7 Temmuz 2019 Pazar

Uygur Türklerinin acı tarihi : Urumçi Katliamı (5 Temmuz 2009)


Uygur Türklerinin acı tarihi : 
Urumçi Katliamı (5 Temmuz 2009)
VAHŞET'TEN VAZGEÇMEYENLER KAHROLSUN
TÜRK VE MÜSLÜMAN DEVLETLER NEREDESİNİZ? 
BU SUSKUNLUĞUNUZ VE VURDUMDUYMAZLIĞINIZIN SEBEBİ NE?
Türkistan toprakları, 2 bin 200 yıllık geçmişi ile dünyanın en önemli ve köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan, Batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a sınır olan Türkistan, oldukça geniş bir sahaya sahip bir coğrafyanın adıdır. 
Ne var ki Doğu Türkistan'da yaşayan 35 milyon Uygur Türküne Çin Cumhuriyeti çeşitli asimilasyon politikaları izlemiş;  hatta  1876 yılından beri Çin işgali altında ezilen Şarki Türkistan'ın adını işgal sonrası Çince “ yeni fethedilmiş topraklar” manasına gelen Sincan ismiyle değiştirilmiştir.
Bu tarihten itibaren Çin, Uygur Türklerine insanlık dışı uygulamalar yapmış, yapmaya da devam etmektedir. 

(İnsanlığın bittiği yerde, vahşileşen mahluklar, kendi amaçları uğruna zavallı insanları yok etmek için mücadele ederler.)

-Zorunlu göç ettirilme ve bölgeye Çinli nüfus ithali, (Bölgeyi kendi nüfusları ile işgal)
-Kültürel ve dini yasaklar ve kısıtlamalar, (Kültürlerini yok etme dini bağlarını çökertmek)
-Eğitim, ekonomi ve sağlıkta kısıtlamalar, (Eğitimle uyandırmamak, kalkınmayı engellemek,)
-Zorunlu kürtaj, Çoğalmasınlar, üremesinler.)
-Nüfusa kaydetmeme suretiyle vatandaşlık hakkından mahrumiyet,
-Barışçı gösterilerin yargısız infaz fırsatlarına dönüştürülmesi,
-Keyfi gözaltılar ile seri ve adil olmayan yargı süreçleri sonunda idamlar,
-Nükleer denemelerin bölgede sürdürülmesi gibi uygulamaların hala sürdüğü Doğu Türkistan'da 9 Temmuz 2009'da ise acısı yıllardır dinmeyen bir katliam tarihe geçmiştir. 
5 Temmuz 2009 tarihinde Çin devleti bütün dünyanın gözünün içine bakarak Müslüman Uygur Türklerini katletmiş, basın ve iletişimi karartarak dünyanın bilgi almasına engel olmuş ve  kendilerini haklı çıkaracak argümanlara başvurmuşlardır.

Çin'in işgali altında bulunan ve Pekin yönetiminin "yeni toprak" diye adlandırdığı Doğu Türkistan'da 2009 yılında gösterilere sert müdahale sonrası çıkan Uygur başkaldırışı kanlı bir şekilde bastırılmıştı.

Urumçi'de Uygur Türklerine yönelik yapılan saldırılarda resmi kayıtlara göre 197, gayri resmi kayıtlara göre ise bine yakın Uygur Türk'ü katledilmiştir.
Şiddet olayları Çin'deki en kalabalık etnik grubu oluşturan Hanlar ile Çin'deki etnik gruplardan biri olup köken olarak Türk halklarından biri olan ve Müslüman olan Uygurlar arasında etnik çatışmaya dönüştü.
İlk olaylar, Uygurların 26 Haziran'da Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında meydana gelen olaylarda 2 Uygur Türkünün öldürülmesini protesto etmek istemesi üzerine yaşanmıştı. Çin güvenlik güçleri gösterilere sert karşılık vermişti.

O dönem Çin medyasına göre çıkan çatışmalarda 197 kişi hayatını kaybetmiş, 1680 kişi yaralanmış, 1434 kişi tutuklanmıştır. Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir ise Washington'da yaptığı açıklamada, "Edindiğimiz bilgilere göre ölü sayısı 1000'in üzerinde, kimileri de 3 bin rakamını telaffuz ediyor" diyerek korkunç bilançoyu ortaya koydu.
Çin Haber Ajansları tarafından, Uygurların yüzlerce aracı ateşe verdiği ve 14 ev ve 200'ü aşkın dükkanı tahrip ettiği ileri sürüldü. Doğu Türkistan'daki yönetimin yaptığı açıklamada, olayların Rabia Kadir'in önderliğindeki, Dünya Uygur Kongresi tarafından düzenlendiği iddia edildi. Ancak Rabia Kadir bu iddiaları yalanladı.
Olaylardan sonra Çinli yetkililer bölgedeki internet erişimini kapattı ve telefon servislerini sınırlandırdı. Bölge hükümeti tarafından Sincan'da gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Polis Han Çinlileri ve Uygurların yaşadığı mahalleler arasında güvenlik koridoru oluşturdu. Hanların bu koridoru geçerek geceleri kendilerine saldırdığını ifade eden Uygurlar, ertesi gün protesto gösterisi düzenledi. Bu arada Han Çinlileri de Hanların tutuklanması nedeniyle polise tepki göstermek amacı ile kalabalık gruplar oluşturdu.
Olayların sakinleşmemesi üzerine Urumçi'ye 20 bin takviye asker gönderildi. Hükümet yetkilileri olaylarda ölümlerin arkasındaki kişilerin idam edileceğini açıkladı. Ayrıca olaylar kısa sürede Kaşgar'a da sıçramış, Çin yetkilileri olayları tamamen karartmak için 10 Temmuz'da yabancı habercilerin şehri terk etmelerini istemiştir. Çin bu uygulamasında başarılı olmuş ve dünya çok ama çok kısıtlı bir şekilde bölgeden haber alabildi ve sadece Çin hükumeti kontrolünde çok az görüntü servis edilmiştir.
Tursun Gül isimli bir Uygur Türk’ü kadınının 7 Temmuz'da zırhlı araçların önünde tek başına dikilerek yaptığı eylem, Urumçi başkaldırısının sembolü haline geldi.
Urumçi Katliamı'nda şehit edilen kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
haber: enpolitik.com/ Melek S. Tunç


1 Temmuz 2019 Pazartesi

ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018-2019 MEZUNLARINI VERDİ


ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018-2019 MEZUNLARINI VERİRKEN ÖĞRENCİLER TARAFINDAN ANLAMLI PANKARTLAR AÇILARAK  KAMU OYUNUN DİKKATİ ÇEKİLMEK İSTENDİ.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi ya da kısaca ODTÜ (İngilizce: Middle East Technical University, kısaca METU), 15 Kasım 1956 tarihinde, zamanın Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Adnan Menderes , Karayolları Genel Müdürü Vecdi Diker ve bir grup İTÜ'lü akademisyenler tarafından Ankara'da kurulan bir devlet üniversitesidir.


Türkiye ve Orta doğu ülkelerinin kalkınmasına katkı sağlamak ve bu doğrultuda mühendis-teknik çalışan yetiştirmeyi amaçlayan ODTÜ’nün geçmişi; tıpkı darbeler dönemindeki Türkiye'nin olduğu gibi dalgalanmalarla doludur. Öyle ki; 27 Mayıs darbesinin yapılması ve akabinde Adnan Menderesin tutuklanması ile üniversite kapanmanın eşiğine bile gelmiştir. Fakat o zamanki Milli Birlik Komitesinde bulunan Kurmay Albay Sami Küçük bu gidişata engel olmuş; ODTÜ’nün kişilerden bağımsız bir bilim-teknik yuvası olduğunu savunarak eğitim hayatına devam etmesini sağlamıştır.




ODTÜ, Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkelerinin kalkınmalarına katkıda bulunmak, özellikle fen bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında çalışan yetiştirmek üzere 15 Kasım 1956 tarihinde "Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü" adıyla eğitime başlamıştır. Üniversitenin "Kuruluş ve Hazırlıkları Hakkındaki 6887 Sayılı Yasa" 29 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ODTÜ'nün özel durumunu belirleyen ve tüzel kişiliğine kavuşturan 7307 sayılı "Kuruluş Yasası" ise 27 Mayıs 1959 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun ODTÜ'nün kuruluşu ve amacıyla ilgili maddeleri şöyledir.
Orta Doğu Teknik Üniversitesinin gayeleri şunlardır:

1. Muayyen evsafı haiz Türk gençlerine, bilhassa ilmi, teknik ve mesleki sahalarda ve fakat bunlara inhisar etmeksizin umumiyetle İngiliz dilinde ileri bir öğretimi temin edecek geniş imkanlar tanımak.


2. Diğer memleketlerin evsafı haiz gençlerine, müracaatları ve talebe olarak kabul edilmeleri üzerine mümasil imkanlar temin etmek.


3.Türkiye ve Orta-Doğu'nun kaynaklarının inkişafına ve iktisadi meselelerinin halline bilhassa ehemmiyet verilmek üzere, Türk Milletine ve diğer milletlere fayda sağlayacak araştırmalar yapmak.


4. Hakikati aramaya ve insanlığın bilgisini artırmaya matuf temel araştırmalar yapmak.
Üniversitemiz bünyesinde bulunan Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Enformatik, Uygulamalı Matematik ve Deniz Bilimleri Enstitülerinde ise 107 yüksek lisans ve 69 doktora  programı yürütülmektedir. Bu enstitülerden Deniz Bilimleri Enstitüsü İçel-Erdemli'de çalışmalarını yürütmektedir.
ODTÜ'de öğretim dili İngilizcedir. Hazırlık sınıfı öğrencilerine İngilizce eğitimi Yabancı Diller Yüksek Okulu tarafından verilmektedir.
Kurulduğu günden bu yana geçen süre içerisinde bilimsel düzeyi, kültürel ve düşünsel boyuttaki ağırlığı ve nitelikli mezunları ile ülkemizin seçkin ve saygın kurumlarından biri haline gelen üniversitemizde bugün yaklaşık, 791 öğretim üyesi (Prof., Doç., Yrd.Doç.), 225 öğretim görevlisi, 1.273 araştırma görevlisi, 28.000'den fazla öğrenci bulunmaktadır. Toplam mezun sayısı ise 120.000'in üzerindedir