ZEYTİN AĞAÇLARI YİNE
TEHDİT ALTINDA!
Zeytin ağacımız, zeytinimiz, zeytinyağımız, ekmeğimiz,
aşımız, aşkımız, milli değerimiz, gelecek kuşaklara aktaracağımız en büyük
mirasımız,
“Kendi kültürüne,
Tarihine,
Özüne,
Köküne,
İşine, gücüne,
Nefesine,
Aşık olduğu tadına,
Soluduğu havasına,
Duacı olduğu sağlığına,
Evine, ailesine, canına, kasteder mi insan?”
HAYIR, ETMEYECEK! (etmemeli!)
Zeytin ağaçlarımızın koruma kalkanı olan 3573 sayılı kanun, değişiklik talebiyle yeniden gündeme getirilmiştir. Zeytincilik kanununda öngörülen değişikliğin yapılması, hem çevremize hem de ülke zeytinciliğine büyük ve geriye dönüşü olmayacak zararlara yol açması anlamına gelmektedir.
Küresel iklim değişikliklerinin yaşandığı dünyamızda daha ne kadar yeşilden vazgeçebiliriz.
Zeytincilik Kanunu yönetmeliğinin değiştirilmesi, tabiatın, canlıların yaşam alanlarının, ekosistemin ve ülkemiz zeytinciliğinin yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Herkesi ama herkesi zeytinciliğimizin ölüm fermanı olacak bu yasa tasarısına itiraz etmeye ve "ZEYTİN AĞACIMA DOKUNMA" demeye davet ediyorum.
Sizlerden ricam sosyal medya hesaplarınızda kampanyayı, kişisel mesajınızı da ekleyerek paylaşın. Bu kampanyayı imzalamanın sizin için ne anlama geldiğini yazarsanız listenizdeki pek çok kişinin sizin hislerinizle bağlantı kurmasını sağlayabilirsiniz. (Change.org 02 HAZ 2017)
AYVALIK ZEYTİN ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ ADINA
AYDIN ŞENSAL
“Kendi kültürüne,
Tarihine,
Özüne,
Köküne,
İşine, gücüne,
Nefesine,
Aşık olduğu tadına,
Soluduğu havasına,
Duacı olduğu sağlığına,
Evine, ailesine, canına, kasteder mi insan?”
HAYIR, ETMEYECEK! (etmemeli!)
Zeytin ağaçlarımızın koruma kalkanı olan 3573 sayılı kanun, değişiklik talebiyle yeniden gündeme getirilmiştir. Zeytincilik kanununda öngörülen değişikliğin yapılması, hem çevremize hem de ülke zeytinciliğine büyük ve geriye dönüşü olmayacak zararlara yol açması anlamına gelmektedir.
Küresel iklim değişikliklerinin yaşandığı dünyamızda daha ne kadar yeşilden vazgeçebiliriz.
Zeytincilik Kanunu yönetmeliğinin değiştirilmesi, tabiatın, canlıların yaşam alanlarının, ekosistemin ve ülkemiz zeytinciliğinin yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Herkesi ama herkesi zeytinciliğimizin ölüm fermanı olacak bu yasa tasarısına itiraz etmeye ve "ZEYTİN AĞACIMA DOKUNMA" demeye davet ediyorum.
Sizlerden ricam sosyal medya hesaplarınızda kampanyayı, kişisel mesajınızı da ekleyerek paylaşın. Bu kampanyayı imzalamanın sizin için ne anlama geldiğini yazarsanız listenizdeki pek çok kişinin sizin hislerinizle bağlantı kurmasını sağlayabilirsiniz. (Change.org 02 HAZ 2017)
AYVALIK ZEYTİN ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ ADINA
AYDIN ŞENSAL
BAŞIKESİR, Türkiye
YORUM, ELEŞTİRİ VE KATKI YERİNE KAİM OLMAK ÜZERE:
YORUM, ELEŞTİRİ VE KATKI YERİNE KAİM OLMAK ÜZERE:
AKP'NİN YENİ PEŞKEŞ
PLANI; “ZEYTİNLİK”
Televizyon ve gazete reklamlarını çok önemserim. Gidişatımızı
ve eğilimlerimizi görmek açısından önemli bir ölçüdür benim için. Toplumun
değişik gelir seviyelerine göre arz-talebi takip ederim. Bir zamanlar özellikle
televizyonlarda (çok değerli büyüğüm Burhan Ayeri abimizin alanına haddim
olmayarak giriyorum. Affetmesi dileğimle-aht-) çiklet ve kadın çorabı
reklamından geçilmezdi. 12 Eylül kuşağıyız. Çocukluğumuz yağ ve tüp
kuyruklarında geçti. Sonra, biraz bir şeyler olmaya başladı memlekette.. Yağ
reklamlarını görmekten acayip mutlu olmaya başladım. Yörük çocuğu olmamdan mı
nedir?.. Zeytin ve zeytinyağı reklamları çok büyük keyif verirdi bana... Reklam
demek "daha çok tüket, harca" demektir. Ancak, ülkenizin sanayi,
tekstil, tarım ve gıda üretim reklamlarını görmek farklı bir mutluluktur diye
düşünenlerdenim.
AKP iktidarı döneminde garip şeyler oldu. Televizyon ve
gazetelerde lüks konut ve banka reklamlarından başka bir şey göremez olduk.
Türk markalı reklamlara hasret kaldık. İnanın bana, Hacı Şakir ve Eyüp
Sabri reklamlarını arar oldum!.. Kendi payıma zeytinyağı reklamlarına hasret
kaldım!.. Televizyon ve gazeteler, Amerikan dili ve edebiyatı (!) ürünü olan
konut reklamlarından geçilmiyor. Bir de İngiliz, Yunan, İspanyol vs. vs..
kökenli bankalarınkinden...
Ülkemizde sanayi yatırımları neredeyse sıfırlandı. Tarım ve
hayvancılığımız bitme noktasında. İthal et yiyoruz, ithal buğday tüketiyoruz.
Bir zamanların en önemli ülke meselesi, buğday silolarımızın doluluk oranıydı.
Fukara yemeği kuru fasulyenin şarkısı vardı. Garibi, yoksulu anlatırken,
"sofrasında kuru ekmek, peynir zeytinden başka bir şey yok" denirdi.
Ya şimdilerde?.. Fakir fukara, garip gureba pilav üstü kuruya, peynir zeytine
de hasret!..
*
Zeytin ve zeytinyağı, ne hikmetse bir zamanlar dünyanın en
önemli üretici ülkeleri arasında olduğumuz memleketimizde lüks tüketim
kalemleri arasına girdi. Daha da tehlikeli bir gidişat var. Günlerdir, CHP
milletvekilleri seslendiriyor ama tınlayan yok!.. CHP Denizli Milletvekili
Kazım Arslan avaz avaz bağırıyor, "zeytinin kökü kurutulacak" diye.
TBMM, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda
bugün görüşülecek olan "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin
Desteklenmesi" başlıklı tasarı. Torba!.. Kazım Arslan, "Birçok
maddesi üretim reformuna ilişkin olmasına rağmen, üretimle ve sanayileşmeyle
ilgisi olmayan, ZEYTİNİ VE ZEYTİNCİLİĞİ, MERALARI VE KIYILARI YOK ETMEYE
yönelik maddeler taşıyor" diyor. Ve tehlikeye şu tespitlerle dikkat
çekiyor:
"AKP usulü bir taslakla zeytinlikler, kıyılar, meralar
daha fazla imara açılmak ve yapılaştırılmak isteniyor. AKP usulü yasa yapma
mantığıyla, iki iyi şeyin içine üç kötü şeyi doldurup arada torba yasayla gece
yarısı geçirmeye kalkıyorlar. Bu yasa geçerse kıyılardaki dolgu alanlarında,
denizcilik faaliyetini, deprem riskini, çevre faktörünü hiçe sayacak, uydurma
bir 'kamu yararı kararı' alacak Bakanlar Kurulu, kıyı dolgu alanlarında
endüstri bölgesi ya da denize sıfır konumda kamu hastanesi projesini hayata
geçirecektir. İktidar, ya yandaşı şirketlere yeni kapılar aralayacak ya da
çevreyi ve kent planlarını altüst ederek çevreye rağmen endüstri bölgesi ve
hastane kurmaya kalkacaktır.
Denize Sıfır Manzaralı Kanser Tedavisi
Birilerine 'Denize Sıfır Manzaralı Kanser Tedavisi' satmaya
kalkacak olanlar, aynı tasarıda meraları yapılaşmaya açıyorlar ve böylece
kıyıları yok etmek istiyorlar. Zeytinliklerde koku ve duman çıkaracak sanayi
faaliyetlerine göz yumacaklar, zeytinlikleri yok etmeye dönük bir adım atmaya
çalışıyorlar. Bu tasarının mera ve zeytinliklerle ilgili maddeleri, tarım ve
hayvancılıktaki üretimi düşürecektir. Tasarı sanayi üretimini artırmayı
hedeflemişse de çok büyük yanlışın içindeler. Zeytine rağmen, meraya rağmen,
kıyı alanlarına rağmen sanayicilik olmaz. Zeytin, stratejik bir tarımsal sanayi
ürünüdür. Teşvik edilmesi, daha çok geliştirilmesi gerekirken olmadık bir
sebebe dayandırılarak yok edilemez. Ayrıca sanayi, tarıma ve hayvancılığa,
çevreye ve kent planlamasına alternatif şekilde büyüyemez.
Zeytinlik saha tanımını maksatlı biçimde daraltan yeni
tasarı, zeytini korumayı değil, yandaşı korumayı ve kurtarmayı hedefliyor.
Zeytin kesene hapis cezası öngören kanun artık para cezasıyla işi kurtarıyor.
Yeni 'zeytinlik saha' tanımı ve devamındaki maddeler, zeytinliklerde hayvan
otlatmanın cezai yaptırımını düşürmüştür.
Partili cumhurbaşkanının talimatı, partiye güdümlü valinin
izniyle partili şirketlerin zeytinliklere dalmasına zemin yaratılıyor. Yandaş
için çıkarılacak Bakanlar Kurulu'nun 'kamu yararı kararı', kanuna eklediği bu
istisna hükmüyle dünyada görülmemiş bir çarpık sanayileşme uğruna tarımı gözden
çıkarmaktadır.
Meclis, farklı sanayi kolları ile tarımdaki üretimin,
altyapı ve ulaştırma ile tarımdaki istihdamın birbirinin alternatifi değil
tamamlayıcısı olduğunu bilerek hareket etmelidir. Zeytinliklerin ve meralara
yok edilmesine, kıyıların peşkeş çekilmesine ilişkin bu düzenleme, tarımda
ciddi ölçüde gelir ve istihdam kaybı yaratacak, bu üç alanda telafisi imkansız
zararları ortaya çıkaracaktır."
Şimdi gel de şu soruyu sorma!.. Zeytinliklerimizi de, Ege'de
Yunan'a peşkeş çektiğiniz adalarımıza mı benzeteceksiniz?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder