Ulusal Haber & Ulusal Ajans: Son Dakika, Güncel Haber, Havadis, Araştırma, İnceleme, Yorum, Analiz,
29 Ağustos 2016 Pazartesi
[dusunce_firtinasi] Terör Dosyası: 2016 Yılı BİLÂNÇOSU :: SORU: Vatan Toprakları üzerinden eşkıya; Terör-tedhiş unsuru mazarrat, NEDEN? ve NİÇİN? temizlenmiyor?
26 Ağustos 2016 Cuma
KORKUNÇ GERÇEK! Güney Doğu halâ "paralel devletin" yani "fetö terör örgütünün" kanlı ve kalleş elinde mahsur. ANKARA'da bölgeyi temizleyecek güç ve irade yok mu?
SON DAKİKA
HABERİ:
ŞIRNAK CİZRE'DEKİ HAİNLERİN KALLEŞ SALDIRISINDAN ÜZÜCÜ HABERLER!..
(DHA/AA/İHA & 26
Ağustos 2016 - 07:41S // son Güncelleme: 26 Ağustos 2016 - 12:32)
Son dakika haberleri gelmeye devam ediyor. Bu sabah
Şırnak'ın CİZRE ilçesinde İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Çevik Kuvvet Şubesi
binalarına terör örgütü PKK tarafından bomba yüklü hafriyat kamyonuyla intihar
saldırısı düzenlendi. Hain saldırıda 11 polis şehit oldu, 78 kişi yaralandı.
Yaralılardan 75'i polis, biri 7 aylık bir bebek. Bombalı saldırıda yaralanan 78
kişiden bazıları helikopterle çevre illerdeki hastanelere sevk edildi. Patlama
ilçenin tamamında hissedilirken, kaçan teröristlerin yakalanması için bölgede
geniş kapsamlı operasyon başlatıldı. Ayrıca Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK),
Başbakanlığın yazısı ile Cizre'deki terör saldırısına ilişkin geçici yayın
yasağı getirildiğini bildirdi.
SON DAKİKA:
Şırnak'ın Cizre ilçesinde PKK'lı
teröristlerce bomba yüklü kamyonla düzenlenen saldırıda, şehit polis sayısı
11'e çıktı. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Grup
Amirliğine yaklaşık 50
metre uzaklıktaki polis kontrol noktasına PKK'lı
teröristlerce bomba yüklü kamyonla düzenlenen hain saldırıda, yaralanan
polislerden 3'ü müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Saldırıda şehit düşen
polislerin sayısı 11'e yükseldi. Bombalı saldırıda yaralanan 78 kişiden
bazıları da helikopterle çevre illerdeki hastanelere sevk edildi. Yaralıların
bir bölümü ise Cizre Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI: İNTİHAR SALDIRISI
Şırnak Valiliği, PKK’lı teröristlerin bomba yükledikleri
hafriyat kamyonu ile düzenlediği saldırının intihar saldırısı olduğunu, 11
polisin şehit olduğunu, 75 polis, 3 sivil olmak üzere 78 kişinin yaralandığını
açıkladı. Valilik açıklaması şöyle: "İlimiz Cizre ilçesinde bu sabah saat
06.45 civarında PKK Terör örgütünce Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Birim
Amirliği’nin bulunduğu bina girişine patlayıcı yüklü hafriyat kamyonu ile
intihar saldırısında bulunulmuş olup; hain saldırı sonucu 11 polis memurumuz
şehit olmuştur. 3 sivil 75 polis memuru olmak üzere toplam 78 yaralımız mevcut
olup bunlardan 4’ü ağır olmak üzere 5 yaralımız Diyarbakır Dicle
Üniversitesi’ne, 4 yaralımız Mardin Devlet Hastanesi’ne sevk edilmiştir. 2
yaralımızın Cizre Devlet Hastanesi’nde tedavisi devam etmektedir. Diğer
yaralılarımız birkaç saat gözetim altında kaldıktan sonra taburcu edilecektir.
Konu ile ilgili çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Şehit Polislerimize
Allahtan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum."
ALÇAK VE HAİN SALDIRI NASIL GERÇEKLEŞTİ?
Cizre’nin Konak Mahallesi’nde bulunan İlçe Emniyet Müdürlüğü
ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binalarının bulunduğu sokağa bu sabah saat
07.00 sıralarında bomba yüklü araçla gelen PKK’lı teröristlere polis noktasında
müdahale edildi ve çatışma çıktı. Teröristler emniyet binalarına yaklaşık 50 metre uzaklıktaki polis
kontrol noktasını aşamayınca bomba yüklü aracı burada infilak ettirdi.
Kulakları sağır eden ve deprem etkisi yaratan patlamayla birlikte Çevik Kuvvet
Şube Müdürlüğü binasının ön cephesi tamamen çökerken, yan tarafta polislerin
kaldığı bölümler yıkıldı, malzeme deposu alev aldı. Olay yerine takviye polis
ekipleri TOMA’lar ve itfaiye araçları sevk edildi. Yangına itfaiye ile birlikte
TOMA’lar da su sıkarak müdahale etti.
YARALILARDAN BİRİ 7 AYLIK BEBEK
Patlamanın etkisiyle 7 aylık bir bebek de yaralandı. İsmi
öğrenilemeyen 7 aylık bebek kaldırıldığı Cizre Devlet Hastanesi'nde tedavi
altına alındı.
'TAŞERON CİNAYET ÖRGÜTLERİ'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Şırnak'ın Cizre ilçesinde
polis kontrol noktasına PKK'lı teröristlerce bomba yüklü araçla düzenlenen
saldırıyla ilgili, "Birliğimize ve bütünlüğümüze kasteden gözü dönmüş
taşeron cinayet örgütleri ve patronları şunu bilsinler:Türkiye'ye diz
çöktüremeyeceksiniz" ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, twitter hesabından yaptığı açıklamada, Cizre'de şehit
olanlara Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığıyla sabır ve
yaralananlara da acil şifalar diledi. Mevlüt Çavuşoğlu, "Birliğimize ve bütünlüğümüze kasteden gözü dönmüş
taşeron cinayet örgütleri ve patronları şunu bilsinler: Türkiye'ye diz
çöktüremeyeceksiniz." görüşünü paylaştı.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN ACİL ÇAĞRI
Sağlık Bakanlığı, saldırıdan hemen sonra yapılan açıklamada
Şırnak-Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü binasında meydana gelen patlamaya 12
ambulans, UMKE ve 2 helikopterle müdahale edildiğini, uçak ambulansın ise hazır
bekletildiğini duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Şırnak-Cizre İlçe
Emniyet Müdürlüğü binasında meydana gelene patlamaya 12 ambulans ve UMKE, 2
helikopterle müdahale edilmekte, uçak ambulans ise hazır bekletilmektedir"
denildi. Açıklamada, "Şırnak’taki hastanelerimizin sağlık
personeli acil göreve çağrılmış ve hastaneye intikal ettirilmişlerdir. Çevre
illerdeki hastanelerimiz de teyakkuza geçirilmiştir" ifadesi kullanıldı.
YAYIN YASAĞI GELDİ
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Başbakanlığın yazısı ile
Cizre'deki terör saldırısına ilişkin geçici yayın yasağı getirildiğini
bildirdi. RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, 6112 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 7'nci maddesinde
"Milli Güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde veya kamu düzeninin
ciddi şekilde bozulmasının muhtemel olduğu durumlarda" geçici yayın yasağı
getirilebileceğinin öngörüldüğü belirtildi.
Bugün Cizre'de meydana gelen patlamanın da anılan hüküm
çerçevesinde olduğu değerlendirildiğinden, söz konusu olayla ilgili
Başbakanlığın yazısı ile geçici yayın yasağı getirilmesinin uygun görüldüğü
ifade edilen açıklamada, medya hizmet sağlayıcılarının patlamaya ilişkin
yapılacak yayınlarda 6112 sayılı Kanun'da ve diğer kanunlarda sayılan yayın
ilkelerine uyması gerektiği bildirildi. Toplumda korku, panik ve kargaşa
oluşturabilecek, terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edebilecek yayınlardan
kaçınılması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bu çerçevede yayın yasağı, patlamaya ilişkin olarak, patlama anı, patlama sonrası olay yeri, kamu görevlilerinin olay yerinde yürüttükleri çalışmalar, varsa patlama sonucu yaralanan veya hayatını kaybeden kişilere ait görüntü, görsel öğe ve benzeri unsurlara ve bunlarla ilgili abartılı anlatımlara, olayın aydınlatılması, şüphelilerin yakalanması ve irtibatlarının deşifre edilmesinin engellenmemesi için, resmi makamlarca yapılan açıklamalar dışında olaya iştirak etme şüphesi bulunan kişilere, bu kişilerin bulundukları yerlere, kullandıkları araçlar ve benzeri diğer hususlara, yayınlarda kesinlikle yer verilmemesini içermektedir."
"Bu çerçevede yayın yasağı, patlamaya ilişkin olarak, patlama anı, patlama sonrası olay yeri, kamu görevlilerinin olay yerinde yürüttükleri çalışmalar, varsa patlama sonucu yaralanan veya hayatını kaybeden kişilere ait görüntü, görsel öğe ve benzeri unsurlara ve bunlarla ilgili abartılı anlatımlara, olayın aydınlatılması, şüphelilerin yakalanması ve irtibatlarının deşifre edilmesinin engellenmemesi için, resmi makamlarca yapılan açıklamalar dışında olaya iştirak etme şüphesi bulunan kişilere, bu kişilerin bulundukları yerlere, kullandıkları araçlar ve benzeri diğer hususlara, yayınlarda kesinlikle yer verilmemesini içermektedir."
22 Ağustos 2016 Pazartesi
Hükümete rağmen gerçekleşen bir DOMUZ SALDIRISI ve..."9 AYLIK BEBEĞE TECAVÜZ EDİLİYOR VE KIYAMET KOPMUYORSA..." ENVER AYSEVER
9 AYLIK BEBEĞE "ALÇAKÇA, KANCIKÇA VE KALLEŞÇE" TECAVÜZ EDİLİYOR VE KIYAMET KOPMUYORSA!
Memleketimize sığınmış, çaresiz insanları korumak namus
borcu olmalıyken, alçaklığın en büyüğünü yaşıyor/yaşatıyoruz, kıyamet kopamıyor
bir türlü! “Kandırıldık” diye sihirli bir sözcük tutturmuşuz, her türlü pisliği
temizliyor. İtirafçılık, ispiyonculuk yaşam biçimine dönüşüyor. Bir bataklığın
içinde kıvranıyoruz, farkında değiliz boğazımıza dolanan pisliğin! Kimse
“elimden ne gelir” diyemez, bir bebeği koruyamayan insanların yaşadığı yere
ülke/devlet, yönetenlere devlet adamı, göz yumanlara da halk denemez! Darbe
oldu işte! Tüm değerlerimize, duygularımıza, insanlığımıza oldu darbe!
Ne inancın, ne milli birliğin, ne bölünmez bütünlüğün, ne
bayrağın, ne ezanın, ne hukukun, ne ahlakın koruyamadığı bir yavrudan söz
ediyoruz. Bir insan yavrusundan… Milliyetsiz, dinsiz, mezhepsiz, ülkesiz bir
canlı… Birkaç kilometre uzakta anasının babasının yaşadığı topraklar vardı,
muhtemelen doğduğu yer orası. Mecburen kalkıp göç ediyor insanlar. Evlerini,
işlerini, sevdiklerini, dostlarını, tarihlerini, belleklerini geride bırakarak
sığınıyorlar az öteye. Biliyoruz ki, doğanın çizili sınırları yoktur. Ama insan
beyninin var. Öte yanda ev sahibiyken, bu yanda yabancı sayılan bir bebek!
Sanıyoruz ki; o kadarcık yavrunun duyguları ve belleği
olmaz. Yanlış. Artık bilim, daha ana rahminden başladığını ortaya koydu
duyguların oluşumunun. Kim bilir, henüz tek bir sözcük etmemiş o yavrucağın
gözyaşları nasıl akıyor artık? Kim bilir, nasıl bir acıyla inledi minnacık
bedeni? Kim bilir, ömrünün kalanında o alçak saldırı nasıl etkileyecek
varlığını? Kim bilir, biz kaç günde, kaç saatte, kaç dakikada unutacağız, bir
bebeğin bizim toprağımızda en aşağılık acıyı yaşadığını? Suçlu saymayacağız
kendimizi değil mi?
IŞİD nereden, nasıl çıktı, dünyanın başına nasıl bela oldu,
biliyoruz. İnsanlar yurtlarından göçe nasıl zorlandı, kim kurguladı, kim göz
yumdu, biliyoruz. Aynı toprakta, Antep’te bir bebeğin ırzına geçenle, düğün
salonunu kana bulayanların aynı yerden beslendiğini de biliyoruz. İşte bunca
bilgiye karşın, hâlâ evimizde oturuyor, sadece hayıflanıyorsak, suça ortağız
demektir!
Cunta kalkışması gecesi gördük, hepimizin yaşamı pamuk
ipliğine bağlı. Bugün konforlu görünen hayatlarımız bir anda yerle bir
olabilir! O gün; Antep’te düğünde halay çekenlerden biri biz olabilirdik. Tıpkı
Ankara Garı’nda can verenler gibi… Bir gün yerimizi yurdumuzu terk etmez
zorunda kalıp, bebeğimizin, el kadar yavrunun, uzak topraklarda ırzına
geçilebileceğini de, biliyoruz yazık ki! Tüm bunları çocuklarımızı toprağa
vererek öğrendik, iğrenç savaşlarda! Pis kumpaslarda zindanlarda bedel ödeyen
insanlarımızla öğrendik tüm bunları ve şimdi karşımızda acının en koyusu var!
Şimdi biri çıkıp: “Her ülkede böyle sapıklar çıkabilir”
diyebilir mesela hepimizi avutmak, içimize su serpmek için. Öyle değil arkadaş
hakikat! Bizim siyasilerimiz IŞİD için “Bir grup öfkeli genç” dediği için
başımıza geliyor bu felaketler. Ensar tecavüzcüleri; siyasetçiler, hukukçular
tarafından korunduğu için bu iğrençliği yapmakta hak buluyor sapıklar! Bir trans
kadının kaçırılıp, ırzına geçilmesine, yakılmasına, sadece “öteki” olduğu için
kafa çevirmemizden, günlük sıradan vakalara indirgeniyor bu vahşet! Tecavüze
uğrayanı koruyacağına, tecavüzcünün yanında olduğumuz için oluyor tüm bunlar…
“Allah topumuzun belasını versin” diyeceğim de, vermiş
zaten. Bundan daha kötüsü ne ola ki dostlar? Bir bebeğe tecavüz ediliyor ve
kıyamet kopmuyorsa, niçin yaşıyoruz ki? Bu apaçık, tüyler ürperten hakikati
yazan gazeteci tehdit ediliyor da, bu iklimi yaratan haydutlara tek çıt
çıkmıyorsa, bundan daha büyük felaket ne ola ki dostlar? Elleri kınalı bir
gelinin tüm sevdikleriyle birlikte geleceği bombalanıyorsa ve biz hâlâ “mili
birlik beraberlik” deyip, paramparça olan kalplerimizi duyamıyorsak; daha ne
olmalı ki dostlar, ne olmalı?
Bizi ne saray, ne sultan, ne ordu, ne polis, ne o büyük
güruh korumayacak. Ne zaman ki, bu olan bitende “benim de payım var” dersin, ne
zaman ki, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demekten vazgeçersin ve zaman ki
şeyhlerin, imamların önünde diz çöküp medet ummak yerine vicdanını,
haysiyetini, onurunu korumak için haykırırsın/ayağa kalkarsın, işte o gün ancak
bu pislikten kurtulursun.
Tüm bunları yapsan da o dokuz aylık yavrunun hayaleti peşini
bırakmayacak, bunu da iyi bilesin!
__._,_.___ [kaynak: Posted by, Tamer Olgun htamerolgun@gmail.com]
20 Ağustos 2016 Cumartesi
TAM BİR GAFLET, DALÂLET, İHANET, REHAVET VE HIYANET İÇİNDEKİ "ALLAHIN BELÂSI LÂNETLİ MUHALEFET" SAYESİNDE BAKIN MEMLEKETTE NELER OLMUŞ
İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Bizim şu anda emniyette
daire başkanlığı seviyesinde bir istihbarat örgütümüz var. Bu İstihbarat
Daire Başkanlığı'nda 17-25 Aralık'tan önce yaklaşık 7 bin çalışandan 6 bin
500'ü fetö mensubuydu. Buranın durumu yükseltilecek, belki daire
başkanlığından başkanlık seviyesine, şimdi çalışıyoruz. Onların hepsi
temizlendi, başka yerlere tayin edildi, gönderilenler oldu, çıkarılanlar oldu.
Jandarmada bir istihbarat başkanlığımız var. Bu da yeniden yapılanacak"
dedi. Ala, göreve geldiğinde 81 ilin 74'ünün emniyet müdürünün de FETÖ'cü
olduğunu açıkladı.
İşte NTV yayında konuşan Ala’nın sözlerinden satır
başları:
Elazığ’daki saldırı intihar saldırısı ve bir minibüsle
düzenlendi. Diyarbakır’dan yola çıkıp köy yollarından gelmiş. Orada bir
kameraya takılıyor. Ama bu plaka bildirilmiş plaka değil.
Yüzlercesi yakalanıyor ama yakalanamayan birisi de bu
patlamayı yapıyor. Elazığ’da patlamanın olduğu yerdeki duvar son olaylardan
sonra yükseltilmiş bir duvar ve bu olayda çok faydası görüldü.
Nusaybin’deki operasyonlarda fazla sayıda şehit gelince
yapılan değerlendirmelerde yeni bir konsepte geçildi ve ondan sona hızlı bir
biçimde netice alındı ve çok az sayıda şehit verildi.
Siz karar veriyorsunuz ama orada işlemi yapacak komuta
kademesidir. Feto terör örgütü teröristlere yardım etti. Çok açık bir
gerçektir bu. Van’da bir araç yanıyor ve o araç yanarken araç emniyetin
aracı. Sapasağlam emniyet aracını o yanan aracın üzerine atan yine bu örgüte
bağlı polislerdi.
6-7 Eylül olayları sırasında zırhlı polis aracından
kadınların üzerine maytap atan polisleri belirledik ve görevden aldık. Biz şunu garanti etmeliyiz devlet olarak: Kim hainlik yaparsa
devletin kurallarına aykırı hareket ederse onu soruşturur ve gereğini yaparız.
İSTİHBARAT YENİDEN NASIL YAPILANACAK
Bizim şu anda emniyette daire başkanlığı seviyesinde bir
istihbarat örgütümüz var. Bu İstihbarat Daire Başkanlığı'nda 17-25 Aralık'tan
önce yaklaşık 7 bin çalışandan 6 bin 500'ü FETÖ mensubuydu. Onların hepsi
temizlendi, başka yerlere tayin edildi, gönderilenler oldu, çıkarılanlar oldu.
Buranın durumu yükseltilecek, belki daire başkanlığından başkanlık seviyesine,
şimdi çalışıyoruz. Jandarmadaki istihbarat başkanlığımız da yeniden
yapılanacak, içerideki kişilerin performansı değerlendirilecek, bu yapılara ait
olanlara izin verilmeyecek ve onlar değiştiriliyor. İçişleri Bakanlığındaki
istihbarat birimlerinin hepsinin hem yapısı hem teşkilat şeması hem de
fonksiyonları yeniden ele alınıyor. Burada çeşitli alternatifleri hem
Cumhurbaşkanımıza hem de Başbakanımıza sunacağız. Hükümetle alacağımız kararlarla
da sonuca ulaşacağız
İstihbarat teşkilatlarının yapısı ve fonksiyonları yeniden
ele alınıyor. MİT’in hem yağısı hem fonksiyonu eksiği fazlası hepsi ele
alınıyor. Bir de aldığı istihbaratı çok daha iyi değerlendirecek olan bir
kurumsal yapının ihtiyacı görülüyor. Bu da yapılacak. Devletin istihbarat
örgütlerinin aldığı istihbaratı değerlendirip oluşacak politikaların oluşmasına
katkıda bulunacak değerlendirecek bir kurum bir koordinasyon birimi
oluşacaktır.
Daha çok istihbarat örgütlerinin birden çok ayrı ayrı ve
güçlü olmalarında yarar var.
“MİT DIŞ, EMNİYET VE JANDARMA İSE İÇ İSTİHBARATA
BAKACAK”
MİT ağırlıklı olarak dış istihbarata bakacak. Ancak iç
istihbarata ne kadar görevli olacak ona bakıyoruz. Jandarma ve emniyet
istihbarat da iç istihbarata bakacak. Ancak farklı kararlar da
alabiliriz. Şu anda MİT koordine ediyor istihbaratı. Yeni bir koordine
birimi oluşturursak o kurum tüm istihbarat teşkilatlarından aldığı bilgileri
koordine edecek.
EMNİYETTE HALA BU ÖRGÜTE AİT POLİS VAR MI?
Şimdi kripto olarak gizlenmiş 50 kişi 60 kişi belki oluyor.
Buna dünya üzerinde söylenebilecek en son kelime cemaattir. Daha da olur
var yani tespit edilen. Açığa aldığımız sayısı da çok fazla. 81 il emniyet
müdüründen 74’ü bunlardandı 17-25 Aralık sonrasında geldiğimde. Daire
başkanlarının yüzde 90’ı bunlardandı onları da aldık. Yasa çıkardık ve polis kolejlerini kapattık. Öğrencilerini
dağıttık. 35 bin polisin birimlerini değiştirdik. Hatta bir kısmını
çıkardıktan sonra emekli ettikten sonra dava açıp getri geldiler. Çünkü yargı
da onlardandı, yeni düzenleme yaptık.
POLİSTE AĞIR SİLÂH OLACAK MI?
Şimdiden attık ve alıyoruz. Gücün dengelenmesi lazım. Ayrı
ayrı silahları olmalıdır. Güçlerin sivil halka tehdit olmayacak şekilde
kurgulanması lazım. Bu şekilde dizayn ettiğinizde ayrı ayrı güçlü silahlar bağlı birimleriniz olur.
“15 TEMMUZ’DA MİT’İN FÜZELERİ KULLANILDI”
Hem terörle mücadelede hem de bu tür işlerde bir saldırı
olduğu ZAMAN, F 16’ları kaldırdılar ve milleti bombaladılar o zaman bile
MİT’in elinde olan birkaç füze işimize yaradı TBMM’ye gönderildi ve
atıldı.
“ADİL ÖKSÜZ’Ü İKİ BİRİM ARIYOR”
Adil Öksüz için emniyette ve jandarmada iki birim kuruldu.
Bir şey diyemeyiz şu anda arıyoruz.
ÖZEL HAREKÂT POLİSİ ALIMINDA KPSS ŞARTI NEDEN
KALDIRILDI
Şu anda 10 bin polis için şu an itibariyle ilana çıkmışız.
KPSS’de 60 ve üzeri olanlar müracaat ediyor. Ama özel harekata alacağımız
adaylardan KPSS’yi kaldırdık. Bir de askerlik şatı arıyoruz. İlana çıkacağız
daha çıkmadık. KPSS şartını kaldırdık. Neden? Geçtiğimiz nisan ayında biz
özel harekat için 4 bin kişi ilana çıktık. KPSS şartı aradık 50 ve üzeri diye.
4 bin kişi için 7 bin kişi başvurdu. Elemelerden sonra elimizde kimse kalmıyor. Şimdi 10 bin kişi için ilana çıkıyoruz isteriz ki 100 bin kişi
başvursun. Biz 15 Temmuz gecesi Ankara’ya doğu ve güneydoğudan özel
harekât polisi getirttik. Ankara’ya inemediğimiz için Nevşehir’den intikal
ettirdik.
Etiketler:
Dalalet,
Emniyet İstihbarat,
Gaflet,
Hıyanet,
İçişleri Bakanı Efkan ALA,
İhanet,
Kör Muhalefet,
Lânetli Muhalefet,
MİT,
terör ve tedhiş örgütü,
ulusal ajans,
ulusal haber
18 Ağustos 2016 Perşembe
Devlette otorite boşluğu, Hükümette atalet, zaaf ve görevi ihmal şüphesi!.. Elâzığ'da Hain Saldırı, güvenlik zaafı, istihbarat aczi ve bundan istifade devlete karşı kalkışma...
ELAZIĞ'DA HAİN SALDIRI, BÜYÜK PATLAMA,
DHA | 18 Ağustos 2016 Perşembe
“Kesinlikle ve öncelikle hükümetin, muhtemelen AKP ile kamu kurum ve kuruluşlarının bünyesinde anarşi, terör
ve tedhiş, eşkıya örgütü yandaşları; yardım, yataklık, yaltakçı ve istihbarat unsurları var.
Bunlar, titizlikle tespit edilip, tıpkı FETÖ’cüler gibi, khk (Kanun Hükmünde Kararname)'ler ile acilen temizlenmedikçe “hükümetin hukuki meşruiyeti” kellem yekûn yok hükmünde demektir…” Zira, devletin var olduğu yerde anarşi, terör-tedhiş, kanunsuzluk ve haksızlık olmaz. Eğer oluyorsa, bu, hükümetin görevi ihmal, derin zaaf, aleni suiistimal, yasa dışı "anarşi, terör ve tedhiş unsuru eşkıyayı" himaye, akıl tutulması malûlu veya ruh hastası "kifayetsiz muhterislerin" ahmakça müsamahası yüzündendir!..
Son dakika haberleri bu kez Elazığ'dan geldi. Elazığ Emniyet
Müdürlüğü yakınlarından patlama meydana geldiği olay yerine çok sayıda
ambulansa sevk edildiği duyuruldu. Elazığ Valiliği yetkilileri: "Saldırıda
3 kişi şehit oldu,170 yaralıdan 14'ünün durumu ağır" dedi. Bölgeden gelen
son dakika haberlerini anında size ulaştıracağız....
Son dakika haberleri: ELAZIĞ Emniyet Müdürlüğü'ne bu sabah PKK'lı
teröristler bomba yüklü araçla saldırı düzenledi, 3 şehit, 100'ün
üzerinde de yaralı var. ELÂZIĞ Valisi Murat Zorluoğlu'un açıkalamasına
göre; "Şehitlerimiz ilk belirlemelere göre emniyet mensubu.170 yaralıdan
14'ünün durumu ağır".
Malatya yolu üzerindeki, Sürsürü Mahallesi Çayda Çıra
Kavşağı'nda bulunan Elazığ Emniyet Müdürlüğü'ne saldırı saat 09.20'de yapıldı.
Teröristler bomba yüklü aracı kent merkezine 6 kilometre uzaklıkta
bulunan 4 katlı Emniyet Müdürlüğü'nün hemen yanındaki otoparka giden yolda
infilak ettirdi. Kulakları sağır eden patlamayla Emniyet Müdürlüğü binasının ön
cephesi büyük hasar görüp ağaçlar köklerinden sökülürken yerde büyük bir çukur
oluştu. Silah seslerinin duyulduğu bölgeye yaralılar için çok sayıda
ambulans sevk edildi.
Patlamanın meydana geldiği bölge güvenlik
çemberine alınırken, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin yakalanması
için operasyon başlatıldı. Sağlık Bakanlığınca, Elazığ'daki terör saldırısı
sonrasında yaralıların hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındığı ve
herhangi bir kan ihtiyacının söz konusu olmadığı belirtildi.
YOLDA GİDEN ARAÇLAR
SAVRULDU, AĞAÇLAR KÖKÜNDEN SÖKÜLDÜ
Malatya yolu üzerindeki, Sürsürü Mahallesi Çayda Çıra
Kavşağı'nda bulunan Elazığ Emniyet Müdürlüğü'ne saat 09.20 sıralarında bombalı
araçla düzenlenen saldırıda 3 polis memuru şehit oldu, 14'ü ağır olmak üzere
146 kişi ise yaralandı. Patlama sonucu Elazığ Emniyet Müdürlüğü bahçe duvarının
dışında yaklaşık 2 metre
derinliğinde ve 5 metre
çapında bir çukur oluştu. Patlamanın şiddetiyle bahçede bulunan Emniyete ait
araçlar alev alarak yanmaya başladı. Patlamayla birlikte emniyet müdürlüğü
binasının kapı, pencere ve duvarları yıkılırken, içeride de büyük çaplı
tahribata yolaçtığı görüldü. Patlamanın yaşanmasının ardından olay yerine gelen
onlarca ambulans, yaralıları kent merkezindeki kamu ve özel hastanelere
kaldırarak tedavi altına alındı. Patlamanın etkisiyle Malatya karayolunda
ve seyir halindeki onlarca araçlarda büyük tahribatlar oluşurken, orta refüjde
dikili bulunan ağaçlar da kökünden söküldüğü gözlendi. Bölgede yanan araçlar
söndürülürken polis, olay yerini güvenlik şeridiyle koruma altına aldı.
VALİLİK AÇIKLADI: 3
ŞEHİT, 14’Ü AĞIR 170 YARALI
Elazığ Valiliği, Emniyet Müdürlüğü önünde meydana gelen
patlama yazılı açıklama yaptı. Saldırıda 3 polisin şehit olduğu belirtilirken,
14’ü ağır 170 kişinin de yaralandığının belirtildiği Valilik açıklamasında şunlar
yer aldı: "18 Ağustos 2016 tarihinde saat 09.15’te transit
minibüs tipi bombalı bir araçla Elazığ İl Emniyet Müdürlüğümüze saldırı
düzenlenmiştir. Bomba yüklü araç, Emniyet Müdürlüğünün çevre duvarının dışında
patlatılmıştır. Saldırı neticesinde, 3 emniyet mensubu şehit olmuş, 14’ü ağır
170 kişi de yaralanmıştır. Yaralıların tedavileri ilimizdeki değişik
hastanelerde devam etmektedir. Olayla ilgili soruşturma tüm yönleriyle
sürdürülmektedir."
Yerel gazeteci: Herkes yere yuvarlandı
Görgü şahidi yerel gazeteci Erol Kara, "Çocuğumu kursa
bıraktım iki yüz metre mesafedeyken Emniyet Müdürlüğü’ne patlama oldu. Çok
büyük patlamaydı herkes yere yuvarlandı. Şu an emniyetin yanındayım binada çok
büyük hasar var. Yaralı çok fazla, ambulanslar taşıyorlar. Yaşamını
yitirenlerin de olduğunu sanıyorum" diye konuştu.
DHA muhabiri Şah İsmail Gezici, CNN Türk canlı yayınında
"Patlama sesi şehrin birçok noktasından duyuldu. Siyah dumanların
yükseldiğini gördük. Çok sayıda yaralı var. Bina harap olmuş durumda, deprem
olmuş gibi. Ortalık savaş alanı gibi." dedi. Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Varol Habertük
ekranlarında "Patlamaya bombalı araç neden oldu" dedi. Yerel muhabir
Fırat Akgün, Malatya istikametinden gelen aracın Emniyet binası önünde infilâk
ettiğini aktardı.
YAYIN YASAĞI
GETİRİLDİ
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Başbakanlığın yazısıyla,
Elazığ Emniyet Müdürlüğüne PKK'lı teröristlerce bugün bomba yüklü araçla
düzenlenen saldırıya ilişkin geçici yayın yasağı getirildiğini duyurdu.
TOKMAK (RAHMİ TURAN): “Üst akıl”
Hainler yine kan ve dehşet saçtı.
Elazığ, Van ve Bitlis'teki kalleş, ahlâksız, rezil saldırılarda, 4'ü polis, 5'i asker, 2'si sivil ve biri korucu olmak üzere 12 kişi şehit oldu, 85'i polis 200'den fazla yaralı var.
Elazığ'da, 8 ton patlayıcı yüklü minibüsün infilak ettiği yerde yaklaşık 10 metre çapında, 5 metre derinliğinde çukur oluşması, bir kilometre uzaklığa kadar binaların duvarlarının çatlaması, terörün dehşetini gösteriyor.
Terör olaylarının birdenbire alevlenmesi, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin uzantısı gibi görünüyor.
“Biri FETÖ, diğeri PKK… Nasıl olur bu?” diyeceksiniz.
Strateji uzmanlarına göre FETÖ'yü de, PKK'yı da aynı “ÜST AKIL” yönetiyor. Hedefi de Türkiye'yi hizaya getirmek!
Kim bu ÜST AKIL? Uzmanlar isim vermiyor ama CIA örgütünü (Amerika Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nı) işaret ediyorlar.
Dünyadaki tüm kötülüklerin yaklaşık yüzde 80'inde CIA parmağı olduğu belirtiliyor.
FETÖ, PKK, PYD… Aynı kaba pisleyen bu cani örgütleri yöneten “ÜST AKIL” iddiaları yabana atılacak gibi değil.
Amerika gibi dostun (!) olursa,
başın dertten kurtulmuyor!
Daha az göster
17 Ağustos 2016 Çarşamba
CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYINDA: "MİT'TEN ÇARPICI FETÖ BRİFİNGİ"
MİT'TEN ÇARPICI FETÖ BRİFİNGİ
MİT bilgi paylaştı: 'Suikast istihbaratı var 'Cumhurbaşkanlığı
Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu
toplantısında MİT’in sunumunda ilginç bilgiler paylaşıldığı ortaya çıktı. MİT
Müsteşarı Hakan Fidan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın da
katıldığı toplantıda, FETÖ’ye yönelik yeni bilgiler paylaşıldı. Verilen bilgiye
göre, FETÖ mensuplarının hükümet üyelerine karşı suikast olasılığı halen
sürüyor, önlemler devam edecek. Siber saldırı konusunda bir girişim, geçen
hafta püskürtüldü. Güneydoğu Bölgesinde terörle mücadelede görevli komutanların
zaafiyetiyle ilgili çarpıcı örnekler paylaşıldı.
Edinilen bilgiye göre, önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu
toplantısında, FETÖ ile mücadelede gelinen nokta ve elde edilen bilgilere
ilişkin brinfig alındı. MİT başta olmak üzere ilgini bürokratların verdiği
brifinglerde ilginç bilgiler paylaşıldı. 15 Temmuz darbe girişiminden önce
Güneydoğu Bölgesinde görev yapan komutanların, verilen emirler ve paylaşılan
istihbaratların gereğini yapmadığına ilişkin örnekler anlatıldı. Bu durum,
FETÖ-PKK işbirliğinin önemli kanıtlarından biri olarak yorumlandı.
PKK’Yİ VURMADILAR İDDİASI
Buna göre, geçen bir yıl içerisinde, PKK’nın lider kadrosunun Kuzey Irak’ta
toplantı yapacağı bildirilerek, toplantının yeri, saati ve katılanların
isimleri bölge komutanlarıyla paylaşıldı. Buraya operasyon düzenlenmesi
konusundaki istihbarat, ilgili komutanlara iletildi. Bölge komutanlarının
hiçbir gerekçe göstermeden operasyon yapmadığı öğrenildi. Operasyon yapmayan
komutanların tamamının, bugün FETÖ üyeliğinden tutuklu olduğu saptaması da
yapıldı. İstihbaratın komutanlara ulaştırıldığına ilişkin resmi belgeler de
Bakanlar Kurulu üyeleriyle paylaşıldı.
SEMİH TERZİ VE EKİBİ
Toplantıda, darbe girişimi sırasında özel kuvvetleri basmaya gelen Tuğgeneral Semih Terzi’nin Silopi’de görev yaptığı, ancak darbe günü bir çok üst düzey askerle birlikte, darbede görev almak için Ankara’ya geldiği de anlatıldı. Terzi ve diğer FETÖ’cü komutanların bulunduğu bölgelerde, PKK’ya yönelik bir çok operasyonun, talimatlara rağmen yapılmadığı, Hatay’ın Suriye sınırındaki birliklerin çekilmesinin de FETÖ’cü komutanların talimatıyla olduğu bilgisi paylaşıldı. Genelkurmay ve MİT’in sunumunda, bu ve buna benzer çok sayıda örneğin, terörle mücadelede FETÖ ile PKK’nın işbirliğini ortaya koyduğu analizi yapıldı.
Toplantıda, darbe girişimi sırasında özel kuvvetleri basmaya gelen Tuğgeneral Semih Terzi’nin Silopi’de görev yaptığı, ancak darbe günü bir çok üst düzey askerle birlikte, darbede görev almak için Ankara’ya geldiği de anlatıldı. Terzi ve diğer FETÖ’cü komutanların bulunduğu bölgelerde, PKK’ya yönelik bir çok operasyonun, talimatlara rağmen yapılmadığı, Hatay’ın Suriye sınırındaki birliklerin çekilmesinin de FETÖ’cü komutanların talimatıyla olduğu bilgisi paylaşıldı. Genelkurmay ve MİT’in sunumunda, bu ve buna benzer çok sayıda örneğin, terörle mücadelede FETÖ ile PKK’nın işbirliğini ortaya koyduğu analizi yapıldı.
SUİKAST VE SİBER SALDIRI
Toplantıda, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu gruptan gelen tehditlerin henüz ortadan kalkmadığı, önlemlerin devam edeceği bilgisi de paylaşıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet üyeleri, bazı siyasetçiler ve gazetecilere yönelik suikast istihbaratının bulunduğunu, önlemlerin devam edeceğini anlattığı öğrenildi. Devletin bazı kurumlarına siber saldırı tehditinin bulunduğu, bir girişimin de geçen hafta püskürtüldüğü anlatıldı.
Toplantıda, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu gruptan gelen tehditlerin henüz ortadan kalkmadığı, önlemlerin devam edeceği bilgisi de paylaşıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet üyeleri, bazı siyasetçiler ve gazetecilere yönelik suikast istihbaratının bulunduğunu, önlemlerin devam edeceğini anlattığı öğrenildi. Devletin bazı kurumlarına siber saldırı tehditinin bulunduğu, bir girişimin de geçen hafta püskürtüldüğü anlatıldı.
MARDİN’DE HEDEF ŞAŞIRTTILAR
Toplantıda, Mardin’in Nusaybin ilçesinde yürütülen operasyonlarda, TSK’nın diğer yerlere oranla daha fazla şehit vermesinin de FETÖ’cü komutanlardan kaynaklandığı, bu operasyonların başındaki isimlerin tamamının şu anda tutuklu olduğu bildirildi. O dönem, dikkatlerin Mardin Valisi’ne yöneldiği ve bilinçli olarak suçlandığı, sorunun kaynağının vali değil, o bölgedeki FETÖ’cü komutanlar olduğunun saptandığı anlatıldı. Brifingde, “Vali dışarda ama kendisini suçlamaya çalışan tüm komutanlar FETÖ’den içerde” ifadesi kullanıldı.
Toplantıda, Mardin’in Nusaybin ilçesinde yürütülen operasyonlarda, TSK’nın diğer yerlere oranla daha fazla şehit vermesinin de FETÖ’cü komutanlardan kaynaklandığı, bu operasyonların başındaki isimlerin tamamının şu anda tutuklu olduğu bildirildi. O dönem, dikkatlerin Mardin Valisi’ne yöneldiği ve bilinçli olarak suçlandığı, sorunun kaynağının vali değil, o bölgedeki FETÖ’cü komutanlar olduğunun saptandığı anlatıldı. Brifingde, “Vali dışarda ama kendisini suçlamaya çalışan tüm komutanlar FETÖ’den içerde” ifadesi kullanıldı.
16 Ağustos 2016 Salı
MHP'de flaş Meral Akşener kararı; AKŞENER: YANGINDAN MAL KAÇIRMAK!...
MHP'de flaş Meral Akşener kararı
MHP, Meral
Akşener dahil 4 parti üyesinin, kesin ihraç talebiyle MHP disiplin kuruluna
sevk edildiğini açıkladı. Akşener, karara 'Yangından mal kaçırmak' atasözüyle
tepki gösterdi.
MHP tüzüğünün 11. maddesinin ihlali gerekçesiyle Meral
Akşener, Ayhan Erel, AliSağır ve Mehmet Bilgiç'in, parti üyeliğinden kesin
çıkarma cezasının uygulanması talebiyle tedbirli olarak Merkez Disiplin Kuruluna
sevklerine karar verildi.
MHP Genel Merkezi Basın Birimi’nden yapılan açıklamada,
“Parti üyelik görev ve sorumluluklarını gösteren Milliyetçi Hareket Partisi
Tüzüğünün 11. Maddesinin ihlali sebebiyle, her biri için ayrı ayrı tatbik
olunmak üzere aynı sevk maddeleri ile Meral
Akşener, Ayhan Erel, Ali Sağır ve Mehmet Bilgiç hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Tüzüğünün 'Kesin Çıkarma Gerektiren Haller' başlıklı 78. Maddesinin 4.
Fıkrasının c-e-g-h-i bendleri ve parti tüzüğünün 81. Maddesinin kapsamı ve
gereğince kesin çıkarma cezasını gerektiren hallerin varlığı karşısında parti
üyeliğinden kesin çıkarma cezasının uygulanması talebiyle Milliyetçi Hareket
Partisi Merkez Disiplin Kurulu’na tedbirli olarak sevklerine karar verilmiştir”
denildi.
AKŞENER: YANGINDAN MAL KAÇIRMAK
Meral Akşener, ihraç talebine twitter'dan
yanıt verdi.
Akşener, disipline sevk edilmesini sosyal
medya hesabından paylaştığı, "Güzel bir atalar sözümüz var:
"Yangından mal kaçırmak" Tedbirli ihraç istemiyle disipline sevk
edildiğimi öğrenince, hatırıma geldi" mesajıyla tepki gösterdi.
11 Ağustos 2016 Perşembe
ALİ COŞKUN, Hakkındaki yalan ve iftiraları şiddetle "RED, TENZİH ve TEKZİP" etti.
TOBB E. BAŞKANI
58 ve 59 HÜKÜMETLER SANAYİ
VE TİCARET BAKANI
BASIN AÇIKLAMASI
Tamamen yakıştırma olarak yaptığı
açıklamada belirttiği şekilde benim bu cemaatle hiç bir bağım yoktur ve
olmamıştır.
1992
yılında geçirmiş olduğum elim trafik kazasında eşimi ve kızım kaybetmemin
ardından yüzlerce taziye ziyaretlerinin birinde adı geçen şahsın Zaman Gazetesi
heyetiyle gelerek taziye ziyaretinde bulundukları ve acımı unutmamda yapacağım
sadaka ve yardımların sabır gücümü artıracağı tarzında telkinler olmuştu.
İstanbul
Maltepe'de annem – eşim ve kızım hayrına yaptırmak istediğim cami inşaatı o
zaman ki bölgeden sorumlu Kartal Belediyesinin talebi red ederek merhum eşime
ait arsayı yeşil saha ilan etmesi üzerine bana okul yaptırma teklifinde
bulundular. Ancak bu
konuda ki kararım Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Prof. Dr. Ayhan Songar'ın ve bazı
iş adamlarının lise ve üniversite kurmak amacı ile vakıf oluşturulacağı
teklifleri üzerine arsayı sadece Allah rızası ve rahmete vesile olması amacıyla
bağışladım başkaca maddi desteğim olmadı. Coşkun Kız Lisesi hayır sevenlerin
destekleri ile yapıldı.
Sonra ki yıllarda, başka hayır sevenlerin
yaptırdığı okullarda bu kez Coşkun Eğitim Kurumları adı altında toplandı.
Ben hayatım boyunca dini özünden
yaşamaya çalıştım hiç bir dini örgüt ve cemaatle ilişki kurmadığım gibi Dini
siyasetleştiren, Dini ticaretleştiren şahıs ve cemaatlerden daima uzak
durmuşumdur.
Nurettin Veren yaptığı talihsiz
konuşmasında acılı günlerimde iyi niyetle yapmış olduğum arsa bağışı ve okuldan
bahsettikten sonra “Ali Coşkun cemaati benim vasıtamla tanıdı, Coşkun
Kollejleri kuruldu sonra da cemaatle ilişkisi devam etti” iddiaları tamamen
gerçek dışı, hedef saptırıcı yorumlardır.
Siyasi hayatım boyunca suçu ortaya çıkmamış
diğer sivil toplum kurum ve kuruluşlarla olduğu gibi cemaatin özel toplantıları
dışında Gazete, Televizyon, açık oturum, sohbet programlarına katılma, Hastane,
Üniversite, Okul, ziyaret ve umuma açık toplantılar sebebiyle görevli bir kaç
şahısla tanışmamız ve görüşmemiz olmuştur, bunun dışında cemaatle ve üyeleriyle
ilişkim olmamıştır.
NURETTİN VEREN'İN TALİHSİZ
AÇIKLAMALARININ ÇİRKİN TARAFI
Nurettin VEREN Amansız iftira ve karalama kampanyaları ile "acaba" ne yapmaya!.. Neye ve kimlere hizmet etmeye çalışıyor? |
Tahminen 20 yılı aşkın zamandır karşılaşmadığım
Nurettin Veren'in talihsiz açıklamalarının çirkin tarafı:, Milli iradeye,
Demokrasiye ve Cumhuriyetimize karşı bir avuç, cinnet geçirmiş çılgının vatan
hainliğine sürüklenerek Peygamber Ocağı olarak bilinen Ordumuz içinde emir
komuta zinciri dışında girişmiş oldukları darbe harekâtı sonrası Milletimizin
Demokrasi ve Cumhuriyete sahip çıktığı, Milli İrade nöbeti tuttuğu, meydanları
şanlı bayraklarımızla doldurduğu bir ortamda yapılabilmiş olmasıdır…
ŞİDDETLE KINIYORUM
Kaldı ki kutsal dinimizin arkasına
gizlenerek halkımızın samimi inançlarını istismarla Vatan hainliğine soyunduğu
ortaya çıkan Nurettin Veren'in içinde bulunduğu bir örgütten bahsederken 24 yıl
önce acılı günlerimde yapmış olduğum arsa bağışını, okul yapılışını çarpıtarak
sarf ettiği sözleri benim cemaatle ilgimin devam ettiği şeklinde
yorumlanabilecek şekilde ifade edilmiştir. Şiddetle kınıyorum.
Birlik
Vakfı, İş Dünyası Vakfı, Aydınlar Ocağı gibi sivil toplum kuruluşlarında kurucu
ve yönetici, İstanbul Sanayi Odasında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
başkanlık divanında, 58 ve 59 Hükümetlerde Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak
görev yaptım. Hayatım boyunca ülkemin menfaatlerini kişisel ve her türlü
menfaatin üstünde tutarak Devletime, Milletime onurla hizmet etmiş bir kişi
olarak Devletim ve Milletime karşı ters düşecek hiç bir menfaat grubu ve
örgütle ilişkim olmamıştır. Hukuki haklarım saklı kalmak üzere
Durumu kamuoyuna arz ederim.
[Ankara, 08.Ağustos.2016]
8 Ağustos 2016 Pazartesi
BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ HAREKETİ YÜRÜTME KURULU
BASIN AÇIKLAMASI
Ankara: (8 Ağustos 2016) 15
Temmuz 2016 gecesi millî egemenliğimize kasteden kanlı darbe girişimi,
devletimizin meşru güçleri tarafından 3-4 saat gibi kısa bir sürede bastırıldı.
Bu haince saldırıyı şiddetle kınıyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Bütün
devlet kurumları gibi Türk Silahlı Kuvvetlerine de sızan ve gördükleri geniş
himayeyle güçlenip devleti ele geçirmeye cüret eden darbeciler, karşılarında
yine Türk devletini ve Türk Milleti’ni buldu. Böylece Büyük Türk Milleti, Anadolu’da
kesintisiz olarak sürdürdüğü bin yıllık egemenliğine, dost ve düşmanın önünde
tekrar sahip çıktı.
Bu
silahlı kalkışmanın bastırılmasında büyük payı olan başta Türk Silahlı
Kuvvetleri, Jandarma ve Güvenlik güçlerimiz olmak üzere; Siyasi Partileri, TV’den
ilk defa Türk Milletine duyuran ve Ankara’ya ulaşan Başbakanı, vatandaşlarımızı
meydanlara çağıran Cumhurbaşkanı ve medyayı yürekten kutluyoruz.
Hain
darbeye karşı yükselen direniş bir defa daha göstermiştir ki, bu toprakların
mayası ve yaşatıcı gücü Türk Milleti’nin egemenlik bilincidir.
Devletlerin
bir defa kurulacağı gerçeğinden hareketle; bütün yurttaşlarda Türk
egemenliğinin bölünmezliği ve ortağının olamayacağı şuur ve müşterek aklının
güçlendirilmesi zorunludur. Bu amaçla eğitim ve öğretim başta olmak üzere, her
türlü tedbir alınmalıdır. İlk adımda kurumlarımızdaki, Türk Milleti’nin
birliğine, vatanımızın bütünlüğüne ve devletimizin bağımsızlığına olan inancın
kökleştirilmesi gelir/gelmelidir. Bu değişmez milli hedefimizdir ve Türk
Milleti kimliğinin üstünde veya eşitinde hiçbir egemenlik ve kimlik olamaz.
Bu gerçeklerin ışığında Büyük Türk
Milletinin ve ilgililerin dikkatlerine; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve O’nun en
büyük teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetlerini, kuruluş amaç ve esaslarına sadık
kalarak güçlendirmek ve varlığımıza yönelen tehlikeleri önlemek için aşağıdaki
tespit ve önerileri sunuyoruz:
1. Darbe
girişiminin hedefi ve darbeyi önleyen temel güç Şanlı Ordumuzken, Türk Ordusunu
darbeciymiş gibi gösteren tehlikeli tutumlar, büyük bir endişe kaynağı
olmaktadır. Açıktır ki, ne Türk Devleti “darbeci”dir,
ne de darbecilerin “devlet” ile bir
ilgisi vardır. Kurumlarımız ise “darbeci”
üretmemektedir. Darbecilerin ve hamilerinin kimler olduğu, bunların hangi
çevrelerde üretilerek devlete nasıl sızdırıldığı da bilinmektedir.
2. OHAL kanunu,
Cumhurbaşkanının ifadesi ile “sıfır
kilometre devlet” yapılanmasının maymuncuğu olamaz. Bu yönde, Devletin
yetkili organlarında incelenmeden alınan emrivaki şeklindeki kararlar, çok
yanlış ve tehlikelidir; Millî - Üniter Devlet yapımızla bağdaşmaz, hiçbir
meşruiyet kapsamına sığdırılamaz.
Bu
bakımdan, darbe girişimi ileri sürülerek OHAL Kanunu ile devletin yeniden
yapılanması Anayasaya aykırıdır. Eğer devlet organlarının yeniden
yapılandırılmasına ihtiyaç varsa, bunun anayasaya uygun olarak ve TBMM
zemininde muhalefetin de katılımıyla yapılması gerekir.
3. Devletimize
sızan darbeci zihniyet ve darbecilerle mücadele sürerken; benzer taktiklerle
devlet kurumlarında yuvalanan PKK, DHKPC, IŞİD gibi bölücü, yıkıcı ihanet
örgütleriyle de çok yönlü, sürekli ve yaygın mücadele yapılmalıdır. Bu hain
unsurlar başta TBMM olmak üzere, kamu kuruluşlarından temizlenmeli; bu arada
masum kişilerin zarar görmemesi için azami titizlik gösterilmelidir.
4. Suriye ve Irak’ta savaş gittikçe şiddetlenmekte ve ülkemizi
de içine alacak bir istikamette ilerlemektedir. Böyle bir ortamda, kalkışma
girişimiyle zaten zor duruma düşen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yapısıyla
oynayarak emir-komuta zincirini bozacak adımlar atmak, ordumuza, savaş ruhuna
sahip fedakâr subaylar yetiştiren askerî liseleri kapatmak çok sakıncalıdır.
Böylesine düzenlemeler, Türk Ordusunun iç siyasete alet edilmesinin önünü de
açarak, bizi ikinci bir Balkan faciasına sürükleyebilecektir. Bunun için,
yanlışta ısrardan vazgeçip, karşı karşıya olduğumuz yakın tehlikelere;
özellikle Suriye, Irak, KKTC ve Ege Denizi’ndeki toprak bütünlüğümüz ve
egemenliğimizi tehdit eden kuşatma ve tuzaklara karşı acil ve köklü tedbirler
alınmalıdır.
5. Yüce
Türk Milletini inanç alanında bölünmeye ve çatışmaya sürüklediği görülen
tarikatçı, cemaatçi, mezhepçi ya da etnikçi yapılanmaların üzerinde
hassasiyetle durulmalı; kişilerin iradelerine konulan vesayet kaldırılarak din,
inanç ve ibadet hürriyeti tam olarak sağlanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
laiklik ilkesine sahip çıkılmalı; din ve inançların siyasi, kişisel çıkar ve
nüfuz sağlama amacıyla kullanılması mutlaka önlenmelidir.
6. Yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı yeniden ve süratle sağlanmalıdır. Hâkim teminatı
garanti altına alınarak “adalet, mülkün
temeli” yapılmalıdır.
7. Darbe
girişiminden sonra ortaya çıkan milli birlik arzusunun hayata geçirilmesi için,
aynı kaygıları taşıyan, siyasi partilerin bir araya gelmesi ile en az iki
yıllık bir dönem için Milli Onarım Hükümeti kurulmalıdır.
Hayati
derecede önemli gördüğümüz bu samimi uyarılarımızın dikkate alınacağını
ümit ediyor, aksini düşünmek istemiyoruz!
YÜCE TÜRK MİLLETİNİN DİKKATLERİNE SUNARIZ.
BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ HAREKETİ
YÜRÜTME KURULU
6 Ağustos 2016 Cumartesi
Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı: Prof. Dr. Vecdet ÖZ, "Bir Darbenin Anatomisi ve Adalet Partisi'nin, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına Tavsiyesi"
"Bir Darbenin Anatomisi ve Adalet Partisi'nin Türk Milleti'ne Tavsiyesi"
Saygıdeğer Türk Halkı,
Müttefik güçleri, İstiklal Harbi neticesinde ele
geçiremedikleri ülkemizi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından
başlattıkları planlı çalışmalarla 22 yıl sonra iç karışıklık çıkararak 27 Mayıs
1960 askeri darbesiyle dolaylı olarak kontrol altına almayı başarmışlardır.
Darbe sonrası ülke yönetiminde hep söz sahibi oldular.
Orduyu, bankacılık sektörünü, siyaseti ve diplomasiyi dışarıdan yönetmeye
başladılar. Ülkemiz kısa sürede milli ekonomisi zayıflatılmış, dışa
borçlandıkça büyüyen, büyüdükçe dış borcu artan dışa bağımlı bir ülke haline
gelmiştir.
Devletin kontrolü artık ele geçmiş sıra toplumu kontrol
altına almaya gelmişti! Bu amaçla 1965 yılından itibaren ikinci bir proje
olarak planlanan siyasal islam projesi uygulamaya kondu. Bu proje ile toplumun
en hassas olduğu konu olan inanç dünyasına sızma ve toplumun din eksenli
yönetimi amaçlanmıştır.
Toplum içende ağzı laf yapan hatipleri bulmakla işe
başladılar, buldukları hatiplere cemaatler kurdurdular; Cemaatlere her tür
maddi ve lojistik desteği esirgemediler. Kısa sürede proje tuttu ve cemaatler
çok sayıda mürit kazandı. Bu arada orduyu, bankacılık sektörünü, siyaseti ve
diplomasiyi kontrol altında tutmayı da ihmal etmediler zira bu yapılarla
oynayıp arasıra topluma ekonomik krizle ve orduyla ince ayar vermek
gerekiyordu!
DARBELER, MUHTIRALAR VE İNCE AYAR KALKIŞMALARI!...
Bu ince ayarlardan biri de 12 Mart 1971 askeri muhtırası
olmuştur.
Muhtıra sonrası sıra cemaat yapılarını siyasete entegre etmeye gelmişti ki tam o anda ülkeyi bu amaçla tekrar karıştırıp 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaptırdılar.
Muhtıra sonrası sıra cemaat yapılarını siyasete entegre etmeye gelmişti ki tam o anda ülkeyi bu amaçla tekrar karıştırıp 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaptırdılar.
Darbe sonrası kurulan hükümette cemaatler yerini aldı ve
devlet içinde kadrolaşma çalışmalarını başlattılar.
O tarihte bu tür çalışmalarda başarılı olup öne geçen Gülen cemaati batının dikkatini üzerinde toplamayı başardı. Cemaatler 1965 yılından itibaren hukuk fakülteleri, mülkiye, askeri okullar, polis okulları ve parti teşkilatlarına yıllarca eleman yerleştirdiler!. Yıllar sonra cemaate bağlı hakim, savcı, kaymakam, vali, emniyet müdürü, milletvekili, bakan ve işadamı sayısı hızla artmaya başladı. Diğer taraftan toplumun her katmanında cemaat mensubu olup ağzı laf yapan din tacirlerinin sayısıda hızla çoğaldı. Din solüsyonu toplumu bir arada tutan en önemli unsur haline geldi ve bu durum artık batının gözünde tamamıyla cemaat kontrolünde bir siyasete Türkiye'yi teslim etme zamanın geldiğinin de habercisi oldu!
O tarihte bu tür çalışmalarda başarılı olup öne geçen Gülen cemaati batının dikkatini üzerinde toplamayı başardı. Cemaatler 1965 yılından itibaren hukuk fakülteleri, mülkiye, askeri okullar, polis okulları ve parti teşkilatlarına yıllarca eleman yerleştirdiler!. Yıllar sonra cemaate bağlı hakim, savcı, kaymakam, vali, emniyet müdürü, milletvekili, bakan ve işadamı sayısı hızla artmaya başladı. Diğer taraftan toplumun her katmanında cemaat mensubu olup ağzı laf yapan din tacirlerinin sayısıda hızla çoğaldı. Din solüsyonu toplumu bir arada tutan en önemli unsur haline geldi ve bu durum artık batının gözünde tamamıyla cemaat kontrolünde bir siyasete Türkiye'yi teslim etme zamanın geldiğinin de habercisi oldu!
Batı bir kez daha düğmeye basarak ülkeyi karıştırdı ve din
eksenli Vatikan destekli Gülen cemaatinin kontrolünde Tayyip Erdoğan
komutasında Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurdurarak partiyi iktidara taşıdı.
AKP, maniple edilerek içi boşaltılan sağ partilerle sol partilerdeki cemaat
bağlantılı olanları da bünyesine katarak her şeye rağmen 2002 yılından günümüze
dek batının kontrolünde iktidar olmayı sürdürdü! Artık siyasal İslam prim yapmış, siyaset bağlantılı din
tacirleri türemiş ve toplumun her alanını kontrol altına almaya başlamıştı! İnanç işe yaradıkça din tacirleri oluk oluk para kazandılar,
kazandıkça tekrar dine ve siyasete yatırım yaptılar, bir süre sonra İslam dini
bazı kesimler için amaç değil araç haline gelmeye başladı, iktidar bağlantılı
istismar arttı, toplumda dindarlık bir statü ve gösteriş unsuru haline geldi.
Bu durum 2011 yılına kadar sürdü.
Her ne olduysa bir anda Gülen cemaatiyle Tayyip Erdoğan'ın
arası açıldı ve Türkiye 17-25 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk olaylarıyla
çalkalandı. Hükümet bunun bir komplo olduğunu ve Gülen hareketinin başının
altından çıktığını öne sürdü, derhal Gülen hareketi paralel yapı ve terör
örgütü ilan edildi. PKK bağlantıları ortaya kondu ve devlet içindeki
uzantılarının üzerine gidilmeye başlandı.
Batının oyunu bozulmaya ve plan çökmeye başlamıştı! Devleti
sarmış olan cemaat terörünün başta askeriye olmak üzere tüm birimlerden tasfiye
edilmesi için düğmeye basılmıştı ki batı erken davranıp devlet içindeki
hainlerle hükümete darbe planladı! 15 Temmuz günü istihbaratın bu planı ortaya çıkarması oyunu
bozdu, maskesi düşen darbe güçleri ağır bir kalkışma ve saldırıya geçtiler
ancak polis teşkilatımız ve halkın sağ duyulu müdehalesiyle bozguna uğradılar.
Şu an yargı önünde hesap veriyorlar ancak sadece bilinenler. Bağlantılı olanlar
devlet kadrolarından açığa alınarak sorgulanıyorlar ancak yine sadece
bilinenler! Geçmişten günümüze tüm siyasi partilerin Atatürk sonrası
uyguladıkları yanlış ve sapkın politikaların acı neticelerini yıllarca yaşamış
bir neslin evlatları olarak son darbe teşebbüsünü de Allah'ın inayetiyle ucuz
atlattık.
Ancak batı ve işbirlikçi hainlerin arta kalanları bu
yenilginin ve kuyruk acısının peşini bırakmayacaklardır.
Teyakkuz halinde, son derece dikkatli ve meydanlara hakim olmak zorundayız!
Toplum içinde aldığımız duyum ve istihbari bilgileri en yakın emniyet birimine
bildirmeliyiz.
Ülkemiz son derece kritik ve tehlikeli bir tarihi süreçten
geçmektedir; Bu sağ duyu ve bilinçle bizler de Adalet Partisi olarak hükümete
katkı ve destek vermeyi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Adalet Partisi olarak çözüm önerimiz, Sayın
Cumhurbaşkanımızın himayesinde tüm partileri içine alacak şekilde bir
"milli mutabakat hükümetinin" kurularak toplumun tamamını temsil eden
bir güç birliğinin oluşturulmasıdır.
Bu çalışma ülkemizi güçlendirmekle kalmayacak, Türkiye bölge
coğrafyasındaki istikrarın da teminatı haline gelecektir.
Allah yâr ve yardımcımız olsun..
Saygılarımla;
Prof. Dr. Vecdet Öz
Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı
Prof. Dr. Vecdet Öz
Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)