26 Nisan 2017 Çarşamba

GÜNCEL HABER & YARBAY ALKAN: "NEREYE KADAR BEDEL ÖDENECEKTİR?"

YARBAY ALKAN: 
"NEREYE KADAR BEDEL ÖDENECEKTİR?"
[[15.04.2017// yenicaggazetesi]]
PKK'nın Şırnak'ta jandarma karakoluna yaptığı saldırıda şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan'ın ağabeyi Jandarma Yarbay Alkan, "“Ey Musa sen haklısın ancak rızkımızı firavun veriyor” diyenlerden olmayacağım" dedi. Kendisine albay rütbesinin verilmediğini ve sonrasında emekliliğini beklerken KHK ile TSK’dan ihraç edildiğini ifade eden şehit ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan, “Tabi bu olaydan önce, planlı ve maksatlı olarak yapıldığını düşündüğüm, basınımızın sözde Müslüman ve yandaş kanadının 21 Temmuz 2016 tarihinde hakkımda tamamen gerçeğe aykırı ‘Telekom’u basan Yarbay bakın kim çıktı’ şeklinde sözde Ankara’da telekomu basan ekibin başında olduğum, yakalandığım şeklinde maksatlı bir haber yaptığını da hatırlatmak isterim.” ifadelerini kullandı.
Alkan açıklamasında "Bunları görüp de haksızlık karşısında susanlar her kimse dilsiz şeytandır. Yüzyıllar önce dendiği gibi 'Ey Musa sen haklısın ancak rızkımızı firavun veriyor' diyenlerden olmayacağım." dedi. Odatv'nin haberine göre, Mehmet Alkan’ın açıklaması şöyle:
"KAMUOYUNA DUYURU
Ben, 22 Ağustos 2015 tarihinde Beytüşşebap’ta şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan…
Bir soruyla başlamak istiyorum: Siz hiç kardeşinizi kaybettiniz mi? Ben en küçük erkek kardeşimi kaybettim bu duyguyu yaşamayanların beni anlaması çok zor, beni tam olarak anlayacak olanlar ancak şehit yakınlarıdır.
Her şeyden önce bir ağabey olarak katıldığım cenaze törenindeki sonuna kadar arkasında olduğum haklı söylemime değinmek istiyorum. Tamamen durumsal olarak gelişen tepkim, alışılmadık olsa da, yönetenlerin açık çelişkisi hakkında milyonların gönlünde olanı dile getirmekten ibarettir. Beni anlamanız için o anı yaşamanız ve benim yerimde olmanız gerekir. Oradaki tepkime kurgu, tiyatro, şov diyenlere ancak şunu diyebiliyorum: “Dilerim daha büyük acıları yaşarsınız da belki o zaman anlarsınız beni.” 
NEREYE KADAR BEDEL ÖDENECEKTİR?
Her dönem bir bahane bulunup cehenneme döndürülen bu güzel ülkede, dile kolay, 33 yıldır bitmeyen bir terör varsa bunun öncelikli sorumlusu gelmiş geçmiş hükümetlerdir, ülkeyi yönetenlerdir. Ülkeyi yönetenler bu süreçte giden canlardan, kaybolan hayatlardan, anaların, eşlerin, evlatların, bacıların, kardeşlerin gözyaşından sorumludurlar ve bunun en azından siyasi olarak bedelini ödemelidirler. Askerin görevi bellidir ancak siyasilerin beceriksizliğinin sonucunu canıyla kanıyla sonsuza kadar ödemek gibi bir yükümlülüğü yoktur. Unutulmasın ki o canlar her şeyden önce bu ülkenin vatandaşıdır, yaşamaya, mutlu olmaya onların da hakkı vardır, vatan için ölmek de vardır ama asıl olan yaşamaktır, yaşatmaktır.
Demek istediğimi daha iyi anlatmak için iki örnek vermek istiyorum;
- Çözüm sürecinde şehirlerin bombalarla doldurulduğu, askere operasyon yaptırılmadığı, barikatların kurulduğu, çukurların açıldığı şüphe götürmeyecek şekilde herkesin malumudur. Buna sebep olanlar, bunları seyredenler kimdir? Asker mi? Polis mi? Tabi ki hayır! Peki bu hatanın ya da yanlış icraatın bedelini kimler ödedi? Yüzlerce asker, polis, korucu. Peki bu hatayı yapanlara ne oldu? Taviz vermeden ve kararlı olarak terörle mücadele ettikleri için alkış aldılar!
- Tarafsız cumhurbaşkanı geçenlerde dedi ki; "Eğer bugün Mardin’e yılda 10 milyon turist gelmiyorsa bunun sebebi terör örgütüdür, teröristlerdir.” Bu cümle üzerinden gidelim; tamamen katılıyorum çok doğru bir söylem çünkü terör varsa güvenlik yoksa elbette Mardin gibi güzel bir şehre bırakın yabancıyı yerli turist bile gelmez. Sorulara devam edelim peki yıllardır devam eden bu sorunun çözülmemesinden kim sorumludur? Hatta şunu soralım 2002 yılında örgütün eylemleri neredeyse sıfırlanmışken terörün mevcut hale gelmesine sebep olanlar kimlerdir? Yönetim hatası varsa bedeli neden sadece güvenlik güçleri ödemektedir?
Geçen yıl Mayıs ayında Osmaniye Şehit Yakınları ve Gaziler Derneğindeki bir sohbet sırasında yukarıdaki benzer düşünceleri dile getirdikten sonra TSK’dan ihraç talebiyle hakkımda soruşturma başlatıldı ama bir karar verilmedi. Bu gelişmelerden sonra emeklilik planımı 2018 yılından, Albay rütbesine terfi edeceğim 30 Ağustos 2016 tarihine aldım ve bu kararımı ilgili yerlere bildirdim.
“HAKKIM OLAN RÜTBE VERİLMEMİŞTİR”
Ancak hakka, hukuka, vicdana, akla sığmayacak bir işlemle 01 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı KHK ile memuriyetten ihraç edildim. Bir memura uyarı cezası vermek için bile soruşturma yapılması gerekirken, bu cezaya karşı bile Danıştay’a kadar yargı yolu açıkken sorgusuz sualsiz 48 bin kişinin ihraç edildiği listede bir satır olarak yer almamın sebebi konusunda hiçbir bilgim yoktur.
Tabi bu olaydan önce, planlı ve maksatlı olarak yapıldığını düşündüğüm, basınımızın sözde Müslüman ve yandaş kanadının 21 Temmuz 2016 tarihinde hakkımda tamamen gerçeğe aykırı “Telekom’u basan Yarbay bakın kim çıktı” şeklinde sözde Ankara’da telekomu basan ekibin başında olduğum, yakalandığım şeklinde maksatlı bir haber yaptığını da hatırlatmak isterim.
Terör kurşunu yiyenler gazilik unvanı için mahkemelerde hak ararken hiçbir yaralanma derecesine bakılmaksızın kanunla gazi ilan edilenler için Kaymakamlar görevden alınırken, tüm kurumlar seferberlik ilan ederken, onlara terör mağdurlarından daha çok haklar verilirken, birileri için Allahın bir lütfu olan darbe girişimi sonrasında, binlerce masum memur ve öğrenci gibi hakka, hukuka, vicdana sığmayacak bir şekilde fetö torbasına atılan şehit ağabeyi Mehmet Alkan’a yapılanlar bununla da sınırlı kalmamıştır. Hakkımda hiçbir idari ve adli soruşturma olmadığı halde karşılaştığım ve uygulanan yaptırımlar şunlarıdır.
-   30 Ağustos 2016 tarihinde “Albay” rütbesine yükselmem gerekmesine rağmen hakkım olan rütbe verilmemiştir. 
-   Sahip olduğum yeşil pasaport KHK ile iptal edilmiş, normal pasaport almak için yaptığım başvuru ise KHK ile ihraç edilmiş olmam gerekçesiyle reddedilmiştir.
-   OYAK nezdindeki birikimim sırf KHK ile ihraç edilmiş olmam nedeniyle verilmemiş, icra yoluyla talep etmem üzerine de hukuka aykırı olarak tedbir konulmuştur,
-   Bilirkişilik başvurum KHK ile ihraç edilmem gerekçe gösterilerek reddedilmiştir,
-   Emeklilik için 28 Eylül 2016 tarihinde başvurmama rağmen sırf KHK ile ihraç edilmiş olmam nedeniyle bugüne kadar maaş bağlanmamış ve emekli ikramiyem verilmemiştir.
-   Hukuk Fakültesi mezunu olmam nedeniyle başladığım avukatlık stajının 6’ncı ayının sonunda Adalet Komisyonu tarafından KHK ile ihraç edilmem gerekçe gösterilerek avukatlık stajı ve avukatlık yapamayacağım bildirilmiştir.
-   Türk Ticaret Kanununa göre bir ticaret şirketi olan konut yapı kooperatif yöneticisi olamayacağım belirtildiğinden kooperatif yöneticiliğinden ayrılmak zorunda kaldım. KHK’ya göre apartman yöneticisi bile olunması mümkün değildir.
-   Sahip olduğum askeri kimlik kartı geri alınmış ve er rütbesiyle terhis belgesi düzenlenmiştir.
-   Silah taşıma ruhsatım iptal edilmiş ve beylik tabancam geri alınmıştır.
-   Arkadaşlarım! dostlarım! tanıdıklarım ne olur ne olmaz diyerek beni aramaktan, ziyaret etmekten, benimle görünmekten imtina etmekte olup, toplum içinde bir nevi cüzamlı gibi yaşamaktayım. 22 yıllık çalışmamın, alın terimin sonucu ve anamın ak sütü gibi helal ve hakkım olan maaş, ikramiye ve OYAK emeklilik yardımı 8 aydır verilmediğinden eşimin memur maaşıyla yaşamımı idame etmeye çalışmaktayım. Sayılan işlemlere ait belgeler mevcuttur ve bazı bakanlara gönderilmiştir. Devlet kurumları olarak sistemli bir şekilde yapılan bu işlemlerin talimatla yapıldığını düşünüyorum.
Oysa ben diyorum ki; varsa suçum gereğini yapın ama suçum ama olmadığı halde bana bunların yapılması hakka, hukuka, adalete vicdana sığmaz, yazıktır, günahtır. Allahtan korkmaz mısınız yoksa sizin Allahınız yok mudur?
“RIZKIMIZI FİRAVUN VERİYOR” 
DİYENLERDEN OLMAYACAĞIM
Masumiyet karinesi, suç ve cezaların kanuniliği, adil yargılanma, mahkemeye erişim, etkili başvuru gibi uluslararası hukuk kuralları ihlal edilerek ben ve KHK ile ihraç edilen diğer masumlar bir nevi “medeni ölüme” terk edilmiştir. Bir devlet vatandaşına zulüm yapmaz yapamaz, en azılı suçlulara bile insani şartları sağlamak ve onların insan onurunu korumak zorundadır. Oysa bu konuda çok acı örnekler yaşanmaktadır.
Terör örgütü üyeliğinden yıllarca hapis yatanlar, yalancılar, soyguncular, hırsızlar milletvekilliği, belediye başkanlığı vb. görevler yaparken ben olmadığım bir şey sebebiyle toplumdan soyutlanmakta, mülkiyet gibi seyahat gibi çalışma gibi anayasal haklarım ihlal edilmektedir. En acısı da bu işlemlerin hedef örgütün, aynı hedefe paralel yollardan yürüyen siyasi şeriklerince ve fütursuzca yapılmasıdır.
Bu noktada diyorum ki; bana yapılan haksızlığa tahammül edemiyorum, bana yapılanı sindiremiyorum, eziyet ve zulüm had safhaya ulaşmıştır. Ama ben hiçbir zaman susmayacağım, çünkü haklıyım güçlüyüm ve kimseden korkmuyorum. Bu aşamadan sonra bana yapılacak tek şey susturmak için özgürlüğümü engellemektir, buyursunlar onu da yapsınlar ama düşüncelere, vicdana kelepçe vuramazlar. Nasıl olsa zalimlerle er ya da geç hesabımız görülür, dünya ahret iki elim onların yakasında olacaktır.
Bunları görüp de haksızlık karşısında susanlar her kimse dilsiz şeytandır. Yüzyıllar önce dendiği gibi “Ey Musa sen haklısın ancak rızkımızı firavun veriyor” diyenlerden olmayacağım.
Son olarak diyorum ki; Bu yazıyı kaleme almamın temel sebebi bana yapılan haksızlık ve hukuksuzlukların bilinmesidir. Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan hakkında işlem yapanlar kendilerinin yüzde biri kadar fetöcü olduğumu ispat edin ben hiçbir talepte bulunmayacağım."
(ALINTI & KAYNAK: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yarbay-alkan-nereye-kadar-bedel-odenecektir-161434h.htm)

24 Nisan 2017 Pazartesi

ENTERESAN!!!... "YSK BAŞKANI'NIN EŞİ MELİH GÖKÇEK'İN DANIŞMANI ÇIKTI!"

GAZETEKRİTİK: "YSK BAŞKANI'NIN EŞİ MELİH GÖKÇEK'İN DANIŞMANI ÇIKTI!.."
Mühürsüz oyları geçerli sayarak kendi kanununu çiğneyen ve bunu normal kabul eden YSK (Yüksek Seçim Kurulu) Başkanı Sadi Güven'in eşi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in danışmanı çıktı.
Türkiye'nin kaderinin oylandığı Başkanlık Sistemi Referandumun'da Evet ve Hayırların kafa kafaya çıkması ve kıl payı Evet'in önde bulunması tartışmaları da arkasından getirdi. 
Seçim güvenliğinden ve eşitliğinden sorumlu olan Yüksek Seçim Kurulu'nun Referandumun oylandığı günün akşamında Kanun'da açıkça yer almasına rağmen "mühürsüz" oyların geçerliği olduğunu ilan etmesi şok etki yarattı. 
YSK Başkanı Sadi Güven yaptığı ilk açıklamada Kanunun açıkça yasaklamasına rağmen yapılan işin "doğru" olduğunu savunmasının hiç bir yasal dayanağı yok. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Referandumun güvenliğine gölge düşürdüğünü söylemesine rağmen YSK Başkanı'nın Referandum gecesi sonuçlar ve itirazlar kesinleşmeden Eveti galip ilan etmesi de tartışmalara neden oldu.
(REF: 17-04-2017 & HTTP://WWW.GAZETEKRITIK.COM)
http://mobil.gazetekritik.com/haber/ysk-baskani-nin-esi-melih-gokcek-in-danismani-cikti/10880/

22 Nisan 2017 Cumartesi

23 NİSAN "EGEMENLİK (!) VE ÇOCUK BAYRAMI" KUTLU OLSUN!

23 NİSAN KUTLU OLSUN!
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının ve bugünün Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak çocuklara armağan edilişinin 97. yılını kutluyoruz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çocuklara  hediye ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile onların geleceğimizin teminatı olarak gördüğünü tüm dünyaya göstermiştir.
Bugün için, bizlerin de en büyük dileği çocuklarımızın Cumhuriyet’imizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve ilkeleri doğrultusunda, toplumumuzun her alanındaki ileri atılımlarına öncülük yapacak, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle dolu, görev ve sorumluluklarına yürekten bağlı, çağdaş düşünceli insanlar olarak yetişmesidir.
Bu vesile ile ülkemize bağımsızlığı, milli egemenliği getiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, minnet anıyoruz..
TETA Teknik Tarım & ULUSAL HABER

18 Nisan 2017 Salı

SON DAKİKA!.. Tunceli'nin Pülümür İlçesinde feci kaza. Helikopter düştü, 12 şehit

TUCELİ, PÜLÜMÜR’DEN
ACI HABER: 
“Pülümür İlçesinde feci kaza. Helikopter düştü, 12 şehit”
Tunceli'nin Pülümür ilçesinde düşen polis helikopterinden acı haber. Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, bugün saat 11.40 sularında Pülümür ilçesinden havalandıktan 10 dakika sonra sinyal alımı kesilen "Skorsky" tipi polis helikopterinin enkazına yürütülen çalışmalar sonucu ulaşıldı. Helikopterdeki 12 kişinin şehit olduğu belirtildi. Helikopterde, 7 polis memuru, 1 hakim, 1 astsubay ve 3 mürettebat olduğu ifade edilmişti. Tunceli'nin Pülümür ilçesinden içinde bulunan 1 hakim, 7 polis, 1 astsubay, 3 de mürettebat ile havalandıktan 10 dakika sonra irtibat kesilen  ve düştüğü belirlenen Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait Sikorsky S-70 Blackhawk tipi polis helikopterden acı haber geldi. Helikopterde bulunan 12 kişinin tamamı şehit oldu.  
Pülümür'den havalanan helikopterden 10 dakika sonra telsiz bağlantısı kesildi. Helikopterin bulunması için bölgeye  Diyarbakır, Elazığ ve Erzurum'dan AFAD ekipleri sevk edildi. Diyarbakır'da bulunan 8'inci Ana Jet Üssü'nden de arama uçaklarının bölgeye gönderildi. Sağlık Bakanlığı'nca, Tunceli'de polis helikopteriyle irtibatın  kesildiği bölgeye 6 ambulans ve 5 Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi'nin sevk edildi.Yoğun sis ve kar nedeniyle kara ekiplerinin enkaza ulaşmakta zorluk yaşadığı duyuruldu.
EKİPLER ENKAZA ULAŞTI:ACI HABER GELDİ 
Olumsuz hava koşulları nedeniyle düştüğü belirtilen helikopterin enkazına ilk olarak Kocatepe Jandarma Karakolundan olay yerine giden 2 askeri timin, ulaştı. Kara saplanmış halde helikopter enkazına ulaşan timler 12 kişinin şehit olduğu bilgisini Tunceli Valiliğine bildirdi.
TUNCELİ İL SAĞLIK MÜDÜRÜ'NDEN FLAŞ AÇIKLAMA: 
112'YE OLAY YERİNDEN DÜŞEN BİR ÇAĞRI YOK
Tunceli İl Sağlık Müdürü Sercan Özaydın, Tunceli'de  irtibat kesilen helikoptere ilişkin "Bölge itibarıyla 112 çağrısının komşu  illerimize de düşmüş olma ihtimali var. Bingöl, Erzincan ve Erzurum ile müşterek  değerlendirdik, 112 komuta merkezine olay yerinden düşen bir çağrı yok. Olay  yerine dair hiçbir çağrı almadık." dedi. Özaydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tunceli'de polis  helikopteriyle irtibatın kesilmesinin ardından 112 komuta merkezine herhangi bir  çağrı gelmediğini belirtti.Basında çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Özaydın,  "Bölge itibarıyla 112 çağrısının komşu illerimize de düşmüş olma ihtimali var.  Bingöl, Erzincan ve Erzurum ile müşterek değerlendirdik, 112 komuta merkezine  olay yerinden düşen bir çağrı yok. Olay yerine dair hiçbir çağrı almadık." diye  konuştu. Özaydın, bölgeye sağlık ekiplerinin de sevk edildiğini dile getirerek  "Biz olay duyulduktan 1 dakika sonra 1 Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), 7  tane cip ve ambulans ile 30'u aşkın personelimizle olay yerine ulaşmaya  çalışıyoruz." dedi.
YOLDA HEYELAN OLDU
Arama kurtarma ekipleri karadan helikoptere ulaşmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak Sarıgül Köyü'ne giden yolda yine yoğun yağmur nedeniyle heyelan meydana geldi. Buraya da iş makineleri sevk edildi. Ekiplerin bölgeye ulaşma çalışmaları sürüyor. Tunceli'de 12 personeli taşıyan ve radardan kaybolan helikopterde bulunanların isimleri belli oldu.  Tunceli’de 1 hakim, 1 astsubay, 7 polis ve 3 personeli taşıyan Sikorsky S-70 Blackhawk tipi helikopter kalkıytan 10 dakika sonra radardan kayboldu. Helikopterde, Hakim Onur Alan, Polis memurları Ekrem Dereli, Sadettin Demir, Candaş Kaplan, Mesut Özdemir, Ahmet Cihan Kilci, Hasan Yıldırım, Azam Gündede, Komiser Pilot Abdullah Ortanca, Polis memuru teknisyen Murat Ködük, sözleşmeli pilot Dilaver Karsavuranoğlu'nun  olduğu öğrenildi.
HELİKOPTERİN DÜŞTÜĞÜ BÖLGE TESPİT EDİLDİ
Pülümür ilçesinin Çambulak ve Kocatepe köylerinin 2 bin 500 metre  yüksekliğindeki kırsalına düştüğü öngörülen ve koordinatlarının belirlendiği  belirtilen helikopteri arama çalışmalarının sürdüğü belirtildi. Arama kurtarma çalışmalarına askeri helikopterler tarafından da  havadan devam edildiği ve bölgede kar yağışının çalışmaları güçleştirdiği  öğrenildi. Tunceli Valiliği, radardan kaybolan helikopterle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, helikopterin olumsuz hava şartlarından dolayı düştüğünün değerlendirildiği belirtildi.  Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: "18 Nisan 2017 günü saat 11.40 sıralarında Pülümür ilçemizden havalanan Skorsky tipi Polis Helikopterinden kalkışından yaklaşık (10) dakika sonra sinyal alımı kesilmiştir. Söz konusu Helikopterde (7) Polis Memuru (1) hakim, (1) Astsubay ve (3) mürettebat olduğu değerlendirilmektedir. Helikopterin olumsuz hava şartlarından dolayı düştüğü değerlendirilmekte olup, bölgeye çok sayıda arama kurtarma ekibi sevk edilmiş olup gelişmelerden kamuoyuna bilgi verilecektir".
ERZİNCAN'DAN TUNCELİ'YE AFAD VE UMKE EKİBİ SEVK EDİLDİ
Tunceli'de radardan kaybolan helikopter için Erzincan'dan AFAD ve UMKE ekibi sevk edildi.
Tunceli'de radardan kaybolan helikopter için 2 araç ile birlikte 11 kişilik AFAD ekibi, 5 adet ambulans ve 8 kişiden oluşan UMKE ekibi bölgeye hareket etti. Bölgede yoğun sisle birlikte görüşün kısıtlı olduğu öğrenildi. Uzmanlar, muhtemel düşük görüş şartları nedeniyle kazanın gerçekleşmiş olabileceğine dikkat çekti. Habertürk'e konuşan emekli hava pilotu Erdoğan Karakuş, "O bölgenin doğal şartları oldukça zorlu. Yağışlı ve sisli havalarda helikopterin alçak irtifada uçuşu oldukça zorlu. Helikopterin düşmesine bazen yıldırım, şimşek bile sebep olabilir. İncelenmeden bir şey söylemek zor. İncelenmesi lazım. Yani normal olarak her türlü işlemi yaptıklarını değerlendiriyorum. Bahar aylarında yıldırım şimşek düşmesi de söz konusu olabilir. Onları göz önüne almak lazım. Hava şartlarının kötü olduğu açıkça görülmektedir" dedi. Hava Kuvvetleri, bölgede arama kurtarma çalışmaları için Diyarbakır'dan CN235 tipi uçağı yönlendirdi. Havadan İhbar Kontrol (HİK) olarak adlandırılan E-7T Barış Kartalı uçağı da Tuncelide helikopterden gelecek sinyali tespit etmek için uçuyor. Özel donanıma sahip bu uçaklar, çarpma ile devreye giren özel sinyali tespit edebiliyor. Bölgede ayrıca Malatyadan kalkan 2 Sikorsky S-70 arama kurtarma helikopteri de arama-kurtarma çalışmalarına destek veriyor. (18.04.2017, 15.00-Ajanslar)

14 Nisan 2017 Cuma

Konya Mitingi Yapıldı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'dan FLAŞ AÇIKLAMALAR

ERDOĞAN'DAN KONYA'DA FLAŞ AÇIKLAMALAR
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, referandumda sonra Türkiye'nin eyaletlere bölüneceği iddialarıyla ilgili, ''Türkiyenin üniter yapısının en büyük savunucu, en başta gelen müdafi daima şahsım başta olmak üzere biz olduk, biz olacağız. Eyaletmiş, federasyonmuş, şuymuş, buymuş hiç biri bizim gündemimizde yoktur, olmayacaktır. Bunların birçoğu tarih olmuştur. Artık siyaset güncelleniyor. Yönetim sistemleri güncelleniyor. Cumhuriyetimizi üniter yapısı içinde ilelebet payidar kılma konusundaki kararlılığımızı buradan, bir kez daha tekrar ediyorum'' dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, özel uçakla İstanbul'dan Konya'ya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, havalimanında eski Başbakan ve Ak Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, Vali Yakup Canbolat ve diğer protokol üyeleri karşıladı. Erdoğan, Davutoğlu ve beraberindeki heyetle birlikte havalimanı yakınındaki Tahir Büyükkörükçü camiine geçerek cuma namazını kıldı. Erdoğan, camiye giriş ve çıkışında yoğun ilgiyle karşılandı. Cami çıkışında kendisini bekleyen halkı selamlayan Erdoğan, kalabalığın yanına gidip bir süre sohbet etti. Bir kişi de Erdoğan'a, fotoğrafının olduğunu bir tablo hediye etti. Erdoğan daha sonra Kılıçarslan Şehir Meydanı'ndaki mitinge geçti. Burada ilk olarak Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Vali Yakup Canbolat, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, eski Başbakan Ahmet Davutolu, kürsiye çıkıp konuşma yaptı.
''BİLMEZSEN HADDİNİ, PATLATIRLAR ENSENİ''
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un bir televizyon kanalında 'evet' oyu kullanacaklara yönelik sözlere tepki gösterdi. Erdoğan, şunları söyledi: 'CHPnin Konya milletvekilinin neler söylediğini duydunuz değil mi? Neymiş, evet verenleri İzmirden denize dökeceklermiş. Samsundan gireceklermiş, Sivas Amasya, Sakarya, ey gafil, seni Samsuna sokmazlar. Haddini bil haddini, bilmezsen haddini, patlatırlar enseni. Sen bu ülkeyi ne zannettin, bu milleti ne zannettin. Bunca yıl Konyanın suyunu içmiş, ekmeğini yemiş birisi, nasıl olur da böyle zırvalar, bilemiyorum. Eminim Konyalı bu densize haddini pazar günü verecek. Tabi onun şahsında aynı izde gidenlere de bildirecektir."
ÖZÜ ÇÜRÜK OLAN BİZE YARAMAZ
Eleştirilerini sürdüren Erdoğan, ''Bu zihniyete ilk dersi pazar günü sandıkta vereceğinize inanıyorum. Bu parti eski ve yeni genel başkanlarıyla, milletvekilleriyle tamamen pusulayı şaşırmış durumda. Ne diyor Konyalı aşıklar biliyor musunuz? Hakkı bilmeyen can, hakka varamaz. Özü çürük olan bize yaramaz. Bunca cehaleti gözün göremez, ilim irfanla dolup taşmadıkça. Milletimizin, özü çürük olanlarla işi olmaz. Konyalının ise hiç olamaz. Bunların derdi büyük. Türkiyedeki yönetim sistemi değişince artık milletin önüne çıkamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Hem göbeğini kaşıyan adam diyerek bidon kafalı diyerek, makarnacı diyerek bu millete hareket edip, hem de bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olma devri bitiyor. Bunlar ondan çıldırıyor. Bundan sonra hükümetler otel lobilerinde, güneş otelde şurada burada, medya patronlarının yanlarındaki pazarlıkla değil, sandıkta doğrudan kurulacak. Kararı siz vereceksiniz'' diye konuştu.
"EYALET GÜNDEMİMİZDE YOKTUR"
Erdoğan, referandumdan sonra Türkiye'nin eyaletlere bölüneceği iddialarını da açıklık getirdi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Birkaç gündür bir dedikodu aldı başını gidiyor. Üniter yapı meselesi. Türkiyenin üniter yapısının en büyük savunucu, en başta gelen müdafi daime şahsım başta olmak üzere biz olduk, biz olacağız. Eyaletmiş, federasyonmuş, şuymuş, buymuş, hiç biri bizim gündemimizde yoktur, olmayacaktır. Bunların birçoğu tarih olmuştur. Artık siyaset güncelleniyor. Yönetim sistemleri güncelleniyor. Cumhuriyetimizi üniter yapısı içinde ilelebet payidar kılma konusundaki kararlılığımızı buradan bir kez daha tekrar ediyorum. Cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen tüm devletlerimizle gurur duyuyoruz. Özellikle Anadoludaki ilk devletimiz Selçuklu ile cihan devleti Osmanlı ile ve şartların en zor döneminde kurduğumuz cumhuriyetimizle gurur duyuyoruz ve iftihar ediyoruz. Bizi sen, sevgisiz, susuz, havsız ve vatansız bırakma Allahım. Böyle dua ediyoruz.''
ERDOĞAN, AGİT'E, ''SEN KİMSİN YAV''
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Konya'daki mitingde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nı (AGİT) eleştirdi. AGİT'in, referandumda 'evet' çıkmasından kaygı duyduğunu ifade eden Erdoğan, ''Biliyorsunuz Avrupa'nın AGİT örgütü var. Bu daha çok seçimlerin yapıldığı ülkelere, temsilcilerden gönderiler heyetler. Şimdi bunlar kalkmışlar Türkiye'de 'evet' çıkarsa, burada bir çok sıkıntıların olduğu anlamına gelirmiş. Sen kimsin yav. Önce haddini bil haddini. Senin böyle bir görevin yok. 'Evet' çıkarsa ne olur, 'hayır' çıkarsa ne olur? Sen bunu konuşamazsın. Her yerde 'evet' varmış, 'hayır' yokmuş. Onu sen bu noktada çalışmayan partinin yetkilileriyle konuş. Böyle bir rapor veremezsin. Versen de vermesen de pazar akşamı bu millet 'evetiyle' görevini yapacaktır. Eskiler ne diyor? Aşk adamı ağlatır, dert adamı söyletir. Biz dertliyiz, hem de aşığız. Onun için biz pazar akşamı itibariyle bu işi milletçe bitireceğiz. Davamız bir, aşkımız sonsuz. Aşkımız millet, derdimiz millet. Onun için gece, gündüz çalışıyoruz.'' diye konuştu. Erdoğan,14 yıl boyunca hizmet yapmak istedikleri sırada CHP'nin sürekli engel olmaya çalıştığını ve mahkeme mahkeme dolaştıklarını, sabah ve akşam gensoru vererek, hükümeti iş yapamaz hale getirdiklerini söyledi. Erdoğan, 16 Nisan'ın Türkiye için yeni bir fırsat olduğunu belirterek,''Artık kifayetsiz genel başkanlara mecbur değilsiniz'' dedi.
LOKANTALARLA CUMHURBAŞKANI'NIN İŞİ YOK
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yeni anayasayla Cumhurbaşkanı'nın muhtarlıkları ve lokantaları kapatabileceği yönündeki açıklamasına tepki göstererek, Cumhurbaşkanı'nın lokantalarla işinin olmadığını, o işin belediyelerin işi olduğunu söyledi.
''BÜTÜN SİLAHLARINI YA GÖMECEKLER, YA YOK OLACAKLAR''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör olaylarına değinerek, terörün sıfırlanacağını belirtti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''20 ayda yaklaşık 11 bin teröristi etkisiz hale getirdik. Girdik inlerine. Daha da gideceğiz. Allah'ın izniyle bunları sıfırlayacağız. Bütün silahlarını ya gömecekler ya yok olacaklar başka çaresi yok. Bu ten bu canda oldukça, arkadaşlarımla bu mücadeleyi sürdüreceğim. Ülkemiz üzerinde hesabı olan güçlerin, maşalığını soyunan tüm terör örgütlerin başlarını ezmek üzerimize vaciptir. PKK, PYD, DEAŞ. Bunlar adeta parasını verenin istedikleri gibi kullandıkları birer kiralık katiller sürüsüne dönüşmüş durumdadır. DEAŞ'ın İslamdan uzaktan yakından alakası olabilir mi? Bu bölgemizde yıllardır neredeyse sadece Müslümanları öldüren, diğer yerlerde ise sadece masumları katletmek dışında bir vasfı olmayan örgüttür. FETÖ derseniz, Pensilvanya, şarlatanın emriyle, kendi ülkesine, kendi milletine silah çeken her türlü kötülü eden bir ihanet çetesidir.''
İDAM KONUSU
Alandakilerin 'İdam' diye bağırması üzerine Erdoğan, ''Kardeşlerim, şimdi bak bu talebiniz var ya, pazar günü aynı zamanda bu idam kararının verileceği gündür. Asıl kararı siz vereceksiniz siz. Pazardan sonra bu parlamentoya gelecek. Parlamento da, Kılıçdaroğlu diyor ki, ben evet derim. Sayın Bahçeli 'evet' diyeceğini açıkladı, sayın Yıldırım da aynı kanaatte. Parlamentodan geçti geçti. Bana gelecek. Ben bunu onaylarım. Şehidimizin katillerini affetme yetkisi bize ait değildir. Ha geçmedi, bu defa ben inanıyorum ki AK Parti ve MHP aynen burada olduğu gibi yine bir gensoru, bu gensoruyla da yine millete geliriz. Kararı da millet verir'' dedi.
''CAMİLERİMİZİ KAPATAMIYACAK SINIZ''
Erdoğan, ''Biz 80 milyon tek milletiz. Bizi bölemiyecekler. Ezanımızı susturamayacaklar. Camilerimizi kapatamıyacaklar. Ey CHP, o tarih oldu tarih. Onları siz burada bile yaptınız. Konya'da bile mescidlerimizi ahıra çevirdiniz. Biz sizin geçmişini iyi biliriz'' dedi.
''KANDİL'DE 'HAYIR' DİYENLERİN PAÇAVRALARINA BİZDEN PRİM YOK''
Erdoğan, "Bizim şu bayrağımızdan başka bayrağımız yok. Öyle o Kandil'deki 'hayır' diyenlerin paçavralarına bizden pirim yok. 780 milyon kilometrekare ile tek vatan, tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti devleti''dedi. Erdoğan, mitingin ardından Konya Valiliğini ziyaret etti.

ATO "ANKARA TİCARET ODASI BAŞKANLIĞI" Bosna-Hersek Büyükelçisi ATO Başkanı Gürsel Baran'ı Makamında Ziyaret Etti.


Lütfen Resimleri Görüntüleyiniz

Lütfen Resimleri Görüntüleyiniz

Lütfen Resimleri Görüntüleyiniz
BOSNA-HERSEK BÜYÜKELÇİSİ

ATO BAŞKANI BARAN’I ZİYARET ETTİ
-BOSNA-HERSEK BÜYÜKELÇİSİ SADOVİC, ANKARA TİCARET VE EKONOMİSİ HAKKINDA BİLGİ ALMAK İÇİN ATO BAŞKANI GÜRSEL BARAN’I ZİYARET ETTİ.  
-ATO BAŞKANI BARAN: “BOSNA-HERSEK İLE TİCARETİMİZİ DAHA YUKARI TAŞIMAK İÇİN ELİMİZDEN GELEN HER NE VARSA YAPMAYA HAZIRIZ”
Bosna-Hersek Büyükelçisi Bakir Sadovic, Başkent Ankara’nın ekonomisi ve ticareti hakkında bilgi almak için Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ı ziyaret etti.
ATO Başkanı Baran, ziyaret sırasında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Bosna-Hersek’e ihracatının 309 milyon dolar, ithalatının ise 288 milyon dolar olduğunu belirtti. Türkiye’nin Bosna-Hersek’e yaptığı ihracat içinde Ankara’nın payının yüzde 1,5 olduğuna dikkati çekenBaran“Bu rakamlar bizim için yeterli değil. Bosna-Hersek ile ticaretimizi kısa zamanda 1 milyar avro civarına çıkarmamız lazım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem bölgeye hem de Bosna-Hersek’e özel bir ilgisinin bulunduğunu hatırlatan Baran, 2008 yılında Altındağ ilçesinde 50 dönüm büyüklüğündeki bir parka, Türk halkının büyük değer verdiği Bosnalı lider Aliya İzzetbegoviç’in isminin verildiğini bildirdi. Baran, şunları kaydetti:
“Bosna-Hersek bizim için o bölgede çok büyük önem arz ediyor. Boşnak halkına karşı sevgi ve muhabbetle bakıyoruz. Karşılıklı ticaretimizi nasıl artırabiliriz, beraberce çalışmalar yapalım. Ankara Ticaret Odası olarak Bosna-Hersek ile ticaretimizi daha yukarı taşımak için elimizden gelen her ne varsa yapmaya hazırız.”  
Baran, Büyükelçi Sadovic’e Ankara Ticaret Odası hakkında da bilgiler verdi. 157 bine yakın üyesi bulunan ATO’nun Türkiye’nin ikinci büyük odası olduğunu söyleyen Baran, Oda bünyesinde, Ankara’daki bütün ticareti kapsayan 68 meslek komitesi bulunduğunu söyledi. Ankara’nın eskiden “memur şehri” olarak anıldığını hatırlatan Baran, “Ankara bugün eğitim, sağlık, savunma sanayi alanlarında Türkiye’nin önemli merkezlerinden biri haline geldi” dedi. Baran, Ankara için sağlık ve kongre turizminin öneminden de söz etti.Büyükelçi Sadovic ise iki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek istediklerini belirterek, kabulünden dolayı ATO Başkanı Baran’a teşekkür etti.
Ziyaret sırasında Bosna-Hersek Büyükelçiliği 1.Katibi Zeljko Vasiljevic,  ATO Yönetim Kurulu Üyesi Musa Beşparmak ile ATO Dış Ticaret ve Uluslararası İşbirliği Özel İhtisas Komisyonu Başkanı Ali Rıza Koç, komisyon üyeleri Kader Sezer veTurgay Araz da hazır bulundu.
Ziyaretin ardından ATO Dış İlişkiler ve Dış Ticaret Müdürlüğü tarafından Büyükelçi Sadovic’e Ankara’nın ticareti ve ekonomisi hakkında sunum yapıldı. 

11 Nisan 2017 Salı

ANKARA TİCARET ODASI (ATO) BAŞKANI GÜRSEL BARAN AÇIKLADI


Lütfen Resimleri Görüntüleyiniz

Lütfen Resimleri Görüntüleyiniz

Lütfen Resimleri Görüntüleyiniz
ANKARA’DA İSTİHDAM ARTTI 
 
-ATO BAŞKANI BARAN, YILIN İLK ÜÇ AYINDA ANKARA’DA 29 BİN 346 KİŞİYE ARTI İSTİHDAM SAĞLANDIĞINI AÇIKLADI.

-BARAN: “ATO OLARAK İSTİHDAMIN ARTMASI İÇİN YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMALARIN MEYVELERİNİ ALMAYA BAŞLADIK.”


Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, yılın ilk üç ayında Ankara’da 29 bin 346 kişiye ilave istihdam sağlandığını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı istihdam seferberliğine katkıda bulunmaya devam edeceklerini belirten Baran, “ATO olarak istihdamın artması için yaptığımız çalışmaların meyvelerini almaya başladık. Bundan son derece memnunuz. Cumhurbaşkanımıza verdiğimiz söz ve koyduğumuz hedef için canla başla çalışıyoruz” dedi.

-“ANKARA ARTI İSTİHDAMDA 3. SIRADA”- 

Baran, yaptığı yazılı açıklamada, SGK verilerine göre 1 Ocak 2017-4 Nisan 2017 tarihleri arasında Ankara’nın ilave istihdam sayısının 29 bin 346 olduğunu kaydederek, ”Bu rakamla Türkiye genelinde İstanbul ve Antalya'nın ardından üçüncü sırada yer alıyoruz. Ancak biz üçüncülüğü yeterli bulmuyoruz. Önümüzdeki aylarda birinci sıraya çıkmak için devletimizin istihdam teşviklerini üyelerimize anlatmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Baran, oransal olarak Ankara’nın sağladığı artı istihdamın, Türkiye genelinin yüzde 6’sını oluşturduğunu ifade etti.

Devletin istihdam teşviklerini üyelerine duyurmak için ATO bünyesinde açtıkları İŞKUR Hizmet Noktası’nın çalışmalarına devam ettiğini söyleyen Baran“Üyelerimiz bizzat gelerek ya da 444 0 286’yı arayarak istihdam teşvikleri hakkında ayrıntılı bilgi alabilirler” dedi.

-İŞ VE AŞ İÇİN İSTİKRAR ŞART-

ATO Başkanı Baran, istihdamın artması ve ekonominin büyümesi için istikrar ve güven ortamının çok önemli olduğunu vurgulayarak, “İş dünyası olarak istikrarın önemini geçmişte ağır bedeller ödeyerek öğrendik. Bu yüzden kıymetini iyi biliyoruz. 15 Temmuz’da istikrara ve demokrasimize sahip çıktık, sahip çıkmaya da devam etmeliyiz. İstikrar ve güven ortamında iş de olur aş da… Bunun sonuçlarını, meyvelerini alıyoruz. Ülkemizin güçlenmesi, insanımızın zenginleşmesi için istikrar ve güven ortamını tahkim etmeli, bunun için gereken iradeyi ortaya koymalıyız” diye konuştu.

-ATO ÜYELERİNE ÇAĞRI-

ATO üyelerine çağrısını yineleyen Baran, şunları kaydetti:

“İşverenler olarak bu ülkeye yapacağımız en güzel hizmet, istihdamı artırmaktır. İstihdam artarsa üretim ve refah da artar. Devletimiz ilave istihdam teşvikleri veriyor. Üyelerimiz, işe alacakları her bir sigortalı için 1.404 TL ödeyecekler, geriye kalan 773 TL tutarındaki prim ve vergi yükümlülükleri devlet tarafından karşılanacak. İşlerimizi büyütmek, ekonomimizi büyütmek için bu fırsatı iyi değerlendirelim. Büyük ve güçlü Türkiye için el ele vererek, işsizlerimize iş ve aş temin edelim.”  

7 Nisan 2017 Cuma

İYİ’Kİ VARSIN AMERİKA!.. İDLİB'DE MASUM VE MAĞDURLARIN SOYKIRIMINA SESSİZ VE SEYİRCİ KALAN LANETLİ "KORKAK KÂFİRLER" KAHROLSUN.

İYİ’Kİ VARSIN AMERİKA
SON DAKİKA... 
ABD SURİYE'YE FÜZE FIRLATTI, KİMYASAL SALDIRI ÜSSÜ İMHA EDİLDİ
Suriye’de yaklaşık beş yıldır masum, müsemma ve korumasız insanlara kan kusturan, vahşet unsuru ihanet şebekelerine nihayet okkalı bir Osmanlı tokadı vuruldu. Amma tokadı vuran; Osmanlı’nın devamı olduklarını iddia eden saray soylularından (!) değil; Osmanlı’nın ebedi muarızı, can düşmanı ve neredeyse Cumhuriyet kuruluncaya kadar kendisinden haraç aldığımız AMERİKA!..
VAHŞETE SEYİRCİ KALAN 
"ACİZ VE ZAVALLI" BM
Bu vahşet, Vandallık ve şeamet karşısında Suriye'ye ilk kez saldırı düzenleyen ABD, Akdeniz'deki savaş gemilerinden 59 Tomahawk Cruise füzesini Şinsar ve El Şayrat hava üslerine fırlattı. İdlib'e kimyasal saldırı düzenleyen uçakların kullandığı Şayrat hava üssünün imha edildiği bildiriliyor.
BBC muhabiri, bir askerin anlattıklarını Twitter mesajında paylaştı: "Gizlenecek zaman yoktu. Uyuyorduk, ilk füzenin dehşetiyle uyandık. Gizlenecek zaman yoktu..." Bölgedeki kaynaklar ayrıca, füzelerin düşmesiyle hava üssünde büyük bir yangın çıktığını belirtiyor.
Saldırıya uğrayan Şayrat hava üssünün içinden ilk görüntüler, sosyal medya üstünden paylaşıldı. Görüntüde, üssün hasar aldığı dikkat çekiyor. Rus resmi televizyonu ise, hava üssünde açılan çukurları ve enkaz görüntülerini ekrana getirdi. Resmi televizyona göre, pistlerde neredeyse hiçbir hasar yok.
Rusya lideri Putin, suskunluğunu bozdu ve füze saldırısının uluslararası hukuku çiğnediğini savundu. İdlib'deki katliamdan sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) getirilen tasarıyı önceki gün veto eden ve sivillerin ölümlerini 'yalan haber' olarak niteleyen Rusya, Şam rejimine saldırı düzenlenince bu kez kendisi BMGK'yı acil toplantıya çağırdı.