HUZURLARINIZDA TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ÖĞRETMENİ;
“CUMHURİYETİN KURUCUSU BAŞKUMANDAN BAHSEDERKEN ATATÜRK
DEMEYECEKSİNİZ”
Huzurlarınızda
Türkiye Cumhuriyeti öğretmeni; “Cumhuriyetin kurucusu Başkumandan bahsederken
Atatürk demeyeceksiniz”
“Cumhuriyetin
kurucusu Başkumandan Atatürk demeyeceksiniz”
Bursa Anadolu
Kız Lisesi’nde okuyan bir öğrencinin, şehrin yerel yayınlarından Lodos Haber’e
gönderdiği mektup tartışma yarattı..
Mektupta, okul
müdürü Zehra Özbek’in Atatürk düşmanı öğretmenlere ayrıcalık gösterdiği ve 10
Kasım etkinliklerinde de “Cumhuriyetimizin kurucusu, başkumandan M. K. Atatürk
cümlesini kullanacaksanız programı yapamazsınız.” dediği öne sürüldü.
İşte o mektup:
“Bursa Anadolu
Kız Lisesinde okuyan aynı zamanda Bursa Anadolu Kız lisesi Pansiyonunda kalan
öğrenciyim. Okulumu severek ve büyük mutlulukla başladım. İki yıldır da çok
mutluydum. Fakat bu yıl yeni okul müdürümüzün gelmesiyle huzuru, gülmeyi
unuttuk. Bize ülkemizin geleceği olduğumuzu söylüyorlar, fakat düşünmeyin,
sorgulamadan itaat edin diyorlar. Bir yanlışa itiraz ettiğimizde vatan haini oluyoruz.
Son çare olarak yaşadıklarımızın bir özetini size anlatmayı istedik. Sizi,
haberlerinizi yakından takip ediyor ve cesaretle bizi anlayabileceğinizi
düşündük.
DIŞLAMAYA,
AYRIMCILIK YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR
Sorunlarımız
okul müdüremiz Zehra Özbek’in gelişi ile başladı.İlk gün okul kürsü
konuşmasında ”kesin sesinizi, terbiyesizler” dediğinde yeni müdür kendi
otoritesini bir şekilde kurmaya çalışıyor diye düşünmüş çok dert etmemiştik.
Fakat bu tür konuşmalar hız kesmeden devam etti.Her gün birimiz okul bahçesinde
”terbiyesiz” olarak sınıfa yollanıyorduk. Kıyafette kısmı serbestliğe son
verildiği söylenir, birimiz düz renk siyah tişört giysek dahi çekilir ,olur
olmadık sözler işitiriz. Fakat okulda siyah çarşafla, baş örtüsünün rengine
göre tunik giyen bir çok arkadaşımız var. Bu ayrımcılık bizi rahatsız ediyor.
Yanlış anlamayın kimsenin ne giydiği bizi rahatsız etmiyor, bizi dışlamaya
ayrımcılık yapma çalışmaları bizi rahatsız ediyor.
BU YAŞIMIZDA
BİLE ANLAYABİLİYORUZ
Biz bu yaşımızda
bile bir idarecinin böyle ikide bir yanına üç erkek müdür yardımcısını alarak
okulda değil de askeriye de dolaşır gibi dolaşmaları, üzerimizde baskı kurmaya
çalışmaları bizi rahatsız ediyor. Dersin ortasında bir bakıyorsunuz pat diye
müdüremiz geliyor. Tamam gelsin hakkıdır diyebilirsiniz, bizi de gelmesi
rahatsız etmiyor. Ama geliş var geliş var. Pat diye geliyor, dersi bölüyor,
öğretmen dersi anlatırken beyenmeyip müdahale ediyor, gözümüzün önünde
öğretmeni rencide ediyor. Dersin ortasında “bu böyle olmaz” ”bunu böyle mi yapıyorsunuz
? ”Artık bundan sonra şu şekilde olacak ” gibi cümlelerle derse her zaman
müdahele ediyor. Sonra o öğretmen öğrenci karşısında nasıl saygı kuracak hiç
düşünmüyor. Sonra zannedersiniz ki, müdüre hanım tüm branşların uzmanı. Gerçi
öğretmenleri de seçerek yapıyor bu uygulamasını. Bu yaşımızda bile bunu
anlayabiliyoruz.
ATATÜRK PANOSU
KALDIRAN ÖĞRETMENLERİ KAYIRIYORLARDI
Örneğin Atatürk
köşesini kaldırtan, ya da her dersin yarısını Ak partiye ayıran
öğretmenlerimizle hiç sorunu yok. Müdüremizin sayesinde siyasetten anlamasak da
kim hangi partili kim güçlü bunu anlamış öğrenmiş oluyoruz. Okul
öğretmenlerimizin bir çoğu uzun yıllardır öğretmenlik yapan saygıdeğer
insanlar. Onlara gözümüzün önünde bu şekilde muamele edilmesi bizleri oldukça
üzüyor. Bir çok değerli öğretmenimize ”sen bu okulda yetersizsin ” diyerek
psikolojik baskı uyguluyor. Nöbetci öğretmenimiz sınav öncesi dersine girmeden
önce yan sınıfta boş dersi olan bir sınıftan dersle ilgili bir soru sormuş,
öğretmenimiz gelip yan sınıftayım beş dakikaya geliyorum dedi. Kameradan
öğretmenimizin sınıftan çıktığını gördü sanırız hemen denetleme adı altında
sınıfa gelip birkaç arkadaşı alıp çıktı. Sonra öğrendik ki, öğretmenimizin
haklarında ”derste yoktur” diye tutanak tutup arkadaşlarımıza baskıyla
imzalatmış. Biz öğrenciyiz, küçüğüz diye hiçbir şeyi anlamadığımız görüp
duymadığımızı zannediyorlar. Halbuki öğrenciliklerini hatırlayan herkes bilir
ki, okulda olan biten herşeyi öğrenciler duyar görür, anlar. Birçok öğretmenize
bu şekilde sesiz çekingen arkadaşlarımızı korkutarak yalanlarla tutanaklar
tutturduğunu biliyoruz. Bu gidişle seneye bir çok öğretmenimizi göremeyeceğiz
diye üzülüyoruz.
“‘CUMHURİYETİMİZİN
KURUCUSU’ DİYECEKSENİZ PROGRAMI YAPAMAZSINIZ”
Okulumuz sosyal
faaliyetler açısından oldukça başarılı bir okul. Bursa’nın köklü en eski en
tanınmış okullarından. Yıl içerisinde çeşitli programlar hazırlar bunu öğretmenlerimize,
velilerimize ve arkadaşlarımıza sunarız. Keyifle yaptığımız bu faaliyetler bu
yıl müdüremizin önümüze çıkartılan engeller yüzünden kısıtlandı ve yapılanlarda
da tedirgin ve mutsuzduk. Kıyafetlerimizden, sahnede sergileyeceğimiz program
metnin içeriğine kadar herşeyi denetliyor ve müdüre hanımın istediği gibi olmak
şartıyla yapılıyordu.10 Kasım programında ”‘Cumhuriyetimizin kurucusu,
başkumandan M.K.Atatürk’ cümlesini kullanacaksanız programı yapamazsınız” diye
uyarıda bulunmuştu.
8 Martta kadın
skeçlerimizi yapamadık. Yılsonu mezunlar
gösterisi gösteri olmaktan ziyade birşeyler yapabilmenin onur kavgasına döndü.
Bursa kız lisesinde kendi içimizde yapacağımız bir etkinlikte bale gösterici
yapacak arkadaşlarımız bale kıyafetlerini giymelerine izin verilmediği için
gösterisini yapamazken, bir arkadaşımız inatla ağlayarak taytla bale gösterisi
yaptı.
15 TEMMUZ
PANOLARI ASILDI
Okulumuzun
fotokopi ihtiyacı karşılanamazken, neredeyse tüm duvarlar ”15 Temmuz” başlıklı
panolarla donatıldı. Sorduğumuzda ise okullara kırtasiye ödeneği geliyor
denildi. Sanırız fotokopi kırtasiye ihtiyacı değil (!) Pansiyondaki
sorunlar ise yemeklerin kısıtlanması ile başladı. Kahvaltı çeşitlerinin fazla
olduğu,(zeytin,peynir,reçel,salatalık bal veya tahin,gününe göre salam veya
yumurta) ”israf ” edildiği söylenerek azaltıldı. Öğlenki yemekleri akşamda
görünce nedenini yemekhane görevlilerine sorduk ”müdüre hanım israf edilmesin
dedi ” yanıtını aldık. Yemekhane görevlileri bize bunu söylediği için
azarlandılar. Temizlik personelini kenara çekerek ”eğilip kalkıyorsun biraz
daha düzgün şeyler giyisen iyi olur biz bayanız” gibi sözler sarfettiğini
bizzat duyduk. Artık yemeklerin, çorbaların tekrar tencerelere dökülüp akşam
önümüze geldiğini görünce isyan ettik. Şikayetler üzerine biraz daha düzelir
gibi oldu. Aslında pansiyonun müdürü, okul müdür yardımcımız vardı eski
yıllarda herşey yolundaydı fakat anlaşıldı ki müdüre hanım pansiyon müdürümüzü
sevmiyor. Okulda neyden şikayetçi olsak, hemen pansiyon müdürümüze topu atmasından,
“O sizi kışkırtıyor, zaten o okul müdürü olmak istiyor” diyerek bizleri
susturmasından yorulduk. Sanki bizim aklımız yok. Pansiyon müdürümüzün de
yakında sürüldüğünü duyarsak hiç şaşırmayız. Çünkü müdüremizin anladık ki
arkası çok kuvvetli. Bazı veliler
milli eğitime şikayetlerde bulundular ama nafile. Müdürümüzün yaptıkları hız
kesmeden üstelik eskisinden daha da beter devam ediyor.
İZMİR MARŞI
OKUYUNCA VATAN HAİNLERİ DİYE BAĞIRDI
Ramazan da iftar
yemeği verilecek denilerek 20 şer lira istediler. Pansiyonda kalan öğrenciler
yatılı öğrenciler ve hepsi için devlet ödeneklerini ödüyor. Fakat iftarda bağış
adı altında para toplandı bu yemek için. Halbuki öğrendik ki yemek belediye
tarafından gönderilmiş. Bir çoğumuz için o yirmi liralar haftalık harçlığımız
bizim. Bu da yetmezmiş gibi yine de aç kaldık. Çünkü müdüremiz çok bilet satmış
birçoğumuza yemek yetmedi. Buna itiraz edince de vatan haini olduk. Özlem abla
itiraz ettik aç kaldık çünkü. Şerefsizler diye bağırmasına da izmir marşıyla
cevap verdik saygısızca kavga mı etseydik. Bu CHP marşı vatan hainleri diye bas
bas bağırdı. Aslında eski mezunlar derneğinin de yöneticileri vardı yemekte.
Onlarla da tartıştılar biz yurda kilitlendik. Seneye siz buraya zor gelirsiniz
diyerek. Her gün her ders zilinde domrayı evrensel müzik o diye dinliyoruz ama
aç kalmaya izmir marşı söyleyince vatan haini oluyoruz. Şuan tam olarak
okulda kaç öğretmen soruşturmalık bilmiyoruz. Çünkü iki de bir öğrencileri
korkutarak tutanaklar tutturulduğunu duyuyoruz.
Dönem sonunun
gelmesi ile beraber gece nöbetindeki öğretmenlerimiz, hizmet personelleri işten
atıldı. Ödeneğin olmadığı söylenerek pansiyonumuz kapatılmaya çalışılıyor. Ve
bu pansiyonda kalmadığı sürece başka şehirde, Kız Lisesinde okuma şansı olmayan
184 öğrenci var.
Müdüre hanım bir
şikayetiniz varsa buyrun gelin dediği için çeşitli zamanlarda çeşitli konularla
kendisine gittik.Fakat kendisi dinlemek yerine siz beni suçluyorsunuz, bana
iftira atıyorsunuz,öğretmenlerinizin dolduruşuna geliyorsunuz deyip bizleri
dinlemedi.Bir sorundan bahsedince ”bu okulu ben adam ettim” diyor. Yani bizim
sorun olarak gördüğümüz şey müdüre hanım için ”adam ettiği” konu oluyor. Bir
çok arkadaşımız, velilerimiz kendisiyle tartışmak zorunda kaldı. Bunlar ne bir
kız lisesi müdürüne ne de kız lisesi adına yakışacak davranışlar değil. Eğitim
huzurumuz kalmamış durumda. Özlem abla,
burası okul burda siyaset yasak diyorlar ama müdürümüz neyin siyasetini
yapıyor. Bize dayatılan bu siyasete biz boyun eğmek zorunda mıyız. Biliyoruz,
okul müdürümüz, valiliğe, milli eğitime cimere bir çok yere yazıldı. Bu yaşta
anladık özlem abla, arkasını hükümete dayayan istediğini yapabiliyormuş. Peki
bu ne kadar doğru. Onlardan farklı düşünüp hissedemez miyiz? Haberlerde hergün
dinliyoruz. Fetöcü öğretmenler alınıyor falan diye. Yarın işlerine
gelinmediğinde yarın eğer devran değişirse değiştiğinde şimdi bu kişilere de
kötü mi diyecekler? Bu adaletsizlik bizim gençliğimizi elimizden alıyor.
Bizim sesimizi
duyacak birileri var mı bilmiyoruz. Son bir çare size sığındık.
Biz bu ülkenin
geleceğiyiz! Bu okullar bizim! Boyumuzdan yaşımızdan büyük konuşuyor
olabiliriz. Ama yine de söylemek istiyoruz ki, Bu okullar, bu ülke bizim.
Kimsenin kendi çiftliğiymiş gibi davranmaya hakkı yok! Tarihi Kız Lisesi önemini
yitirmeden birilerinin harekete geçmesini sesimizi duymalarını diliyorum.
Diyebilirsiniz ki siz sadece bir okulda bir avuçsunuz. Ama biz inanıyoruz ki bu
adaletsizlik birileri sesimizi duymazsa her yere adım adım yayılıyor. Veliler
çocuklarına sahip çıkmalı korkmadan. Biz şımarıklık yapmıyoruz. Biz mızmıklık
yapmıyoruz. Biz boşuna ağlanmıyoruz. Geleceğimiz çalınıyor. Veliler çocuklarına
aman kızım sen sorun yaratma sus diyor. Yetkililer duymuyor. Bugün belki bir
avuç küçük kızlarız. Ama çalınan hepimizin geleceği.
Not. Size bu
mektubu isimlerimizle yazabilmeyi çok isterdik. ama isimlerimiz yayınlandığında
öğretmenlirimiz disiplinlik oluyorsa biz kesin atılırız. Gerçi sizin için
illa gerekiyorsa ben yanınıza bile gelebilirim. Lütfen bizi duyun.”
İDDİALAR SORULDU
Gönderilen
mektubun ardından söz konusu iddialar yerel gazete tarafından yayımlanarak
Özbek ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü Yönetimi’ne şu iddiaları sordu; – Okulun
geleneksel Mantı Günü’nün bu yıl Ramazan ayına denk gelmesi sebebiyle iftar
yemeğine çevrildiği ve bu iftar yemeğinde yaşanılan olayların öğrenciler
üzerinde hiç bir eğitim sistemine yakışmayacak baskı ve hakarete dönüştüğü
doğru mu?
– Osmangazi Belediyesi’nin sponsorluğunda düzenlendiği belirtilen iftar organizasyonunda, iftar yemeği biletlerinin okulun yatılı öğrencilerine, yani beslenme ve barınma dahil tüm giderleri devlet tarafından karşılanması gereken bu öğrencilere 20 lira karşılığında satıldığı doğru mu?
– Osmangazi Belediyesi’nin sponsorluğunda düzenlendiği belirtilen iftar organizasyonunda, iftar yemeği biletlerinin okulun yatılı öğrencilerine, yani beslenme ve barınma dahil tüm giderleri devlet tarafından karşılanması gereken bu öğrencilere 20 lira karşılığında satıldığı doğru mu?
– Ve bu yemeğin
biletlerini para ödeyerek satın almak zorunda kalan yatılı öğrencilerin, “fazla
katılımdan ötürü yemeğin yetişmediği” gerekçesiyle aç kaldığı doğru mu?
– Üzerine para
ödedikleri halde iftar yemeği yiyemeyen öğrencilerin bu durumu protesto etmek
amacıyla İzmir Marşı’nı söyledikleri için, o öğrencilerin cezalandırılarak
yatakhaneye kilitlendiği doğru mu?
İZMİR MARŞI
SÖYLEYENE “VATAN HAİNİ” SUÇLAMASI
– O geceyi aç ve
kilit altında geçiren öğrencilerin, ertesi gün “Vatan haini” ve “edepsiz” ilan
edildikleri ve ağır hakaretlere maruz kaldıkları doğru mu?
– Yine aynı
öğrencilerin, önümüzdeki eğitim öğretim yılında “okula alınmamakla” tehdit
edildiği doğru mu?
– Yine bu
öğrencilerin almaya hak kazandığı onur belgelerine okulda düzenlenen karne
töreninde, “siz bu belgeyi hak etmiyorsunuz” diyerek el konulduğu doğru mu?
DERS SAATİNDE
KURAN YAYINI
– Kutlu Doğum
Haftası’nda ve ders saatinde okul bahçesinde lokma döktürüldüğü! Ve çağırılan
imamın okuduğu Kuran’ın yine ders saatinde okulun hoparlörlerinden tüm
sınıflara yayın yapıldığı doğru mu?
– İftar
organizasyonuna dönüştürülen Mantı Günü’nde, Mantı Günü’nün geleneksel olduğunu
ve bu nedenle bir başka tarihte yapılmasını isteyen Bursa Kız Lisesi Mezunlar
Derneği yöneticilerinin okul idarecileri tarafından, “Haddinizi bilin! Yol boyu
mantıcılar var! Kapı orada! Beğenmiyorsanız gidin!” denilerek kovuldukları
doğru mu?
– Kılık kıyafet
noktasında büyük baskı altında olduklarını ve sürekli hakaret işittiklerini öne
süren öğrencilerin anlattıkları doğru mu?
– Bu baskı ve
hakaret ortamında psikolojileri ciddi oranda bozulan öğrencilerin yaşadığı
travmadan İl Milli Eğitim yöneticilerinin bilgisi var mı?
– Ve son olarak,
Bursa’nın en köklü eğitim kurumlarından biri olan Bursa Anadolu Kız Lisesi’nde
yaşandığı öne sürülen tüm bu iddialar doğru mu?
İDDİALAR MİLLİ
EĞİTİM BAKANI’NIN GÜNDEMİNDE
Öte yandan, CHP
Bursa Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, konuyu Milli
Eğitim Bakanlığı’na ilettiğini vurguladı. Haberde yer alan
iddiaları büyük bir üzüntüyle öğrendiğini belirten Lale Karabıyık, Lodos
Haber‘e yaptığı açıklamada “Az önce Sayın Bakan İsmet Yılmaz ile görüştüm.
İlgili haberi kendisine ilettim. Sayın Bakan da konuyu gündemine aldığını
söyledi” diye konuştu.
KAYNAK: https://resistancehonorable.blogspot.com.tr/2017/06/huzurlarnzda-turkiye-cumhuriyeti.html
Yorum yazıyorum,3. satıra gelemeden yazdıklarım siliniyor. Bilesiniz.
YanıtlaSilMetin Bey; Uyarınız üzerine sistemi kontrol ettik. Her hangi bir problem yok görünüyor. Hata, başka bir nedenle olmasın!.. Teşekkürler ve selâmlar. Ulusal Haber
Sil