CAMİLERDEN VATİKAN'A PARA!..
Yıl 1997. Eminönü Hizmet Vakfı, ilçede bulunan vakıf
eserleriyle ilgili bir araştırma yapıyor. Araştırma, Selâtin Camileri, yani
sultanların camileri üzerine yoğunlaşıyor. Araştırma sonucunda tüyler ürperten
sonuçlara ulaşılıyor.
Saray geleneğinde selâtin camilerinin yaptırılabilmesi için
birtakım koşullar vardır. Öncelikle padişahın, askerî bir zafer kazanması ve bu
zaferle birlikte önemli bir savaş ganimeti ele geçirmesi gerekirdi. Selâtin
camilerinin yapımında devlet hazinesi kullanılmaz, yalnızca padişahın kişisel
serveti kullanılırdı.
Camilerin neredeyse hepsi birer külliye olarak inşa
ediliyor. Osmanlı zamanında camiler önemli sosyal kurumlar durumunda.
Külliyede, cami ile birlikte medrese, imaret, türbe, kütüphane, hamam, aşevi,
kervansaray, çarşı, okul, hastane, tekke, zaviye binaları mevcut.
Tüm bu kompleksi bir arada düşündüğünüzde, komplike bir
işletme karşımıza çıkıyor. Buranın işletilmesi de ayrı bir maharet istiyor.
Camiler bugünkü gibi namaz sonrasında, kapının önüne bir kutu konarak halktan
yardım toplamıyor.
Halka el açmıyor. Bilakis, veren el durumunda…
Peki, tüm bu külliyenin harcamaları nasıl karşılanıyor.
Elbette vakıflar yardımıyla. Öncelikle cami yaptıran sultan, vakfiye olacak
dükkânlar ihdas ettiriyor. Bu dükkânların kira gelirleri cami ve külliye için
kullanılıyor. Hayırsever vatandaşlar da, ev, tarla, dükkân vb. gayrimenkul ve
menkullerini camilere vakfedebiliyor. İşte bu sosyal olgu, camileri toplumun
merkezine yerleştiriyor.
Günümüzde, İstanbul Karaköy Perşembe Pazarı’nda bulunan bir
işhanı Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilmiş ve Ayasofya Camii’ne
vakfedilmiş. Halen kitabesi durmaktadır. Bunun gibi daha nice vakfiyeler
bulunuyor. Hatta Sultanahmet Camii’nin vakfiyesi olarak Trakya’da yüzlerce
dönüm tarlası bile bulunuyor.
Hayrete düşüren bir durum değil mi?
Ama daha can alıcı bölüme gelmedik.
Bu vakfiyelere 1935 yılında CHP hükümeti tarafından el
konuluyor. Nuruosmaniye Camii’nin girişinde bulunan dükkânlar, Sultanahmet
Camii’nin alt tarafındaki arasta, bunlara küçük bir örnek.
El konulan vakıf malları devlet kasasını doldurmak için
satışa çıkarılıyor. Vakıf malının haram olduğuna inanan Müslüman halk uzak
dururken, gayrimüslimler adeta yağmalanan vakıf mallarını satın alıyor.
Gayrimüslimler satın aldıkları vakıf taşınmazlarını ya
kendileri işletiyor veya kiraya veriyorlar. Gel zaman git zaman… Bunlardan
bazıları çeşitli nedenlerden dolayı ülkeyi terk ediyor. Giderken de,
kiracılarına bir banka hesap numarası bırakıyorlar. Kiracılar da kiralarını bu
hesaplara yatırmaya devam ediyor.
Şimdi sıkı durun.
1997 yılında olayı öğrendiğimde soluğu araştırmayı yapan
Eminönü Hizmet Vakfı’nda aldım. Vakıf Başkanı Hüsnü Hepgür, araştırma sonucunda
insanı dehşete düşüren bir sonuca varmıştı:
Kiracıların kira
ücretlerini yatırdıkları banka hesabının Vatikan Papalığı’na ait olduğunu
saptamışlar.
Araştırmamı biraz daha derinleştirince, geçen yıl
kaybettiğimiz vatansever gazeteci-yazar Necdet Sevinç’in, daha 1969 yılında
konuyla ilgili bulgulara rastladığını öğrendim. Sevinç Nuruosmaniye Camii
hakkında yaptığı bir araştırmada, caminin vakfiyelerini Ermeni ve Süryanilerin
satın aldıklarını ve bunların Ermeni kiliselerine vakfedildiğini tespit
etmişti.
Haber çalıştığım gazetede sürmanşetten girdi. Birkaç gün
kamuoyunda tartışıldı. Ancak sonuca giden yol kapalıydı. 28 Şubat’ın
hemen ertesiydi: Memleket toz duman. Herkes kendi paçasını kurtarma peşine
düşmüştü. Bizim haberde gümbürtüye gitti.
BUGÜNKÜ DURUM
AKP hükümeti, azınlık vakıflarının hemen hepsini teslim etti. Tüm kilise vakıfları artık sahiplerini buldu. Geçen yıl Bülent Arınç vakıflardan elde edilen gelirin bilmem ne kadar arttığını söylüyordu.
BUGÜNKÜ DURUM
AKP hükümeti, azınlık vakıflarının hemen hepsini teslim etti. Tüm kilise vakıfları artık sahiplerini buldu. Geçen yıl Bülent Arınç vakıflardan elde edilen gelirin bilmem ne kadar arttığını söylüyordu.
Müslüman vakıfları
neden iade edilmiyor?
Gayrimüslimlerin vakıfları iade edilmesine rağmen, Müslüman vakıfları neden iade edilmiyor? Kimse bu konuda konuşmuyor merak edilmediği gibi, onlarca İslamcı(!) aydın, yazar ve ilahiyatçı hiçbir platformda camilere ait vakıf mallarının iadesini dile getirmiyorlar. Hayret!!!
Din-iman, Allah-kitap edebiyatı yapan yöneticilerimizin bu yürek burkan duruma müdahale etmemeleri, hatta dışarıdan bir seyirci gibi bakmalarını hazmedebilmemiz mümkün mü?
Gayrimüslimlerin vakıfları iade edilmesine rağmen, Müslüman vakıfları neden iade edilmiyor? Kimse bu konuda konuşmuyor merak edilmediği gibi, onlarca İslamcı(!) aydın, yazar ve ilahiyatçı hiçbir platformda camilere ait vakıf mallarının iadesini dile getirmiyorlar. Hayret!!!
Din-iman, Allah-kitap edebiyatı yapan yöneticilerimizin bu yürek burkan duruma müdahale etmemeleri, hatta dışarıdan bir seyirci gibi bakmalarını hazmedebilmemiz mümkün mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder