Kadir Mısırlıoğlu’nun Ayıbı!..
Sıddık DEMİR
Eğitimci, Araştırmacı-Yazar
Merhum Galip Kuşçuoğlu hakkında 2015 tarihli videosu sosyal medyaya intikal etmiştir. Bir dostumun uyarısı üzerine olaya vakıf oldum. Malum, kendisi kurucu liderimiz olan Atatürk’e karşı son derece rijit ifadeleri bulunan bir tarihçidir. İnsan boyunu aşan eserleri vardır. Uzun bir ömrü yakın tarihimizi inceleyerek geçirmiş olup kendi alanında markalaşmış bir kalemdir. Görüş ve düşünceleri kabul görür veya görmez; önemli olan çizmeyi aşmadan makul ölçüler içerisinde kalarak görüş sarfetmesidir. Fikir özgürlüğü veya ifade hürriyeti açısında en kötü tarz bile bu alanda yer bulmalıdır. Aykırı düşünce ve tavırlar çoğu zaman saklanılan gerçeğin berraklaşmasına katkı sağlar.
Tarih sosyolojisi olmadan tarihçilik yapılır mı bunu uzmanlarına sormak lazım. Tenkit edilen bir kişi veya bir olay hakkında teferruatlı bilgiye ulaşmadan yapılan katı yargılama veya analiz altı boş olacağı için muhatabını sıkıntıya sokar. Kadir Mısırlıoğlu’nun iştigal ettiği alanla ilgili onu sorgulamak için en azından onun emeği kadar bu alanahâkim olmak gerekir. Bu konuda bende oluşan şu algı da onun eseri olduğu için beyan etmeden geçmek de olmaz. Tarihi yapıldığı dönemin sosyolojisini bilerek günümüze yansıtmanın daha insaflı ve amaca uygun çalışma hissiyatından hareketle incelenmelidir. 2015 tarihli, internet üzerinden servis edilen bu konuda âcizane olarak ilgi alanıma giren söylem veya konuşma metnine karşı diyeceğimiz vardır.
Adı Kadir, soyadı Mısırlıoğlu olunca her konuyu herkesten daha iyi bildiği bir gerçek olmayacağına göre nasıl ki kendisi çok ağır ifadelere başvurarak düşüncelerini beyan ediyor; biz de Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi “Orada dur Kadir Bey bu yol çıkmaz sokak.” deme özgürlüğüne sahibiz. Malum araştırmacı bu zat, özellikle Cumhuriyet tarihimizi inceler. Bu konu onun uzmanlık alanıdır. Yıllar var ki eserleri okunur. Biz de kendisinden istifade etmişizdir. Özellikle resmi tarihe alternatif olan bilgi ve belgeler ışığında yeni bir tarih anlayışının gelişmesinde olumlu katkıları inkâr edilemez. Biz kendisine Profesör Yusuf Halaçoğlu’nun dediği gibi “Satılık tarihi kalem” de demiyoruz.
Son dönemlerde devletimizin kurucu lideri Atatürk hakkında aşırı ve zorlama yorumlarıyla gündem oluşturmuştur. Ülke insanımızın bir kesiminin kendisine ilgi ve iltifatı karşısında büyük bir kesimin tepkisiyle karşılaşmasında üslubununda çok önemi olmuştur. Durduğu yeri savunmak için önüne gelen her malzemeyi araştırmadan veya sosyolojisini yapmadan kullanmada pek mahir olduğunu bahsettiğimiz tarihte sosyal medyaya düşen konuşmasından anlıyoruz. Kadir Beye göre; Atatürk hakkında olumlu tavır ortaya koyan kalem erbabı veya kanaat önderlerinin kendi fikriyatına zarar verdiği endişesinden hareketle onların önlerini kesmek, yıpratmak ve hatta daha ileri giderek hakaret etmeyi uğraş alanına sadakat olarak görme hastalığı anlaşılır gibi değil.
Kadir-i Rufai Şeyhi Merhum Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu Hazretlerini iyi tanıyan ender insanlardan biri sayılırım. Kendisi yakın zamanda ebediyete intikal etmiş bir gönül adamı veya kanaat önderidir. Hakkında kalem oynatmış biri olarak eserlerini defalarca taramışımdır. Galip Efendinin basılmış altı adet kitabı vardır. Hiçbir yerde Atatürk’ün “MEHDİ” olduğundan bahsedilmez. Bahsedildiği gibi altı Tarikatı birleştirmişte değil. Bu konudaki ithamlar külliyen yanlıştır.
Mısırlıoğlu bahsi olan konuşmasında yaklaşık olarak diyor ki “ Bu zatın kitaplarını taradım. Kendisini çocukken Samsun’a gelen Atatürk başını okşayarak sevmiş. Bunun etkisinden olacak, onu Mehdi ilan ediyor, hatta altı Tarikatı şahsında birleştirerek tek Tarikat yapmış. Birleştirmiş olduğu bu altı Tarikatı da ortadan kaldıracağını söylemektedir.” Devamında zındık, gâvur, melun gibi kelimeleri kullanarak galiz küfürler sarfediyor. Bir kalem erbabına, bir münevver insana yakışmayan bu sözleri sarf edene terbiyesiz adam denmez mi?. Hicap duymanın yanında insan neslinin sapkın bir hastasına karşı “Edep Yahu” demekten kendimizi alamıyoruz. Velakin özellikle de şahsının alanıyla ilgili olmayan bir konuda sırf Atatürk’ü seviyor diye rahmetli olmuş bir Tarikat önderinin aleyhinde acımasızca ifadelerde bulunmasına kayıtsız kalınmaz. Adama demezler mi “Be adam taradığın eserlerin neresinde Atatürk’e Mehdi dediği yazılıdır. Altı Tarikatı birleştirerek tek Tarikat oluşturduğu ifadesi nerede yazıyor. Tarihi konularda da yaptığın araştırmalar böyle ise yazık senden istifade eden kesime. Tasavvufi haller konusunda ilmin nedir bilinmez ama kullandığın ifadeler bu konuda nadanlığını ortaya koymaktadır.
Tasavvufa karşı olabilirsin, Atatürk’e ve onun gibi bazı tarihi şahsiyetlere karşı olabilirsin. Bu insanların aleyhinde de inancımıza uygun bulunabilirsin. Bu duruş senin ve bütün kalem erbabı olanlar için haktır, hukuktur. Velakin zındık, gâvur veya melun kelimelerini hiç de haketmeyen bir kanaat önderi hakkında kullanamazsın. Ben kullanırım diyorsan bu durumda seni gâvur, melun, zındık ruh hastası veya sadist ilan edilmekten kim kurtarır.
Bütün insanlığın sıhhat ve selameti için bir ömür harcayan ve bütün mücadelesi bu mihver üzerine olan bir gönül adamına, bir gönül ve aşk insanına karşı bu sözleri sarfetmen senin ilmine ve manevi hayatına ne kazandırır. Siz bu ruh haliyle mi tarih ummanına daldınız. Sizde hiç insaf, sizde hiç idrak, hiç hoşgörü ve esneklik yok mu? Uzmanlık alanınızla ilgili kelam etmek bize yakışmaz. Sizin de uzmanlık alanınız olmayan bu alana girerek bir Allah dostuna karşı açıkça sövmeyi nasıl kendinize yakıştırıyorsunuz.?
Her Türk aydını devletimizin kurucu liderini sever. Onu farklı açılarda değerlendirir, bu onların zenginliğidir. Galip Efendi merhumu da Atatürk’e bildik Tarikat liderlerinin ekserisi gibi bakmaz. Bu alanda tek de değil. Mesela Çorumlu Şeyh Hamza, İskilipli İbrahim Ethem gibi… Kurucu önderin uygulamalarına yekpare bakarlar. Şayet Şeyh Galip Efendi Atatürk’e sıcak bakan birisi olarak bu tarihi görevden imtina etmiş olsaydı sizde aynı kanaat oluşur muydu? Sizinki sokak takımının basit partizanlığı gibi bir şey oluyor. Senin görüşünde değilse, senin sevmediklerini seviyorsa tu kaka ilan etmek kolay iş.
Galip Efendi merhumunu seven binlerce insanı gönülden yaralayarak kul hakkına girmeni hangi imanla izah edersin? Tövbe istiğfar etmek erdemliliktir. Bir şartla; aynı sosyal medyada yayınlanması lüzumu halinde. Kadir Mısırlıoğlu’nun tahammülünü zorlayan Galip efendinin şu sözüdür; “Allah’ın istisnai yaratılmış seçkin kulları Emr-i İlahi’nin bekçileridir. Onların bazıları irşada, bazıları ikaza, bazıları da ıslaha vazifelidir. Atatürk ıslahla vazifeliydi,, ben şahidim”.
Biline...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder