9 Ocak 2017 Pazartesi

Birlikte Türk Milletiyiz (BTM) Hareketi Milli Dava Kıbrıs konulu BASIN TOPLANTISI: "KUZEY KIBRIS TÜRK (KKTC) CUMHURİYETİ İLELEBET YAŞAYACAKTIR"

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ YAŞAYACAKTIR
AŞAĞIDA İMZALARI BULUNAN BİZLER; HASSAS DÖNEMEÇTE BULUNDUĞUMUZ BİR SIRADA, MİLLÎ DAVAMIZ KKTC’NİN BEKASI KONUSUNDA, TÜRK MİLLETİNİN AKLISELİMİNE SESLENİYOR, TÜRK MİLLETİ VE DEVLETİ ADINA HAREKET EDENLERİ UYARIYORUZ!
Kıbrıs’ta; 352 yıl Türkler, 37 yıl İngilizler ve 3 yıl 4 ay Türk - Rum ortak Kıbrıs Cumhuriyeti egemen olmuştur. 1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Rumlar 1963’de kanlı Noel Darbesiyle yıkmış; 1974’de Yunan Cuntasının ikinci bir darbe ile Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla başlattığı katliamlar üzerine, Türkiye Barış Harekatı ile bu girişimi önleyerek bugünlere gelinmiştir.
KIBRIS’TA, “FEDERAL BİR DEVLET KURMA” MÜZAKERELERİNDE, VAZGEÇİLMEZLERİMİZ: (*)
Kıbrıs Türk Halkını yeni bir Rum darbe ve katliamından koruyacak, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlük hakkından ve Kıbrıs’taki Türk askeri varlığından asla taviz verilemez.
Zürih – Londra uluslararası antlaşmalarıyla iki halkın eşit kurucu (co-founder) ortaklığı temelinde kurulan 1960 “Kıbrıs Cumhuriyeti”’ni kanlı bir darbe ile yıkan, katliamcı ve ırkçı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi meşru; Türk halkının uluslararası hukuka göre self determinasyon hakkını kullanarak kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gayrimeşru sayılamaz; hukuka aykırı çifte standart üzerine devlet kurulamaz.
Eşit egemenliğe dayanmayan federasyon; veto yetkisi tanınmayan siyasi eşitlik olamaz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bölgesine 90-100 bin Rum’un  yerleşmesi; ayrıca Rumlara serbest yerleşim, serbest mülk edinme, serbest iş kurma haklarının tanınması suretiyle iki kesimlilik yok edilemez; Rumlarla iç içe yaşamayı dayatarak yeniden çatışma ortamını hazırlayıp, 1963 – 1974 şartlarına dönülemez.
Kuzey Kıbrıs topraklarında, Türklerin sahibi olduğu Güzelyurt, Karpaz ve Maraş gibi şehit kanıyla sulanmış, Türk varlığı açısından hayati ve stratejik bölgeler, hiçbir şekilde Rumlara verilemez; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları değiştirilemez. Mülkiyet sorunu, tüm dünyada olduğu gibi, ancak toplu/global takasla çözülebilir; Türk vakıf mülkleri Rumlara, hukuken de verilemez.
Kurucu devletin kendi bölgesinde kalıcı nüfus ve mülkiyet çoğunluğuna sahip olması şarttır. Kıbrıs Türk halkı; yeterli toprak, yeterli ekonomi, yeterli hukuk ve yeterli güvenlikten mahrum bırakılamaz; hiçbir şekilde yeniden göçe zorlanamaz. 
Kıbrıs Türk halkının nüfusu, Rum nüfusuna oranlanıp, sabit tutulamaz.
Kıbrıs Türk halkı, Rum azınlığı yapılamaz; 
Kıbrıs, Girit gibi Helen adası yapılamaz.
Tarihte 352 yıl Türk yurdu olan ve 1974’den beri gelişen bir demokrasi, barış ve huzur içinde yaşayan meşru Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yok sayılamaz. Kıbrıs’ta, “Federal Cumhuriyet”i kuracak antlaşmanın, AB müktesebatı kullanılarak değiştirilmesini önlemek üzere, yine AB’nin birincil hukuku olarak tescili şarttır, bundan asla vazgeçilemez.
KKTC yok edilerek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kuşatılmasına izin verilemez. “Türklerin can-mal güvenliğinin garantisi olacağız” vaadiyle askerlerimizin çekilmesini sağlayarak, yaygın katliam ve kitle göçüyle Türkleri Girit’ten çıkarıp, adanın Yunanistan’a teslim edilmesinde olduğu gibi, Kıbrıs’ta da bir defa daha Haçlı tuzağına düşülemez.
Türk’ün Türk kimliğiyle hür ve egemen olarak yaşamasını garanti altına almayan hiçbir antlaşma kabul edilemez. Türk kamuoyuna saygıyla duyurulur.              
Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi ve Milli Düşünce Merkezi
 (*) Türk ve Rum liderlerinin görüşmeleri, 9-10 ve 11 Ocak’ta Cenevre’de sürdüreceklerdir. Arkasından 12 Ocak’ta, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı 5’li veya muhtemelen, asla kabul edilemez bulduğumuz çoklu (BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve AB) zirve konferansı toplanacaktır. Ancak, Türkiye’yi baskı altına alıp, Güvenlik ve Garanti haklarımızı etkisiz hale getirerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yok etmek amacını güttüğünü bildiğimiz çoklu konferansı şiddetle reddediyoruz.
İnanıyoruz ki; uluslararası Zürih ve Londra antlaşmalarıyla kazandığımız etkin ve fiili garantörlük haklarımızdan asla taviz verilmeyecektir. Haklı olduğumuz millî davamızda dik durduğumuz sürece, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilelebet yaşayacak; Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliği ile bölgedeki hak ve çıkarlarının gereği yapılarak teminata bağlanacaktır.
Bu ümidimize rağmen,  iktidar, muhalefet partileri ve medyadaki sessizlik bizi derinden endişelendirmektedir. Özellikle de, Cenevre’ye Cumhurbaşkanı yerine Başbakanın gideceği haberlerini düşündürücü bulmaktayız. 
Bilindiği gibi, ada üzerindeki  Zürih ve Londra Antlaşmalarıyla kazandığımız “Garanti ve Güvenlik” haklarımızın sulandırılıp etkisiz hale getirileceği beklenen  tarihi Cenevre konferansı hayati önemi haizdir. Bu bakımdan Milli Davamız dediğimiz Kıbrıs meselesi acilen TBMM gündemine getirilmeli ve bütün dünyaya güçlü bir kararlılık mesajı verilmelidir. “Tam bağımsızlık politikası yürütüyoruz, kararlar artık Ankara’dan verilecektir” söyleminin gereği yapılmalıdır. 08 Ocak 2017"
***                                                                                                                               
Birlikte Türk  Milletiyiz (572 bilim adamı, sivil-asker bürokrat, kanaat önderi ve uzman Türkiye Sivil Toplum Birliği (şubeleriyle birlikte 1445 STK).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder