30 Ekim 2017 Pazartesi

SON DAKİKA: "İRAN (IRNA) RUHANİ, TRUMP'IN GÖRÜŞME TALEBİNİ REDDETTİ"

İRAN: "RUHANİ, TRUMP'IN GÖRÜŞME TALEBİNİ REDDETTİ"
İran Dışişleri Bakanlığı, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin, ABD Başkanı Donald Trump'ın görüşme talebini reddettiğini açıkladı.
İran devlet haber ajansı IRNA'nın aktardığına göre İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Behram Kasımi, medyada çıkan iddiaları doğrulayarak Ruhani'nin Eylül ayında düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında Trump'ın görüşme talebini geri çevirdiğini söyledi. BM Genel Kurulu sırasında iki lider de konuşmalarında birbirilerine karşı sert ifadeler kullanmıştı. İran medyasında yer alan haberlerde aynı zamanda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bu görüşmeyi organize etmek için aracı olduğu öne sürülmüştü. Ancak Kasımi bu iddiayı reddetti.
'FÜZE ÜRETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Ruhani aynı zamanda dün mecliste yaptığı konuşmada, ülkesinin güvenliği için füze üretmeye devam edeceklerini söyledi. Ruhani'nin bu sözleri, ABD'nin Temsilciler Meclisi'nde İran'a füze programı yüzünden yeni yaptırım kararları alınmasının ardından geldi. Trump, İran ile 2015 yılında yapılan nükleer anlaşmaya karşı çıkarak İran'ı bu anlaşmaya uymamakla suçluyor.

21 Ekim 2017 Cumartesi

VİZE KRİZİ SORUMLUSU METİN TOPUZ OLAYINDA "ABD'NİN NEDEN AYAĞA KALKTIĞI ORTAYA ÇIKTI"

ABD'NİN NEDEN AYAĞA KALKTIĞI ORTAYA ÇIKTI
Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında vize krizinin sorumlusu olan, başkonsolosluk görevlisi Metin Topuz’un tutuklanmasından sonra Türkiye’ye nota verdiği ve Topuz’un el konulan cep telefonunun iadesini istediği ortaya çıktı. Notada ayrıca telefonun ve SIM kartın içindeki verilerin de Viyana Sözleşmesi gereği dokunulmazlık kapsamı içinde olduğu ifade edildi.
ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda irtibat görevlisi olarak çalışan Metin Topuz, 25 Eylül’de gözaltına alındı, 4 Ekim’de ‘casusluk’ iddiasıyla tutuklandı. ABD ile Türkiye arasında vize krizine neden olan süreç, bu tutuklamayla başladı. Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gönderilen 10 Ekim 2017 tarihli bir yazıyla ABD’nin Türkiye’ye ‘cep telefonu’ için nota verdiği ortaya çıktı.
‘BELGELER DOKUNULMAZ’
Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürü Mehmet Samsar imzası taşıyan yazıya göre, ABD’nin verdiği notada Metin Topuz’un kullandığı cep telefonunun ABD devletine ait olduğu, ABD’nin Topuz’un tutuklanmasının ardından savcılık kararı ile el konulan cep telefonunun en kısa sürede iadesini istediği ifade edildi. Yazıda, notada yer alan şu sözlere de dikkat çekildi: “Notada devamla Metin Topuz’a ait ... ... .. .. numaralı cep telefonu veya ........... seri numaralı SIM kart ile bağlantılı her türlü bilgi ve verinin Konsolosluk İlişkileri hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 33’üncü maddesi uyarınca, Konsolosluk arşiv ve belgelerinin dokunulmazlığı kapsamında olduğu kaydedilmektedir.”
İDDİA: 17 ARALIK RAPORUNU ABD'YE GÖTÜRDÜ
ABD ile vize krizine neden olan ABD Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz’un firari FETÖ şüphelisi Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez tarafından 17 Aralık 2013’teki operasyonlarından sonra savcılığın talebi üzerine hazırlanan raporu ABD’ye götürdüğü iddia edildi. Savcılığın iddiasına göre, 17 Aralık soruşturmasının FETÖ şüphelisi eski savcısı Celal Kara, 25 Aralık’ta Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) bilirkişi ataması yaptırdı. Bu atamadan diğer soruşturma savcılarını haberdar etmedi. BDDK Denetim 1. Daire Başkanlığı’ndan soruşturma dosyası için bilirkişi olarak atanan Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez, 28 Ocak 2014’te 95 sayfalık rapor düzenledi. Rapor aynı gün dosyaya girdi. Raporun tesliminden 1 gün sonra 29 Ocak 2014’te Celal Kara soruşturmadan alındı, infaz savcılığında görevlendirildi.
İKİSİ DE FETÖ ŞÜPHELİSİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Metin Topuz ile ilgili yürüttüğü soruşturma dosyasında, FETÖ şüphelisi Celal Kara’nın görevden alınacağını öğrendiği ve önceden soruşturmaya atanan diğer savcıların bilgisi dışında atanmasını sağladığı Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez’e rapor hazırlattığı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddiasına göre, eski savcı Kara tarafından Canıtez’e hazırlatılan o rapor, FETÖ’cü polis müdürleri aracılığı ile ABD irtibat görevlisi Metin Topuz’a teslim edildi. Bu rapor, Topuz tarafından da ABD’ye ulaştırıldı. Söz konusu rapor, görevden alınan New York Savcısı Preet Bharara tarafından Rıza Sarraf’a, sonrasında ise Bharara’nın yerine gelen Joon H.Kim tarafından Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’ya yöneltilen suçlamaların da dayanağını oluşturuyor. Ağustos 2016’da FETÖ’nün BDDK içindeki elemanlarına yönelik olarak yapılan operasyonda Canıtez’in yurtdışına kaçtığı anlaşılmıştı. (REF: Toygun ATİLLA/İstanbul)

18 Ekim 2017 Çarşamba

14 Ekim 2017 Cumartesi

ÇOK ÖNEMLİ İKİ MESELE: 1. SOYKIRIMCI SIRPLARDAN "HELÂL ET ALMAK" GAFLET, DALALET VE İNSANLIĞA İHANETTİR.. 2. SURİYELİ SIĞINMACILAR NEDEN KENDİ VATANLARINI SAVUNMAKTAN ACİZ, KORKAK VE ZAVALLI?.. 3. VE MÜTHİŞ BİR İRONİ "ÖC ALAN VE BÜLENT ARINÇ"

SURİYELİ SIĞINMACILAR ASLINDA NE İŞE YARAR?..
Türkiye'de 3.5 milyon Suriyeli sığınmacı arasında en az 500 bin savaşacak yaşta genç erkek var. Bunlarla pek alâ düzenli bir ordu kurulabilir ve kendi anavatanlarında cepheye sürülebilir. Zira “Onlar Türkiye'de yan gelip yatarken Türk askeri Suriye'de neden savaşıyor?” diye soranlara hak vermemek mümkün değil.
Ben, kendi ülkelerine faydası olmayan bu insanların Türkiye'ye hiçbir yararı olmayacağını, hatta büyük zararları olacağını düşünenlerdenim. Bu durum işin bir yanı… 
TÜRK ORDUSU ASTANA ANLAŞMASI GEREĞİ KORUMA, ADALET VE BARIŞ İÇİN SURİYE'DE
Diğer yanı ise Türk askerinin önceki gün zırhlı araçlarla Suriye'nin İdlib kentine girmesi…
Mehmetçik, İdlib'e işgalci olarak girmedi. Türkiye, Rusya ve İran arasında Astana'da varılan üçlü anlaşmanın öngördüğü “Bölgedeki çatışmasızlık” durumunu kontrol göreviyle girdi. İdlib'de, Esad'ın ordusu ile başta El Nusra olmak üzere çeşitli gruplar ve terör örgütleri var. Türkiye'nin hedefi, Kürt YPG/PKK güçlerini kontrol altına alıp bölgede “Kürt koridoru” kurulmasına engel olmak!
Bu durum Amerika'nın hiç hoşuna gitmiyor ama Türkiye bir Kürt koridoru kurulmasını önlemeye mecbur. Türk askerinin İdlib'de tehlikeli bir görev üslendiği kesin. Dualarımız onlarla. Posted by: Tamer Olgun <htamerolgun@gmail.com>
BU HABERE (HATIRLATMAYA) DİKKAT!..
NİSYAN İLE MALÛL OLMAMALI “HAFIZA-İ BEŞER”
BÜLENT ARINÇ: YENİ SÜREÇTE ÖCALAN OLACAKTIR, OLMALIDIR
BAŞBAKAN eski Yardımcısı Bülent Arınç, kamu güvenliği tesis edildikten sonra yeni şartlar ile isminden başlayarak belki pek çok şeyi de değiştirmek suretiyle yeni bir çözüm sürecine ihtiyaç olduğunu söyledi. Arınç, “Şimdi şüphesiz yeni süreçte Öcalan ve İmralı olacaktır ve olmalıdır” dedi.
Kuzey Irak’ın Erbil kentinden yayın yapan Kürdistan 24 TV’nin dün akşamki yayınında Bülent Arınç’la yapılan röportaj yer aldı. Çözüm sürecinin 2009’dan bu yana seyrini anlatan Arınç, yeni bir çözüm süreci gerektiğini söyledi. Yeni bir çözüm sürecinde Abdullah Öcalan’ın önemli olacağını belirten Arınç, şunları söyledi: “Yani hem örgüt, hem Kürt halkı üzerinde Öcalan’ın olumlu bir etkisi olacağını ben şahsen düşünüyorum. Ancak siyasi temsil konusunda HDP olmalı mıdır, buna bir karar vermek lazım. Benim kanaatim HDP bir siyasi aktör olarak kalabilir de ama bugünü kadar yaptığı işlerden hiç bir fayda olmadığına göre onun yerine Öcalan’ın da onay vereceği başka siyasetçiler de olabilir. Çünkü bir temsil ve bir araya gelme söz konusu olduğunda bunu Öcalan’ın itibar ettiği siyasetçileri koymak lazım.” (DHA, 20 Ocak 2016 16:26)

13 Ekim 2017 Cuma

SON DAKİKA "MTV'de yüzde 40 olarak öngörülen zam oranı yüzde 25'e çekildi. Yeni oranlar 1300 CC altı için yüzde 15, üstü için yüzde 25 oldu."

MTV'DE ZAM ORANI YENİDEN BELİRLENDİ
MTV'de yüzde 40 olarak öngörülen zam oranı yüzde 25'e çekildi. Yeni oranlar 1300 CC altı için yüzde 15, üstü için yüzde 25 oldu.Gelir vergisinde üçüncü dilime girenlerin vergi kesintisi oranını yüzde 27'den yüzde 30'a yükselten madde torba tasarıdan çıkarıldı.
(Ankara, 13 Ekim 2017-17.45//AA)
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının görüşmeleri devam ederken verilen bir önerge ile MTV'deki artış oranı düşürüldü. Tasarı, yeni yıldan itibaren tüm araçların MTV oranlarında yüzde 40'lık bir artış öngörüyordu. Ancak tasarıya gelen itirazlar, oranının düşürüleceği beklentisini de beraberinde getirmişti. Verilen önerge ile MTV artışı 1300 cc altındaki araçlarda yüzde 15, daha yüksek motor hacimli araçlarda ise yüzde 25 olarak uygulanacak. Tasarıdan önce motor hacmi 1300 cc ve altındaki 1-3 yaş araçlardan 646 TL, 1300 cc-1600 cc arası araçlardan 1035 TL, 1601 cc-1800 cc arası araçlardan 1827 TL, 1801-2000 cc arası araçlardan da 2878 TL yıllık MTV alınıyordu. Yüzde 40 oranının yüzde 15 ve 25 olarak güncellendiği yeni torba yasaya göre ise 1300 cc ve altındaki 1-3 yaş araçların vergisi 743 liraya, 1300 cc-1600 cc arası 1293.75 liraya, 1601 cc-1800 cc arası 2283.75 liraya, 1801-2000 cc arası 3 bin 597 liraya çıkacak.
GELİR VERGİSİ DÜZENLEMESİNDEN VAZGEÇİLDİ
Gelir Vergisi Kanunu'nun üçüncü dilimindeki ücretler için yapılacak vergi kesintisi oranının yüzde 27 yerine yüzde 30 olarak uygulanmasına" ilişkin madde, Ak Parti'nin verdiği önergeyle, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen "torba tasarı"dan çıkarıldı. Üçüncü dilimdeki vergi kesintisi oranı, mevcut durumdaki gibi yüzde 27 olarak uygulanmaya devam edilecek. Gelir vergisi tarifesinin üçüncü dilimindeki oranın yüzde 27’den yüzde 30’a çıkartılması, ücretlilerin büyük kısmını etkileyecek, işverenle net ücret üzerinden anlaşmayanların ücreti azalacaktı. Eğer tasarı yasalaşsaydı aylık brüt 2 bin 875 TL ve üzerinde ücret alanlar, gelecek yıl 39 ile 2 bin 500 TL arasında ilave vergi ödeyeceklerdi. Bu arada torba tasarının görüşmeleri sırasında Maliye Bakanı Ağbal, 2018 Bütçesinin 16 Ekim Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na sunulacağını belirterek 24 Ekim'de de Meclis Plan Bütçe Komisyonu'nda sunum gerçekleştireceklerini söyledi.

7 Ekim 2017 Cumartesi

SON DAKİKA: “ÜMİT YALIM SONUNDA ÇİLEDEN ÇIKTI...” İŞGAL VAR İŞGAL!..

HABER MAKALE: AHMET TAKAN: "YUNAN'IN HEDEFİNDE İZMİR VAR”
Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan, bugünkü köşesinde kamuoyuna çok çarpıcı bir duyuruda bulundu. Ümit Yalım'ın ortaya koyduğu belgeleri yayımlayan Takan 'Yunan hedefinde İzmir var" dedi.
İŞTE O AÇIKLAMA:
"18 TÜRK ADASI VE 1 KAYALIK İŞGALDE"
"Bu kadarı da pes doğrusu" diye hayıflanmayın!.. Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi. Yunan'ın küstahlıklarını yıllardır belgeleriyle yazıp çiziyoruz, AKP iktidarının vurdumduymazlıkları ile birlikte. Ege'de 18 ada ve 1 kayalığımızı göz göre göre işgal etmekle yetinmediler... "
"KAÇ KERE UYARDIK"
"Kaç kere belgelerini ortaya koyduk Türk topraklarında nasıl askeri üsler kurduklarını, gerçek mermilerle tatbikatlar yaptıklarını, deniz sularımızı ve hava sahamızı nasıl delik deşik ettiklerini, Türkiye'ye en yetkili ağızlardan savurdukları tehdit ve hakaretleri..."
"FENER RUM PATRİKHANESİ İŞİN İÇİNDE"
"İşgal ettikleri Türk topraklarına, kiliseler açtılar. İstanbul Fener Rum Patrikhanesi Papazlar tayin etti. Bizans bayrakları çektikleri Türk topraklarından biri olan Aydın Eşek Adası'na modern bir ilkokul ve lise yapıp  bu yıl eğitim öğretim yılını papaz efendinin ayini ile başlattılar. Türkiye'de sahnelenen kayıkçı kavgalarından istifade ederek bugünlerde çizmeyi iyice aştılar. Düşmanlıklarını had safhada sergilediler. "
"BUNLARIN HEDEFİ İZMİR"
"İşgal ettikleri Türk topraklarında bu sefer Aydın'ın Hurşit Adası'nda bir yenisini açarak lise sayısını 2'ye çıkardılar. Bitmedi!.. Bu lisede öyle bir tiyatro oyunu sahneye koydular ki İzmir'i hedef gösterdiler. "
"OYUNUN ADI: İZMİR RÜYALARI"
"Yunan Savunma Bakan Yardımcısı Dimitris Vitsas ve beraberindeki heyetin Türk topraklarında ayakta alkışladığı tiyatro oyunun adı neydi?.."Yanmış ve yanmamış Smyrni (İzmir) rüyaları. İşimiz burada" Evet aynen böyle!.. Her zaman olduğu gibi bu küstahlıklarını da fotoğraflarıyla birlikte Yunan Savunma Bakanlığı resmi internet sitesinden tüm dünyaya ilan ettiler...Yunan'ın bu düşmanlık hamlesini de belgeleriyle ortaya çıkaran eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, YENİÇAĞ'a şu açıklamalarda bulundu;
"YUNANIN İZMİR HAYALİ DURMAK BİLMİYOR"
"Yunan'ın İzmir rüyası durmak bilmiyor. 9 Eylül 1922'de denize dökülen Yunan'ın gözü halâ İzmir'de. İzmir Koyun Adası'nı tek kurşun atmadan işgal eden Yunanistan, şimdi de gözünü İzmir'e dikti. Selanik'in güneybatısında Veria bölgesinde konuşlu olan Piyade Tümeni'ne Smyrni (İzmir) adını veren Yunanistan açık bir şekilde İzmir'i hedef olarak göstermiş. 
"İZMİR'İN GÖBEĞİNDE YUNANA OFİS VERDİLER"
Yunanistan, Erdoğan ve AKP Hükümetleri sayesinde İzmir'e parsel parsel yerleşiyor. İzmir Koyun Adası'na yerleşen Yunanistan, İzmir Konak Meydanı'na kadar geldi. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde Yunan Başbakanı Çipras'a İzmir'de ofis tahsis edildi. Yunan Başbakanlık Ofisi, İzmir Konak Meydanı'ndaki T.C. Başbakanlık Binasında bulunuyor. "Ümit Yalım, Yunanistan'ın 6-13 Eylül  tarihlerinde düzenlediği "2'nci Ege Kültür Turu"nda "İzmir" mesajını nasıl verdiğini anlattı; 
"İŞGAL ETTİKLERİ YERLERE YERLEŞİYORLAR"
"Sisam, Hurşit, Ahikerya, Herke ve Kerpe adalarında icra edilen kültür turu sırasında tiyatro oyunları sergilendi, bando konserleri verildi ve halk oyunları gösterileri yapıldı. Kültür turunun ikinci durağı 2004'ten beri Yunan işgali altında olan Aydın Hurşit Adası idi. Hurşit Adası'nda, 7 Eylül'de tiyatro oyunu sergilendi, 9 Eylül'de de bando konserleri verildi ve halk oyunları gösterileri yapıldı. 
"İŞGAL EDİLEN ADALARA RESMİ HEYET"
Aydın Hurşit Adası'ndaki etkinliklere Yunan Savunma Bakanı Yardımcısı Dimitris Vitsas ve beraberindeki heyet katıldı. Vitsas, Sisam Milletvekili Dimitris Sevastakis, Tuğgeneral Antonios Kostakis ve Hurşit Adası Belediye Başkanı Yardımcısı Antonis Voulgaris ile birlikte 7 Eylül 'de adada konuşlu Yunan askeri üslerindeki askerleri denetledi ve adada icra edilen 'Ege Kültür Turu'na katıldı.
"BOY BOY RESİM ÇEKTİRİP YAYINLIYORLAR"
"Yunan Savunma Bakanı Yardımcısı Dimitris Vitsas, Yunan askeri üssünde görevli işgalci Yunan askerleri ile birlikte hatıra fotoğrafı da çektirdi. Yunan kara üssündeki denetlemelerini tamamlayan Vitsas, tiyatro oyununu izlemek üzere adada inşa edilen Yunan Lisesi'ne geçti.Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım ve İsmet Yılmaz'ın himayelerinde inşa edilen Yunan Lisesi'ne bir de tiyatro salonu yapılmış."
"İŞGAL OYUNLARI SAHNELİYORLAR"
"Yunan Tiyatro Sanatçıları Anna Vagena ve Katerina Theohari, Lambros Liavas'ın müziği eşliğinde 'Yanmış ve yanmamış Smyrni (İzmir) rüyaları. İşimiz burada' adlı oyunu sergilediler. Yunan Savunma Bakanı Yardımcısı Dimitris Vitsas ve beraberindeki heyet, oyunun bitiminde tiyatro sanatçılarını ayakta alkışladı.
"KARASULARIMIZI İHLAL EDİYORLAR"
"Tiyatro oyununu izleyen Vitsas daha sonra Aydın Hurşit Adası'nda konuşlu Yunan deniz üssünü ziyaret etti.Türk karasularını 6 mil ihlal eden P-267 Borda numaralı NİKOFOROS Deniz Karakol Gemisi'nde denetleme yapan Vitsas gemideki Yunan askerlerine plaket verdi.
"BİR MÜZİK NOTASI DAHİ VERİLMİYOR"
"Sisam, Ahikerya, Herke ve Kerpe adaları ile işgal altındaki Aydın Hurşit Adası'nda İzmir'i hedef gösteren tiyatro oyunu sergilenirken, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti Yunanistan'a müzik notası bile vermedi. "
"TOPRAKLARIMIZI KİM KORUYACAK"
"Savunma Bakanı Nurettin Canikli ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbal, Ege'deki Türk deniz yetki alanlarını korumaktan sorumlu. Canikli ve Özbal, Türk deniz yetki alanları ile birlikte Türk karasularını 6 mil ihlal eden ve Aydın Hurşit Adası'na demirleyen Yunan Savaş gemisini nasıl izah edecekler?" Kaynak: Ahmet TAKAN/yeniçağ

3 Ekim 2017 Salı

Uzun süredir tedavi gören Irak'ın eski cumhurbaşkanı Celal Talabani, 84 yaşında vefat etti.

SON DAKİKA... 
ESKİ IRAK CUMHURBAŞKANI "CELAL TALABANİ" HAYATINI KAYBETTİ!
Uzun süredir tedavi gören Irak'ın eski cumhurbaşkanı Celal Talabani, 84 yaşında vefat etti. Bölgenin önemli figürlerinden 'Amca' lakaplı Talabani'nin siyasi kariyeri, ABD'nin Irak'ı işgali sonrası zirveye ulaşmıştı.
Irak Devlet Televizyonu, Irak'ın eski cumhurbaşkanı ve KYB Genel Sekreteri Celal Talabani’nin yaşamını yitirdiğini duyurdu.
Celal Talabani 2012 sonunda geçirdiği beyin kanaması nedeniyle kısmen felç olmuştu. Bir buçuk yıl Almanya’da tedavi gördükten sonra, 2014 Temmuz’unda IKBY'ye dönmüştü. Talabani, geçtiğimiz ay tedavi olmak üzere tekrar Almanya'ya gitmişti. Kürt siyasi hareketinin önemli figürlerinden 'Amca' lakaplı Talabani'nin ABD'nın Irak'ı işgali sonrası zirveye ulaşan siyasi kariyeri, rahatsızlığı nedeniyle sona ermişti.
CELAL TALABANİ KİMDİR?
Irak siyasi tarihinin ve bölgede yaşayan Kürtlerin en önemli siyasi figürlerinden biri olan Celal Talabani 1933 yılında Kuzey Irak’ın Kelkan şehrinde doğdu. Lise eğitimini Erbil ve Kerkük’te tamamlayan Talabani’nin siyasete katılışı 1950’li yılların başlarında gerçekleşti. Talabani bu dönemde, Kürdistan Demokrasi Partisi’ne (KDP) bağlı Öğrenci Birliği’nin kurucusu üyesi ve başkanı oldu. 1950’li yılların sonlarına doğru, Kürt hareketinin önemli isimlerinden Mustafa Barzani tarafından hukuk öğrenimi görmesi için Suriye’ye gönderildi. 1961 yılında Irak’ta Abdülkerim Kasım hükümetine karşı gerçekleşen Kürt isyanına katılan Talabani, Şubat 1963'te Kasım’ın darbeyle devrilmesinin ardından ülkenin yeni lideri olan Abdüsselam Arif’le müzakereleri yönetecek Kürt delegasyonunun başına getirildi.
KDP İLE FİKİR AYRILIKLARI
Talabani ile KDP’nin başkanı olan Mustafa Barzani arasındaki fikir ayrılıkları 1975 yılına gelindiğinde en üst seviyeye ulaştı. Bunun üzerine Talabani, ilerleyen dönemde kayınpederi olacak İbrahim Ahmed’in önderliğinde kurulan bir gruba katıldı. Aynı yıl kendisi gibi düşünenlerle birlikte Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (KYB) kurdu. Talabani, KYB’nin sosyalist bir parti olacağını, KDP’nin yürüdüğü aşiret çizgisinden uzak olacağını söyledi. KYB, 1976 yılında Bağdat hükümetine karşı silahlı mücadeleye başladı. 1988 yılında Irak hükümetinin Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmasıyla KYB ağır bir yenilgi aldı. Barzani ve KDP’ye Türkiye sahip çıkarken, Talabani İran’a sığınmak durumunda kaldı. Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi ve bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak’a müdahelesi ile başlayan Körfez Savaşı’nın 1991 yılında patlak vermesiyle, Talabani’nin siyasi kariyeri farklı bir boyuta taşındı. Irak’a müdahale eden Batılı kuvvetlerin kuzeyde güvenli bölgeler kurmasıyla KDP ve KYB arasındaki buzlar kısmen eridi ve 1992 yılında Irak Kürt Özerk Bölgesi kuruldu. Ancak taraflar arasındaki uzlaşma ortamı fazla uzun sürmedi ve 1994 yılında iki ayrı güç arasında çatışmalar başladı. ABD’nin yoğun girişimleriyle Talabani ve Mesut Barzani 1998 yılında Washington’da bir barış anlaşması imzaladı. Talabani, ABD ve İngiltere önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetlerinin bir askeri harekâtla Irak'a girmesiyle başlayan süreçte ABD’ye en yoğun desteği veren Kürt politikacılardan biri oldu.
ABD İŞGALİNE DESTEK
ABD’nin, 2003 yılında bir kez daha Irak'a müdahalesinde ve idam edilen eski Irak lideri Saddam Hüseyin’i devirmesinde Talabani ve diğer tüm Kürt unsurların büyük katkısı oldu. Talabani, 2003 yılında yakalanan Saddam’ın yargılandığı süreçte, Irak’ın yeni anayasası ve yapılanma sürecini hazırlayan Irak Yönetim Konseyi’nin üyelerinden biri oldu. Söz konusu konsey yeni anayasa çalışmalarını 2004 yılına kadar yürüttü. Talabani, 6 Nisan 2005 tarihinde Irak Ulusal Meclisi tarafından cumhurbaşkanı seçildi. 22 Nisan 2006 tarihinde ise, yeni anayasa altında oluşturulan Irak meclisinin seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu ve görevinin ikinci dönemi başladı. 11 Kasım 2010’da Irak meclisi tarafından yeniden cumhurbaşkanı seçilen Talabani, bu görevini halen sürdürüyor.
BEYİN KANAMASI VE ALMANYA'DA TEDAVİ
Mart 2012’de Amerika’dayken beyin kanaması teşhisiyle hastaneye kaldırılan Talabani, oradan Almanya’daki bir hastaneye sevk edilmiş, iyileşmesinin ardından Süleymaniye’ye geri dönmüştü. Irak’ta 2012 yılı sonlarında Kürt Özerk Bölgesi ve Bağdat’taki merkezi yönetim arasında çıkan sorunları çözmek için yoğun çaba gösteren Cumhurbaşkanı Talabani, 18 Aralık 2012’de IKBY Lideri Mesud Barzani ile görüşmek üzere Bağdat’tayken bir beyin kanaması daha geçirdi. Talabani’nin, Irak Kürt Özel Bölgesi Washington’daki temsilcisi olan oğlu Kubat Talabani, beyin kanamasının ardından babasının hasta yatağından kalkarak Bağdat’a gittiğini, son gelişmelerin kendisini çok yorduğunu söyledi. 20 Aralık 2012’de Almanya’nın başkenti Berlin’de bir hastaneye sevkedilen Talabani, yoğun bir vizyoterapi tedavisinden geçti.