BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ.28 NİSAN 2016 PERŞEMBE
Türk Milletiyle meselesi olanlar bilmelidirler ki laiklik
devletimizin temel esaslarındandır.
“Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi” olarak; TBMM Başkanı
İsmail Kahraman'ın, çelişkiler yumağı halindeki "Yeni anayasa ve laikliğe”
dair infial yaratan sözlerini şiddetle kınıyor, Türk Milletinin huzuruna
atılmış bir bomba olarak görüyoruz.
Kahraman (?) diyor ki: "Anayasa inanca göre tasnif edildiğinde, bu 82
Anayasası da, 61 Anayasası da dindar anayasalardır. Neden? Resmi tatiller,
Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı'dır. Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı
bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de
ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Tarifi de yok.
İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar
anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım.”
Nedense Diyanet İşleri Başkanlığını hatırlamayan Meclis
Başkanı hem Anayasalarımız “dindardır, seküler değildir” demekte, hem de “Dindar
anayasa meselesinden, [yeni] anayasamızın kaçınmaması lazım” şeklinde
konuşmaktadır. Amacı gizleyen bu çelişki masum görülemez.
Yine, “devletin inanca dayalı yapısına göre laikliğin tarifi
olmalı, tarif olmadığı için isteyen istediği gibi bunu yorumluyor” şeklinde
şikâyet ediliyor. Anayasamızda, laikliğin tarifi yok ama, belirlenen sınırları
vardır. (M. 24) Doğru olan da budur. Çünkü inanç sistemlerinin tarifi yapılacak
olursa, ortaya, “benim istediğim gibi inanacaksınız” dayatması kaçınılmaz
olarak çıkar ki bu, inanç ve özgürlük alanını iyice daraltacağı için
tehlikelidir, çatışmaya yol açar. Asıl kaçınılması gereken budur; kabul
edilemez.
Meclis Başkanı Kahraman, bir yandan anayasalarımızın “dindar”
olduğunu açıklarken öte yandan, “Yeni anayasa”da “Lâdinilik [Din dışılık] ve “Laiklik
olmamalı” diyebiliyor. Bu inkârcılıktır.
İsmail Kahraman’ın sorumsuzca ortaya attığı bu görüşler yeni
değildir. 2012 yılında başında bulunduğu Birlik Vakfının “Anayasa Teklifi”nde
de aynen mevcuttur. Farkı ise, o zaman vatandaş, ama bugün TBMM Başkanı
olmasıdır.
Daha da önemlisi; Birlik Vakfı’nın anayasa taslağında, “ana
dilde eğitim” yapılması öngörülürken, “Türk Milleti” adı tek bir defa bile
geçmemektedir. Milletvekili yemini ise, adı belli olmayan meçhul bir “millet”
adına yapılmaktadır.
Ortalığı karıştıran “laiklik” açıklaması ile “Türksüz
anayasa” tuzağı birlikte düşünüldüğünde, ne yapılmak istendiği daha iyi
anlaşılmıyor mu?
Aslında laiklik yolunda ilk adım, Osmanlı Türk Devletinin
dağılmasını önlemek üzere Sultan II. Mahmut döneminde atılmıştır. “Mecelle”
dâhil pek çok temel yasa bu anlayışa göre yapılmıştır. Meclis Başkanının
anayasamızın değiştirilemez maddelerini hedef alan konuşması, Türkiye
Cumhuriyetini kuran Türk Milletiyle meselesi olduğunu göstermektedir.
Sarf edilen sözler “Kişisel görüşlerdir.” denilerek
geçiştirilemez. Konuşma, TBMM Başkanı sıfatıyla yapılmıştır. Vatandaşlıkla TBMM
Başkanlığı arasındaki farkı bilmediği veya bu farkı ciddiye almadığı
düşünülemez. Devletimizin temel bir ilkesine karşı çıkan birinin işgal ettiği,
“Devletin 2 Numaralı makamını” derhal boşaltması gerekmektedir.
BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ HAREKETİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder