmış olacaktır. Bu ise gerek Ada gerek Bölge barışını büyük ölçüde tehlikeye sokacak bir durumdur.
4 – İçeriğini tam olarak bilmedikleri bir Plan’a ‘EVET’ demek için zorlanan, adeta dönüşü olmayan bir yola sokulan Kıbrıs Türk toplumuna büyük bir haksızlık yapıldığı kanaatindeyiz.
5 – Kıbrıs Türk halkının bu Plan’a ‘HAYIR’ demek hakkına da sahip olduğunu bu vesile ile beyan etmek isteriz.
6 – 24 Nisan Referandumundan ‘HAYIR’ çıkması halinde, bunca baskıya boyun eğmeyen bu değerli topluma bütün Dünya ister istemez saygı duyacaktır.
7 – Keza, Referandumdan ‘HAYIR’ çıkması halinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kadar, Türk Milleti, KKTC’nin yücelmesi ve güvenliği için, her türlü maddi ve manevi desteği, artan bir şevkle vermeye devam edecektir.
Aşağıdaki paragraflar da Devlet Bey’in, 15 Temmuz 1999 günü Denktaş Bey’in TBMM’deki tarihi konuşmasından sonra söz alarak yaptığı uzunca konuşmadan alınmıştır:
“Türkiye, her şeye rağmen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin arkasında durmak zorundadır; çünkü, Türkiye’nin vereceği her taviz, Kıbrıs Türklerini 1974 öncesine götürecek yolun açılmasına zemin hazırlayacaktır.
“Diğer taraftan, Kıbrıs’ta atılacak her geri adım, Türkiye’ningüvenliğini tehlikeye düşüreceği gibi, bütün uluslararası ilişkilerinde zemin ve itibar kaybetmesine yol açacak, başta komşuları olmak üzere, Türkiye’den, diğer konularda tavizler beklenmesini beraberinde getirecektir…
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bir gerçek olduğunun ve ebediyen var olacağının, bir çözümde esas teşkil etmesi gercekliğinin altını çizmek gerekir. Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan’ın değişmeyen politikası ortada dururken, çözüm adına bazı tavizlere yol açabilecek, özellikle de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin varlığını esas almayan görüşmelere devam etmenin anlamı yoktur."
Hangi Bahçeli'ye inanalım? 15 Temmuz 1999'da hamasi nutuk atana mı, 24 Nisan Referandumundan EVET çıkmasını isteyen AKP Hükümeti'ne, bugün olduğu gibiher konuda kayıtsız şartsız teslim olarak KKTC'yi bile gözden çıkaran 2004 model Bahçeli'ye mi?
Denktaş Bey'in hazırladığı HAYIR kampanyası metnini tereddütsüz imzalayanlar (ıslak imzalı metin bende): Ecevit, Yazıcıoğlu, Kutan ve Perinçek. İmzalamayanlar: Baykal, Ağar, Bahçeli.
Mehmet Arif Demirer
Hedefi ‘Kemalist – demokrat TÜRKİYE’ olan Dergi 
Güncel Yazılar No 2 – 14 Temmuz 2015
Çökertme Caddesi No 67/191 – Yalıkavak – Bodrum
demirer@kemalizm1938.org 0252 385 4423 - faks 0252 385 5443 demirer@dp1946.org

SAYIN (MHP BAŞKANI) DEVLET BAHÇELİ’ye AÇIK MEKTUP
Size;
7/8 Haziran gecesi alelacele neden Ana Muhalefet görevini benimsediniz, diye sormayacağım.
CHP’ni adayını HDP desteklerse bizim oylarımız geçersiz olur, demişken kendi adayınızın HDP’nin desteği olmadan seçilebileceğini, seçilmesini talep ettiğinizi nasıl düşündünüz, diye de sormayacağım.
Sık sık değişen Kırmızı Çizgilerinizin son şeklinde ilk sırada yer alan ‘PKK’nın silah bırakması’ konusunu koalisyon şartı olarak kime yönlendirdiğinizi hiç sormayacağım, çünkü bu şart, olsa olsa, idam cezasını ömür boyuna dönüştürdüğünüz Öcalan’a dayatılabilir.
Sormam gereken şu soruyu da sormayacağım, ilk seçimde kendi seçmeniniz soracak ve gereğini yapacaktır: “Allah aşkına; 7 Haziran öncesi meydanlarda bağıra bağıra ülkeyi AKP’den kurtaracağınızı vaat ettiniz, toplu olarak % 59 oy verdik, neden iktidar olup AKP’nin tahribatını düzeltmeye başlamıyorsunuz?”
Size ne soracağım Sayın Devlet Bahçeli, merak ediyor musunuz?
Önce, 2004 yılına dönelim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ortadan kalkmasına yönelik 24 Nisan 2004 Referandumunda AKP Hükümeti tarafından dayatılan ‘EVET’ kampanyasına karşı Denktaş’ın ricası doğrultusunda hazırlatılan Bildirideki şu cümleleri dikkatle okuyalım.
“Annan Planı’nın bilinen yönleriyle, KKTC’yi temelden yok edeceği, Kıbrıs Türk toplumunu ekonomik ve sosyal baskılar altında bırakacağı açıkça görülmektedir.
“İçeriğini tam olarak bilmedikleri Annan Planına ‘Evet’ demek için zorlanan, adeta dönüşü olmayan bir yola sokulan Kıbrıs Türk toplumuna büyük bir haksızlık yapıldığı kanaatindeyiz.
“24 Nisan Referandumundan ‘HAYIR’ çıkması halinde bunca baskıya boyun eğmeyen bu değerli topluma bütün Dünya ister istemez saygı duyacaktır.
“Keza Referandumdan ‘HAYIR’ çıkması halinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kadar, Türk Milleti, KKTC’nin yücelmesi ve güvenliği için, her türlü maddi ve manevi desteği, artan bir şevkle vermeye devam edecektir.”
Şimdi imza durumuna bakalım. Hiç tereddüt etmeden imzalayanlar: M. Yazıcıoğlu, B. Ecevit, R. Kutan ve D. Perinçek. Adının karşısında imza yeri boş duran: Devlet Bahçeli.
Sorumu soruyorum: Bu mudur MHP’nin Türk Milliyetçiliği anlayışı? Eğer bu ise, 23 Kasım 1961 günü 3 gün için gittiğim ancak, tanıyınca 30 gün kaldığım Hindistan’da ve daha sonra İngiltere’de, Almanya’da ve ikimiz de yurda döndükten sonra Türkiye’de sık sık görüştüğüm, mektuplaştığım (O’nun bana mektuplarını yayımladım) TÜRKEŞ ile ortak noktamız olan ‘Tüm Dünya Türkleri Bizimdir’ anlayışı (eskiden Turancılık, derlerdi) ile bu bildiriyi imzalamayan düşünceyle ve tutumla taban tabana zıt değil midir???
Sn. Mehmet Şandır’ın size getirdiği Bildiriyi neden imzalamadığınızı öğrenememiştik. On bir yıl sonra lütfeder açıklarsanız çok memnun olurum. Türkeş’in ve Denktaş’ın ruhları rahatlar

5 Mayıs 2018 Cumartesi

SON DAKİKA: "Esad rejimi ve destekçisi Rusya, gerginliği azaltma bölgelerinden Kuzey Humus ablukasının sonlandırılması için zorunlu tahliyeyi şart koştu."

Rusya ve Suriye şart koştu: Gidin!
Esad rejimi ve destekçisi Rusya, gerginliği azaltma bölgelerinden Kuzey Humus ablukasının sonlandırılması için zorunlu tahliyeyi şart koştu. En son Doğu Guta'da yaşanan senaryonun tekrarlanmasını istemeyen muhalifler, anlaşmayı reddetti.

Suriye'deki Beşşar Esed rejimi ile ablukada tuttuğu ve gerginliği azaltma bölgeleri kapsamındaki Kuzey Humus'taki askeri muhalif gruplar, bölgedeki kuşatmanın sonlanması için anlaşmaya varamadı. Bölgedeki AA muhabirinden alınan bilgilere göre, dün rejim ve muhalifler, Rusya'nın arabuluculuğunda Kuzey Humus ablukasının sonlandırılması için görüşmeler yaptı. Ancak askeri muhalif grupların, rejimin askeri unsurlarının bölgeye girmemesi, çıkmak isteyenlerin çıkıp kalmak isteyenlerin bölgede yaşamaya devam edebilmesi, rejimin bölgeye yeniden su vermesi, ateşkesin Türkiye ve Rusya'nın gözetiminde sürmesi gibi talepleri karşılanmadı.
Rusya, kısa süre önce Doğu Guta'da uygulanan zorunlu tahliye ve askeri muhaliflerin silahlarını teslim etmesi şartlarını dayattı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dün öğle saatlerinde Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile telefon diplomasisi yaptı. Ancak Rusya'nın tavrının değişmemesi ve muhalif grupların büyük kısmının şartları kabul etmemesi üzerine anlaşma sağlanamadı.
Suriye şart koştu: Gidin!
Bölgede Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altındaki grupların ittifakı olan Dördüncü Kolordu, Kuzey Humus'tan çıkmayacaklarını ve çatışmaya hazırlandıklarını duyurdu. Aynı zamanda bölgedeki siviller, Rusya'nın dayatmaya çalıştığı anlaşma şartlarını protesto etti. Rusya, yerel saatle 12.00'ye kadar askeri muhalif gruplara süre tanıdığını bildirdi.
Humus gerginliği azaltma bölgesinde durum
Humus'un kuzeyinde muhaliflerin kontrolündeki 592 kilometrekarelik alan 5 yıldır abluka altında tutuluyor. Bölgede 200-250 bin kişi yaşıyor. Bölge, Türkiye, Rusya ve İran tarafından Mayıs 2017'de Astana anlaşmaları çerçevesinde gerginliği azaltma bölgeleri kapsamına alınmıştı. Rusya, Humus'un kuzeyini kapsayan gerginliği azaltma bölgesinde 4 Ekim 2017'de rejim ve muhalifler arasında ateşkese varıldığını duyurmuştu. Ancak rejim, geçen ay Şam'daki Doğu Guta'yı abluka ve yoğun saldırılar neticesinde ele geçirdikten sonra, 14 Nisan'da Kuzey Humus'a yönelmişti.