25 Haziran 2015 Perşembe

SELÂHATTİN DEMİRTAŞ: "HDP APTULLAH ÖCALAN'IN PROJESİDİR"

HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ (HDP) EŞ BAŞKANI SELÂHATTİN DEMİRTAŞ: "HDP APTULLAH ÖCALAN'IN PROJESİDİR!.." 

HDP 
SAFLARINDA YER ALAN ÜNLÜLER
HDP bu seçimde büyük bir sürpriz yaptı. ‘Dağ’dan beslenen bir parti olarak yüzde 13 oyla, 80 milletvekili çıkarmak büyük bir başarı. Parti kurmayları da biliyor ki sadece Kürt tabanından değil Türkiye’nin genelinden oy alarak bu orana ulaştılar.
HDP, PKK ile olan bağını kestiğine dair hiçbir açıklama yapmadı, dağdaki silahlı kadro için hiçbir eleştiride bulunmadı, PKK’nın eylemlerini eleştirecek hiçbir söz sarf etmedi; buna rağmen ‘Türk milleti’ onlara 80 vekil hediye etti!
Demokrasi böyle bir şey… İster beğenin ister beğenmeyin. Arkasında ‘silahlı bir güç’ olan parti seçime giriyor ve 80 vekil kazanabiliyor.
Silah ile demokrasi kelimeleri taban tabana zıt kavramlar olsa da, bu iki kavrama da eşit mesafede olan bir ideolojik yapı demek ki Türkiye’de ilgi görebiliyor.
Ve asıl üzerinde durmak istediğim konu ise toplumda aydın geçinen pek çok kişinin (ki bunların çoğunun Kürtlükle hiçbir alakası yok) göğüslerini gere gere HDP’ye oy verdiklerini söylemeleri. Bunların çoğu ise bir süre önce şu veya bu şekilde ya AKP’yi aktif desteklemişler ya da AKP medyasından çalışmışlar.
Mesele Nazlı Ilıcak, HDP’ye oy verdiğini göğsünü gere gere söyleyenlerden.
Mesela Ali Bayramoğlu açıkça okurlarını HDP’ye oy vermeye davet etti.
Mesela Oral Çalışlar HDP’ye oy verdi.
Mesela CHP’li İnal Batu’nun sanatçı kızı Pelin Batu ‘ailecek’ HDP’ye oy verdi.
Mesela sanatçı Nejat İşler, yazar Murathan Mungan, Vedat Türkali, hatta Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin de HDP’ye oy verdi.
Şair Asım Gönen’in HDP’ye oy verme gerekçesini hepimizi güldürecek cinsten şu cümleyle anlatıyor: “Anadolu halklarının, demokrasiye ihtiyacı olan herkesin, tüm emekçilerin kendisini ifade edebileceği tek parti HDP’dir.”
HDP’nin siyasi kimliğini ya da parti olarak aldığı oyları eleştiriyor değilim. Meydana çıktılar ve arkalarındaki ‘dağın’ desteğini gizlemeden, inkar etmeden Türk milletinden hem de ‘hayli meşhur’ kesimi de dahil olmak üzere yüzde 13 oy aldılar.
Peki, bu Nazlı Ilıcak’lar, Nejat İşler’ler, Ali Bayramoğlu’lar, Ali Nesin’ler, Pelin Batu’lar, Oral Çalışlar’lar ne ara ‘bölücü terör örgütünün’ siyasi uzantısının bu ülkeye gerçek demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik getireceğini inanmaya başladılar?
Önceden beri böyle miydi de bu sevdayı bizden gizliyorlardı?
Deseydiler ki “çözümü demokraside aradıklarını ve silahlı çözüme kesinlikle karşı olduklarını ilan etsinler biz de HDP’yi destekleyelim” bu kadar şaşırmazdım.
Türk aydınını tanımakta bir hayli zorlandım.
Seçilir seçilmez “artık kimse PKK’ya terör örgütü diyemez” diyen HDP’lileri gayet iyi anlıyorum da ‘şu aydın’ takımını anlamıyorum.
Aralarında bu toplumun tez, proje, fikir, çözüm üreten ‘değerlerine karşı’ keskin saldırılar savuran bazı isimleri de bu dağ kadrosunun hayranları arasında görünce doğrusu öfkem daha da artıyor.
Ne hale geldik diyorum kendi kendime.
Biz de mi kendimize bir Kandil bulup çözümü orada arasak!
[[Muharrem Bayraktar, http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12014155]]
(Ref: ÖNCE VATAN_Süfeyla Şahin, Haber/Basın)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder