24 Kasım 2015 Salı

24 KASIM 2015 & ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NÜZ KUTLU OLSUN!...

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Emekli Öğretmen
Cemal ÇALIŞKAN
            “Ak parti dönemiyle birlikte, eğitim-öğretimle, askerlik stratejilerinde bir saniye içinde birisi birinin kulağına bir şey fısıldıyor, kulaklarına fısıldananlarda kimsenin haberi olmadan bir araya geliyor, Meclise birisi öneri veriyor, diğerleri de bir robot gibi sorgulamadan ellerini kabule kaldırıp” evet diyorlar. İşte kanun. Bu gün okullarda yaşanan eğitim sorunu ve Suriye’de yaşanan askeri – siyasi başarısızlıkların her birisi kulaklara gizlice fısıldanan uğursuz ilhamlardan geliyor. Bunu inkâr edenler kimler? Belli oluyor, beşinci sınıf gazeteciler, beşinci sınıf fikir sahipleridir. Aldıkları para, işkâl ettikleri makamları ise, beş yıldız üstü yerler.
            Efendimiz “ İnsana iki vadi dolusu altını olsa, bir üçüncü vadi dolusu altın ister” buyurdu. Sınıf öğretmenliği yağan ve yapmayan değerli öğretmenlerimize şunu söyleyebilirim. Görev esnasında öğrencilerin, kendilerinde hayat boyu huzurlu olmak, bu huzurla yaşamak istiyorlarsa, varsın bazı öğretmenler öğrencilerden hediye kabul etmeye devam etsinler. Sen vicdanı huzurlu öğretmenim, sen 24 Kasımlarda öğrencilerden hediye kabulüne kabul etmek ve engel ol! Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Milli Eğitim ne hale gelmiş? Her şey siyasetin seçtiği insanların kazanabileceği şekle sokulmuş, birinci sınıf eğitimci ve yönelteciler görevlerinden alınıyor, yerlerine beşinci sınıf yandaşlar yerleştiriliyorlar. 
            SINIFLARDA İLİM VE İRFAN- HÜR FİKİR YERİNE PATİ FİKRİ VE İNANCI GEÇMİŞ DURUMDADIR”
            Bu sene öğretmen gününü kutlarken öğretmenler öncelikle, meleklerin ve peygamberlerin- velilerin meslekleri yaptıkları bilincinde olmalıdır. Bütün ilahi dinler bu mesleği yüceltmişlerdir. Bedi zaman ”bu zamanın öğretmenleri, eski zamanın halka hizmet eden evliyaları gibidirler! İmkanım olsaydı her gün öğretmene 10 altın verirdim, der.
 Siyasiler için eğitimin kaliteli olup olmaması önemli değil, bu okullardan yetişenlerin kaçı kendilerine oy verecek kıvama getirilmesi önemlidir. Bu sebeple bakanlıklar arasında en fazla yazboz tahtası Milli Eğitim bakanlığıdır.
            Bu mesleği siyasiler sıradanlaştırmamaktır. Cumhuriyeti kuranlar, öğretmenliği en öne almışlardı. Atatürk ülkenin geleceğini hür fikirli öğretmenlerin yetiştirecekleri gençliğe emanet etmişti,  unutmayalım. Günümüz eğitimde Cumhuriyet ruhu unutturulmak istenmektedir.  Din ve Atatürk eğitimde iyi ve doğru anlatılmalı ve öğretilmelidir. Atatürk eğitim konusunda “Bir halkın yüzde sekseni cahildir. O halk için bu yüz karasıdır” demiş dinin öğretilmesi içinde devletin parasıyla “Buhari’yi ve Elmalı’ya tefsiri yazdırmış” basımını sağlamıştır.  eğitimi ve okulları en ücra köylere kadar götürmüştür.
            Bu mesleğin toplumda saygı görmesini sağlamak gerekir. Belediye otobüslerine Polisler bedava biniyorsa, öğretmenler bu haktan öncelikli hak sahibi olmalıdır. Öğretmenlik riskli meslekler haline gelmiştir.
            Bu gün öğretmenlerimize öğrencilerin hediye getirmesini idareciler yasak etmelidir. Öğretmenin biri bu gibi günlerin birinde, fakir öğrencilerin hediyesi olmadığı için okula gelmediğini öğrendiği için bu hediye işini sınıfında yasaklamıştır.  Ecdadımızın alimleri,  “çocuklarına özel ders vermesini isteyen devlet adamına, ilim ayağa gitmez, ilmin ayağına gidilir” cevabını vermiştir. Kuranda ”Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” “Allah’tan ancak gerçek ilim sahipleri korkar” buyrulmuştur. Peygamberimiz ”İlim beşikten mezara kadar, her kadın ve erkek üzerine farzdır.” “İlim öğrenmekte kaba bakılmaz; ilim müminin yitik malıdır; onu nerede bulursa oradan alır” buyurmuştur. Geldiğimiz nokta, bize uyarsa ilim, diğerleri batıl oldu. İlimde tekrarların rağbet edilmeye başladı. eğitim kalite haline nasıl getirebilire kafa yormalıdır. Peygamberimiz: “Ya öğretici ol, ya öğrenci, ya da bunlara yardım edenlerden ol. Sakın bunlara düşmanlık yapanlardan olma! Helak olursun.”  Buyurdu.
            Melekler ve peygamberler insanların ilk öğreticileridir. Önce Melekler peygamberleri eğitti, sonra onlarda insanları. 24 Kasımlarda öğretmenliğin manevi yönü öne çıkarılmalıdır. Lokman hekime sormuşlar: “Baban mı, annen mi daha büyük, yoksa öğretmenin mi?” Lokman Hekim: hocam diye cevap vermiştir. Çünkü annem babam beni yeryüzüne getirdiler; öğretmenim ise beni, gökyüzünde uçmayı öğretti” demiştir. 
            ***
Öğretmenler Günümüz Kutlu Olsun
Aytekin ERTUĞRUL
Her günümüzü öğretmenler günüdür. Neden böyledir. Çünkü gün geçmez ki bir öğretmenimizin bize öğrettiklerini kullanmadığımız bir gün olsun.
Öğretmenler günü nedir nereden gelmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile birlikte  her şey bilime göre yapılmaya başlanmıştır. Yüce dinimiz de buna dâhildir. Yüce yaratanın “OKU” emri ile Yüce peygamberimizin “ Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” ve “ Beşikten mezara bilim okuyun” Hadis-iş şerifleri hayata geçirmiştir. O zaman da öğretmenler değer kazanmıştır. Öğretmen toplumun en önemli mesleği olmuştur. Bilim yolunda yürüyen Cumhuriyetimiz altın başarılar elde etmeye başlamıştır. Atatürk bu gelişmeleri memnuniyetle izlerken kendisine Millet mektepleri başöğretmenliği önerilmiştir. Ve Atatürk bu öneriyi sevinçle kabul etmiştir. Bu tarih 24 Kasım 1928 dir. Ancak bu tarihten sonra da böyle bir tarih süreci yaşandığı nerdeyse unutulmuş iken 12 Eylül müdahalesinin hükümeti 24 Kasım Atatürk’ün Millet mektepleri Başöğretmenliğini kabul buyurdukları 24 Kasım tarihini öğretmenler günü olarak kabul etmiştir. Ve bu tarihten itibaren de Türkiye’mizde 24 Kasım Öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır. Böyle bir günün kabul ve ilan edilmesinde emeği geçmiş olan Öğretmen Tuğgeneral Osman Güngör Feyzoğlu’nun halen 86 yaşında aramızda yaşadığını da bir kadirşinaslık olarak yazmak isterim.(*)
Herkes öğretmen olamaz ama herkes bir veya birden fazla öğretmenin bir üründür. Öğretmenler iyi olursa ürünleri de iyi olur. Öğretmen iyi olmazsa ürünleri de iyi olmaz. Büyük Atatürk bu gerçeği şöyle ifade etmiştir.
“ Muallimler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır”  Bu yeni nesil nedir. Atatürk direktiflerinde vardır.
“ Cumhuriyeti biz kurduk onu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlerisiniz” dediği gençliktir.
14 Mayıs 1950 tarihinden itibaren Türk milletini bilimden uzaklaştırarak onu tam bağımsız alnı açık özgür bir millet olmaktan çıkararak haçlıların kölesi/kapıcısı durumuna indirgemek isteyen dâhili ve harici bedhahlar önce öğretmenlere saldırdılar.1946-50 arasında başlayan bu ihanet uygulaması 14 Mayıs 1950 den itibaren yüksele yüksele bu gün tavan yapmıştır.
Bu gün vardığımız noktada Yüce Yaratanın “ OKU” emri, “Beşikten mezara bilim okuyun” ve “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” hadis-i şerifleri  Atatürk’ümüzün” Hayatta en hakiki mürşit bilimdir” özdeyişi ile Hazreti Ali’nin” Bilim olmayan yolun sonu karanlıktır” özdeyişleri hepsi ama hepsi kenara itilmiştir. Neden bu böyle olmuştur. Düşman tarifi yapılmıştır. En öz en kısa düşman tarifi benim sevdiğim şu tanımdır. ” Düşman elindekini alan seni ilerletmeyendir” İnsan elinde ne vardır para mal mülk vs. Düşman bunları elimizden tek tek aldı. Benim Ata’mın gününde bir ABD doları 80 kuruş iken bu gün 2.900.000 TL dir. Emeğimiz alın terimiz para etmiyor. Elimizdeki üretim araçlarını Özelleştirme adı altında onlara altın tepsi ile verdik.  Sahip olduğumuz bilgiler artmasın diye eğitim 4+4+4 eğitim uygulaması ile orta çağ eğimine doğru süratle değişmektedir. Prof dr Muammer Aksoy “Devrimci Öğretmenin Kıyımı ve Mücadelesi” diye iki ciltlik kocaman kitap yazmıştır. İlk çilekeş öğretmenlerimizden Mahmut Makal  acı anılarını” Anımsı Acımsı” adı ile kitaplaştırmıştır. Andan Gündüz hocamızın Şekilsiz Ömer adı ile topladığı anılar daha şimdiden bir cilt doldurmuştur.
Eskiden evlerimizde anlatılanlar hep güzel öğretmen anıları idi bu gün ise her evde en az bir tane acı öğretmen anısı vardır. Bu neden böyledir. Harici bedhahların dâhil bedhahlarla işbirliği yaparak iktidara geldikleri tarih 14 Mayıs 1950 dr. O tarihte harici bedhahlar şüphesiz ki birçok tecavüz planladılar. O zaman yönetircilerimizin harici bedhahların ilerleme plan ve tecavüzlerini bozacak fikri hür irfanı hür vicdanı hür nesiller yerine her şeyin Allahtan geldiğini kabul eden her şeye kader diyen bir nesil ihtiyacı doğdu. İşte bu gün yaşadıklarımız DP nin başlattığı, Demirel’in, Özal’ın ve Tansu Çillerin Ecevit’in ve nihayet sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başında bulundukları siyası partilerin, iktidarları Türkiye’nin gelecekteki ihtiyacı olan fikri hür irfanı hür ,vicdani hür nesiller yerine harici bedhahların ilerlemelerine itiraz etmeyen onu kader olarak benimseyen nesiller yetiştirdiler. Bu nesiller AKP de örgütlenerek iktidara getirildiler. Yetişen yeni!!!! nesil maalesef Milletimizin sofrasından yiyeceklerin alınması ve ceplerinden paralarının alınması demek olan açık bütçeleri anlamıyorlar ve Türk Milletinin yanında yer alarak Türk milletinin yaptığı mücadeleye katılmıyorlar. Dahili ve harici bedhahlar yaptıkları eğitimlerin kendilerine getiri sağladığını da görmüş oluyorlar.
Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum diyen hazreti Ali’nin “ Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum” sözü yere düşmüş” 14 Mayıs 1950 den sonra laik eğitim baltalanarak Türk milleti emperyalizme köle yapılmıştır. Hazreti Ali’nin sözü de “ Bana hiçbir şey öğretmeyenin kölesi olurum” şekline dönüşmüştür.  Türk milletine adeta 14 Mayıs 1950 den bu yana köleliğe evet denilmeye doğru sürüklenmektedir. Öğretmenini iyi yetiştirmeyen onu maddi ve manevi olarak desteklemeyen milletlerin gelecek nesillerini de iyi yetiştiremez. Dost acı söyler.
(*) Osman Güngör Feyzoğlu bildiğim kadarı iler TSK lerinin en son öğretmen generalidir. Hep düşünmüşümdür Askeri Liselerin ve Harp okullarının komutanları neden öğretmen General/Amiral değildir diye. Öznel düşüncem de ünlü öğretmen şairimiz Bekir Sıtkı Erdoğan’ın bilindiği gibi Dz. Öğretmen Albaydır. Neden terfi ettirilerek önce Deniz Lisesi sonra da Deniz Harp Okulu Komutanı olmamıştır diye. Bilindiği gibi kendisi 50. Yıl marşımızın  
Cumhuriyetimizin 50. Yıl Marşı
Müjdeler var yurdumun toprağına taşına,
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına,
Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım,
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına.
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…
ve
Kara gözlüm, efkarlanma gül gayri!
İbibikler, öter ötmez ordayım.
Mektubunda diyorsun ki: 'Gel Gayri! '
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.

Ah çekerim resmine her bakışta!
Bir mahzunluk var o boyun büküşte.
Emin ol ki, her sigara yakışta,
Sanki, duman tüter tütmez ordayım...

Aramıza dağlar girmiş koskoca!
Meraklanma, gönlüm dağlardan yüce...
Bir gün değil, beş gün değil, her gece,
Yatağıma yatar yatmaz ordayım...

Bahar geldi; koyun, kuzu koklaştı,
İki aşık, senelerdir bekleşti...
Kara gözlüm, düğün dernek yaklaştı;
Vatan borcu biter bitmez ordayım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder