Affet Bizleri Ceren!...
HABER MAKALE: Arzu KÖK
Eğitimci-Öğretmen, Şair ve Yazar
Güney Afrika’da bir üniversitenin girişindeki bir yazı şöyle der: “Bir ülkeyi yok etmek için atom bombası veya uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur. Bunun için eğitim seviyesini düşürmek ve kopya çekilmesine müsaade etmek yeterlidir. Bunun sonucunda:1- Hastalar doktorların elinde can verir. 2- Binalar mühendislerin elinde çöker. 3- Para ekonomistler elinde kaybolur. İnsanlık dinci akademisyenlerin elinde ölür. 4- Adalet hakimlerin elinde yok olur. Eğitimin çökmesi bir ulusun çöküşüdür.”
Eğitimin çökmesi bir ulusun çöküşüdür.
Bu sözün doğruluğu hiçbir şüphe götürmez bir gerçektir. Bu sözün ardından düşündüm de eğitimde çocuklara kazandırılması istenen davranışlar vardı. Onlar mı? 1- Saygı 2- Dürüstlük 3- Kitap okuma alışkanlığı 4- Kimseyle alay etmemesi gerektiği 5- Küfür sözcüklerini kesinlikle kullanmamak 6- Teşekkür etmeyi bilmesi gerektiği 7- Hayvan ve doğa sevgisinin anlamını 8- Erdemli insan olmanın gerekliliği 9- Zamanın boşa harcanmayacak kadar değerli olduğu 10- Kusurlarla dalga geçmemesi gerektiği… Bunlar sadece aklıma gelenler.
Eskiden veliler toplantılarda öğretmene evladı için, saygılı mı, dürüst mü diye sorarlardı.
Bu edinimler çok basit ve sıradan kabul edilirdi. Ancak bunun önemi her geçen gün artan olaylarla yeniden gündeme oturdu. Eskiden veliler toplantılarda öğretmene evladı için, saygılı mı, dürüst mü diye sorarlardı. Şimdi ise soruları neti kaç arttı, neden 100 değil de 90 aldı? Veya “Çocuklar telefon bağımlısı oldu, ne yapalım hocam?” diye soruyorlar. Ama hiç düşünmüyor, o pahalı telefonları çocukların ellerine verenlerin yine kendileri olduğunu.
Salt dürtüleriyle hareket eden çocuklar yetişiyor artık.
Notları öğretmene, okul idarelerine yaptıkları baskıyla alan, hayatı boş beleş yaşayan ve hep öyle olacağını sanan, her şeyi kendine hak gören, insani erdemleri edinememiş, öz benliği, öz saygısı gelişmemiş, iç görüsü ve empatisi gelişmemiş, salt dürtüleriyle hareket eden çocuklar yetişiyor artık. Hayatın sınavlardan ibaret olduğunu öğreten, çocuğuyla ilgili hiçbir farkındalığı olmayan başta aileler olmak üzere tüm eğitim sistemi, eğitim kurumları, öğrencinin ve velinin karşısında köleleştirilen öğretmenler… Bunların hepsi Ceren Damar’ın ölümünde, yaşanan vahşette sorumludur.
Affet bizleri Ceren!...
Eğitim özelleştirilirken karşısında duramadık. Gün geçtikçe de özelleşen eğitimin bilime-bilim adamlarına verdiği değeri(!) gördük!... Bir slogandan korkanların ‘güvenlik’ kaygılarını da!... Affet bizleri Ceren!... Çocuktan-gençten katil yaratan sistem hepimizin gözleri önünde palazlandı, semirdi ve biz bir şey yapamadık. Sonuç mu işte başına gelenler…
Parayla-pulla eğitim olmaz.
Parayla-pulla eğitim olmaz. Zengin çocuklarının egolarını tatmin etmek değildir eğitim kurumları. Unutmayın ki her çocuk dünyaya bir melek olarak gelirken onu canavara, şeytana dönüştürenler ebeveynler ve ne yazık ki eğitim sistemidir. Yazıktır ki bizim eğitim sistemimiz özgün ve özgür düşünceli, yaratıcı, sanattan anlayan insanlar yetiştirmek istemiyor. İşte sonuç: Cehalet tunçtan bir heykel gibi karşımızda. Eğitim sistemi gün geçtikçe bilimsel çizgiden dinci çizgiye kaymakta. Belki de orada itiraz, eleştiri ya da yaratıcılık olmadığındandır, ne dersiniz?
Günümüz medreseleri
Eskiden karanlık, loş hücrelerde mum ışığı altında kitapların ezberlendiği Ortaçağ medreseleri yerine günümüzde modern binalarda öğretim yapan, adına ‘lise’, ‘üniversite’ dedikleri günümüz medreseleri geldi. Eleştirmeyin yok yere, sadece son zamanlarda uluslararası alanda kabul gören makale sayılarını inceleyin yeter. Ne kadar gerilediğimizi göreceksiniz.
Şiddeti meşrulaştıran yıkıcı politikalar
İşte tüm bunlar ve toplumu kutupsallaştıran, şiddeti meşrulaştıran yıkıcı politikalar son meyvesini Ceren olayı ile verdi. Tekrar söylüyorum ki bu olayda: Üniversiteleri ticari işletme, öğrencileri ise müşteri gören, değerli akademisyenleri olmaz iftiralarla meslekten ederken, üniversite eğitiminin ve üniversitenin insana kattığı gelişimin içini boşaltan, eğitimcileri itibarsızlaştıran ve bunun sonucunda nasıl acı hadiselerin yaşanacağını umursamayan, toplumun her kesimine, kutuplaştırıcı politika ve söylemlerle şiddeti aşılayan, kadına şiddete susan ve hatta çoğu zaman cezasız bırakma ya da az ceza verme suretiyle bu şiddete dolaylı olarak azmettiren, zihniyetin payı büyüktür.
Ceren'in, hepimizden alacağı var...
Özellikle de eğitim öğretimi yaz boz tahtasına çevirip, bataklığa dönüştüren eğitim yöneticilerinden daha fazla da öğretmenlerden... Eğitim sisteminin şiddet üretmesinden her birimiz sorumluyuz, suçluyuz... Çocukları iyi eğitememekten, onlara sevgiyi kardeşliği, haklıyı, haksızı, emeği, alın terini öğretememekten suçluyuz... Bu sonuçtan kimse yakasını sıyırmamalı... Kimse sütten çıkmış ak kaşık olamaz...
Küfrün konuşmalara egemen olduğu, kültürün, sanatın, edebiyatın, müziğin, sinemanın insan yaşamından çıkarıldığı bir toplumda bu sonuçların ortaya çıkmaması şaşırtıcı olmaz mı?
Ceren hepimizi mahkemeye suçlu olarak gönderip gitti. Hakim karşısındayız şimdi. Doğruyu, yalnız doğruyu söylemek zorundayız...
Ülke yangın yeri, her taraf öfke...Sevgisiz bir toplum, saygısız insanlar üretmeye devam ediyoruz... Büyük küçük kavramı kalmadı...
"Yasam: Büyüklerimi SAYMAK, KÜÇÜKLERİMİ SEVMEKTİR" diye bağırdığımız andımız yasaklandı, ne diyorsunuz!...
Okuduğunu anlayamayan, ama çalışan çalışmayan herkesin teşekkür, takdir belgesi aldığı bir sistem... Öğrenci çalışsa da çalışmasa da sınıf geçilen bir sistem... Kendi dilini doğru dürüst konuşamayan ve yazamayan bir toplum...
Heyyyy nereye doğru gidiyoruz?...
Daha doğrusu bu kafayla nereye gidebiliriz?...
Affet Bizleri Ceren!...
Yazık ki eğitim sistemi düzelmedikçe Ceren son olmayacak. Yalnız bununla da kalmayacak, ülkeyi bile kurtarmamız güçleşecek. Geleceğe umutla bakamayacağız…
Ceren hepimizin gözlerine bakıyor şimdi. Talihsiz bedeni ve yaşayamadığı hayatı toprak altına giderken, hepimizi suçlu ilan ediyor...
Affet bizi Ceren!...
Affet bizi!...
Arzu KÖK
1 yorum: Ahmet Z. Özdemir, 4 Ocak 2019-23:00
Arzu Hanım, inanım bana, Osmanlı'yı yıkan kafa da bu kafa. Ben buna "medrese kafası" diyorum. Ne demek medrese kafası, "aklı bir odaya kapatarak nakille idare eden kafa..." Bakınız, bizde o kadar çok ULEMA var ki, bir açık oturum yaparak şu İslam aleminin hal-i pür melalini tartışarak gerçeği ortaya çıkaramıyorlar. Denizde boğulma tehlikesine rağmen hep de Hıristiyan ülkelerine sığınanların dramını, hiçbir bilim dalında bir icada niçin imza atanlarımız olmaz! diye düşünen bir ulemaya rastladınız mı! Tek bildikleri: "Efendim biz İslam'dan uzaklaştık da ondan bu hale geldik" demeleri. Ondan sonra da İbni Sina'yı, El Buruni'yi.. örnek göstermeleri. Ama bu değerli insanların "Bunlar Kur'an dışına, hadis dışına çıkıyorlar" diye dışlandıklarını söylemezler. Her neyse söz çok ya, Tanrı Türk milletini korusun diyelim ama AKLI kullanmayı unutmayalım. Dam dolusu selamlar.
KAYNAK: Cumhuriyetçi Demokratlar Hareketi WEB Sitesi ve Haber Portal (05.01.2019-15:30)
***
2 yorum: Fethi Murat DOĞAN, 4 Ocak 2019-17.45BÜTÜN TOPLUMU UYARIYORUM !PARTİLERİMİZİ, YÖK'ü, ÜNİVERSİTELERİ, MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINI, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI, BAROLARI, MESLEK ÖRGÜTLERİNİ, GAZETE ve TV SORUMLULARINI, BÜTÜN AYDINLARIMIZI, BÜTÜN HALKIMIZI, ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ CEREN DAMAR HOCAMIZI KAYBETTİĞİMİZ BU ALÇAKÇA ve VAHŞİCE CİNAYETİ ŞİDDETLE LANETLEMEYE DAVET EDİYORUM!
BU CİNAYET, ASLA ÖNEMSİZ GÖSTERİLEMEZ! BİLİME, ÂLİME, TÜRKİYE'nin GELECEĞİNE, KÜLTÜRÜNE ve DEĞERLERİNE, İNSANLIĞA KARŞI SİLAH ÇEKİLMİŞTİR! 2 OCAK, ÜLKEMİZ İÇİN KAPKARA BİR GÜNDÜR!
BU CİNAYET, HERHANGİ BİR CİNAYET DEĞİLDİR!
ANNESİNİ, ÇOCUĞUNU, EŞİNİ ÖLDÜRMEKTEN, HEKİMLERİN ÖLDÜRÜLMESİNE GELİNMİŞTİ; BU ALÇAKÇA CİNAYETLE AYNI ZAMANDA, BÜYÜĞÜMÜZE, ÖĞRETMENİMİZE, HOCAMIZA SAYGI GİBİ BİR DEĞERİMİZ YOK EDİLMEKTEDİR!
BUNUN SONUCUNDA BİLİMDEN ESER KALMAZ! TOPLUM ÇÜRÜR! BÖYLE BİR SAHTEKÂRLIK KARŞISINDA AHLAK ve BİLİM TAMAMEN ÖNEMSİZLEŞİR!
İLK, ORTA VE YÜKSEKOKULLARDA BİLİME, ÖĞRETMENE ve HOCAYA SAYGI DERSİ VERİLMELİDİR.
ŞEHİT HOCAMIZIN ADI BİRÇOK KURUMDA YAŞATILMALIDIR.
EĞİTİMBİLİMCİLER, PSİKOLOGLAR, TOPLUMBİLİMCİLER, İLETİŞİMCİLER, DİĞER UZMANLAR, ÜNİVERSİTELER, YÖK; BU VAHŞİ ve ALÇAKÇA CİNAYETE ORTAM HAZIRLAYAN ETKENLERİ ARAŞTIRMALI ve BU OLUMSUZ ETKENLERİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN TOPLUM OLARAK MUTABAKAT SAĞLANMALIDIR!
2 OCAK; BİLİME, ÖĞRETMENE ve HOCALARIMIZA SAYGI GÜNÜ İLAN EDİLMELİDİR.