19 Ekim 2016 Çarşamba

BÜYÜK TARTIŞMA "SABAH GAZETESİ" GÖMÜLÜ SAVAŞ UÇAKLARI ÇIKIYOR

GÖMÜLÜ SAVAŞ UÇAKLARI ÇIKIYOR
HABER: (iktibas/kaynak) SABAH GAZETESİ “METİN CAN” Giriş Tarihi: 14.10.2016, Yorumlar: Ulusal Haber & Ulusal Ajans Haber Merkezi (Admin) 
***
Kayseri’de 50’den fazla gömülü savaş uçağı tespit edildi. Focke-Wulf FW-190 tipi uçakların ABD’nin dayatması ile ortadan kaldırıldığı 70 yıldır da kamuoyundan saklandığı belirtiliyor
Türk savunma sanayisinin en gizemli olaylarından biri gün yüzüne çıkmaya hazırlanıyor. 70 yıldır Türk kamuoyundan gizlenen kayıp savaş uçakları skandalında yeni belgeler ortaya çıktı. SABAH'ın ulaştığı belgelere göre, 1947'de ABD'nin Türkiye'ye yardım planı ile bir anda ortadan kaybolan, envanterlerden silinen 72 adet Focke-Wulf FW-190 tipi uçaklardan 50'si Kayseri Eski Havalimanı'nın altında (2. Hava İkmal Komutanlığı ön cephesi) gömülü. Uçakların ortaya çıkarılması ile ilgili ilk resmi çalışma 2015'te gerçekleşti. Bu kapsamda yapılan metal dedektör testleri de uçakları tespit etti. Ancak uzayan bürokrasi ve araya giren 15 Temmuz darbe girişimi uçakların gün yüzüne çıkmasını engelledi. SABAH'ın ulaştığı kaynaklar, konuyla ilgili çalışmaların en yakın zamanda yeniden başlayacağını ifade etti.
YERLİ ÜRETİMİ BİTİRDİ
FW-190 A3'ler yerlilik açısından ayrı bir öneme sahip. Zira 1. Dünya Savaşı'nda başlayan Alman işbirliği Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Junkers ile üretim işbirliğine dönüşmüştü. Türkiye'de TOMTAŞ kurulmuş ve A-20'ler ülkemizde üretilmişti. Ortak üretimin devamı amacıyla 1941'de Alman büyükelçisi, eski şansölye Franz von Papen'in gayretleri sonucu bir ticaret antlaşması imzalandı. Bu anlaşma gereği Türkiye Almanya'ya demir ve krom cevheri sattı. Karşılığında da 72 adet FW-190A3 tipi savaş uçağı aldı. Parçalarının önemli kısmı Anadolu'daki tesislerde üretilen uçaklar 1943'te Türkiye'ye getirildi. İlk uçuşunu 10 Temmuz 1943'te yapan bu uçaklar 5 farklı ile dağıtıldı. 50 adet uçak da Kayseri'ye gitti. Türk-Alman yapımı savaş uçaklarının kaderi 1947'de son buldu. Ortaya çıkan gizli belgelere göre olay şu şekilde gelişti: ABD, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından elinde kalan binlerce uçağı müttefiklerine dağıtmak üzere çalışma başlattı. Ankara ile uzun süren görüşmeler gerçekleşti. Nihayetinde ABD'li yetkililer ile 1947'de anlaşmaya imza atıldı. Anlaşma gereği Türk ordusunun envanterdeki tüm Alman FW-190'lar imha edilecekti. O tarihten sonra uçaklar hiç görülmedi.
YAĞLI BRANDALARA SARDILAR
Konuyu 25 yıla yakın süredir araştıran Hasdal Kışlası'na adı verilen komutanın torunu olan Uluhan Hasdal, "ABD kendi uçaklarını ücretsiz vermek istedi. Ancak bir şartı vardı. Alman uçaklarının yok edilmesi. 50'ye yakın uçak Kayseri Havalimanı'na getirildi. Envanter dışı bırakıldı. Hatta belgelere göre, uçaklar yağlı brandalara sarılarak gömüldü. Alman havacılık temsilcileri ile görüştüm. Bu model uçakların korozyana dayanıklı olduğunu ve çıkarılması halinde uçurulabileceğini söyledi" dedi.
HİÇBİR MÜZEDE ÖRNEĞİ YOK
Uçakların gün yüzüne çıkması için sanat düşkünü işadamları da yoğun çaba sarf ediyor. Bu isimlerden biri olan Hisart Müzesi'nin kurucusu Nejat Çuhadaroğlu, yakın zaman önce Kayseri'deki görevli komutanlarla birçok görüşme yaptığını ifade ediyor. Uçakların çıkarılması konusunda önemli mesafe alındığını belirten Çuhadaroğlu, "Ancak araya 15 Temmuz darbe girişimi girdi ve çalışmalar rafa kalktı. Bu model uçaklar şu an dünyada hiçbir müzede yok" dedi. İstanbul'da 'İsmail Akbay Havacılık ve Uzay Bilimleri' adlı bir müze kurmayı hedefleyen araştırmacı Stuart Kline da konuyu takip eden isimlerden. 14 yıldır Türk havacılık tarihi üzerine 2 önemli kitap yazan Kline, "Konuyla ilgili bürokratik çalışmaların tamamlanmasını bekliyoruz. Ayrıca bir müze projemiz var. Hükümet tarafından da projemiz ilgi gördü" dedi.
İLK UÇUŞU 1939'DA YAPTI
Focke-Wulf FW-190 ilk uçuşunu 1 Haziran 1939'da yaptı ve 1941'de hizmete girdi. İlk olarak Eylül 1941'de Kuzeybatı Fransa üzerinde görüldü ve kısa sürede RAF'ın en iyi av uçağı olan Spitfire Mk.V'ye karşı üstünlüğünü ispatladı. Tanınmış Alman tasarımcısı Kurt Tank tarafından projelendirilen Fw-190 esas itibariyle tek kişilik bir av uçağı olup kara-taarruz ve gece av uçağı olarak da savaş sonuna kadar kullanıldı.
BİZE GELEN VE GRUPLARDA YER ALAN: 
HABER, ELEŞTİRİ, KATKI VE YORUMLAR
14 Ekim 2016 13:26 tarihinde 'Oraj POYRAZ  
Evet bütün bunlar Kemalistleri, hatta ulu önder Kamal Atatürk'ün eseri.
Ahh şu Kemalistler yok mu, bütün suç bunların. Amerikayla anlaştılar, cumhuriyeti, halkı, ülkeyi babalar gibi sattılar. Oysa Osmanlı ne de güzel tank, uçak gemisi, uçak imal ediyordu, Atatürk yıkmasaydı, biraz daha dursaydı uzaya çıkacak, Ay'a füze atacaktık. Ne bahtı kara bir halk, ne kadersiz bir devletmiş.
Oraj POYRAZ
***
On 15.10.2016 12:10, ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [Ozgur_Gundem] wrote:
Oraj Bey; Atatürk üzerinden İnönü döneminin Amerika mandasını kabul edişini gizlemeye mi çalışıyorsunuz. Biz bu uçakların varlığından yıllardır haberdarız. Hatta Hollandaya da bu uçaklardan önemli miktarda ihracat yapıldı. ABD nin talimatı ile 1947 de ortadan kaldırılan bu uçaklar ve durdurulan üretim anlaşması olmasa idi. Türkiye şimdiye kadar batı ülkelerinin çoğundan çok daha ileride olurdu. İnsan okuduğu yazıdan bahis edecek ise en azından yazıyı daha dikkatle okumalıdır.
Benim Çocukluğumda Eskişehir hava üssünün adı Tayyare fabrikası idi ve babam da o fabrika da tornacı ustası idi. Kayseri Uçak fabrikasıda Eşkişehir de ki Fabrikanın kardeşi idi. Uçak fabrikasının açılışında Atatürk var ama 1947'e kadar  tamamının üretiminin durdurulması dönemi var. Oçak Sanayii İnönü CHP si tarafından durduruldu daha sonrada Demokrat parti suçlaması ile bu ihanetleri gizlendi. 1960 ihtilali sonrası yerli otomobil Eskişehir DDY cer atalyesinde üretildi Devlet erkanına ve diplomasiye takdimi sırasında Arabanın deposundaki benzin boşaltılıp gösteri sırasında yolda bırakılıp bu araba çalışmaz kampanyası ile Türkiye yine durduruldu. Şu işleri anlamak yerine milli irademize karşı kafirlik etmek işini bir yana bırakıp üretime destek verecek yönde gayret verseniz siz de milletimizin güvenilir bir parçası olurdunuz 
Bir alıntı: Atatürk'ün "Bütün tayyarelerimizin ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayinin bu esasa göre inkişaf ettirilmesi icâp eder" sözleriyle 1925 yılında Tayyare Otomobil ve Motor Türk Anonim ŞirketiTOMTAŞ kuruldu. 6 Ekim 1928 tarihinde Kayseri'de Türk-Alman işbirliği ile Junkers A-20 modeli uçak üretimine başladı. Daha sonra çıkan anlaşmazlık nedeni ile 3 Mayıs 1929 tarihinde Almanlar tüm hisselerini TH Kurumuna devretti. 1932 yılına kadar;
Junkers A-20'den 15 adet üretildi ve uçakların telsizleri de mevcuttu. 1932'den sonra Amerikan Curtis-Wright montajına başlandı.
1938 yılına kadar 145 adet Alman Gotha, 112 adet İngiliz Miles-Magister tipi uçak imal edildi.
1939 yılında Uçak üretimi Türk Hava Kuvvetlerine verildi. 1945 yılında başlayan Amerikan yardımları nedeni ile üretim durduruldu. Atatürk'ün sanayi devrimlerindeki ilk geri adımın ölümünden 6 yıl bile geçmeden gelmesi ne kadar enteresan değil mi?
Özel sektör ise;
1936 yılında Nuri Demirağ ile havacılık sektörüne girdi. İstanbul-Beşiktaş'ta tasarım ve prototip atölyesi, Sivas-Divriği'de uçak fabrikası ve havacılık okulu tesisi kurdu.
1937'de Selahaddin Alan Beşiktaş-Hayrettin iskelesinde Etüt Atölyesi, 1945'de Divriği'de Gök Uçuş okulunu kurdu.
Nuri Demirağ Yeşilköy'de Şimdiki Atatürk Hava limanı olan yerde havaalanı yaptırdı. İlk Paraşüt imalatını da Nuri Bey bu tesislerde yaptı. THK'na 65 adet Planör, 10 adet eğitim uçağı yapıp teslim etti. Kendi geliştirdiği NUD-36 modelinden 24 adet imâl etti. Almanlar ile NUD-38 modeli uçak geliştirdi. İmâl edilen uçakların şartnâmeye aykırı olduğu iddiası ile uçaklar reddedildi. Mahkeme bilirkişisi Nuri Bey’i haklı bulmasına rağmen davâyı kaybetti. İkinci dünya savaşında uçak yedek parçası üretimi yapan tesis üretimi durdurdu. İspanya, Irak ve İran'dan gelen uçak taleplerine hükümet engel oldu. Gök okulları kapatıldı. Havaalanı istimlâk edildi. Elde kalan uçaklar ise devredilmeyiphurdacıya satıldı...!!!
1940 yılından sonra THK Etimesgut Uçak fabrikasını organize etti. Fabrikada ilk olarak İngiliz Miles-Magister eğitim uçakları yapıldı. 1944 yılına kadar 30 uçak teslimatı yapıldı. Kurulan tasarım bölümünde ise 6 yüksek mühendis, 4 mühendis ve iki ressam çalışmaktaydı. Yapılan modeller: THK-3 Akrobasi planörü, THK-4 Okul Planörü, THK-5 Ambulans uçağı, THK-7 ve 9 Eğitim Planörleri, THK-11 Turizm uçakları...
Ahmet Doğan Şimşek
***
Atatürkden miras kalanları Kemalistler mi yıktı, harcadı?
Siz bunu mu söylüyorsunuz? Devrim arabasının deposuna mazot koymayanlar, sabote edenler Kemalistler miydi? Ve şu milli iradeye karşı kafirlik etme lafı komik olmuş. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı. Ne alakası var. Küfürle kafirlikle milli iradenin. Kavram kargaşası içerisindesiniz. Şu topraklarda yaşayan herkes aynı anda aynı şeyi mi düşünecek. Herkes AKP'li mi olmak zorunda. RTE eline alacak çubuğu beynimizin aksonlarını tek elden mi idare edecek?
Ağzımızdan ne çıkacağını o mu yoksa siz mi karar vereceksiniz?
Milli iradeye karşı kafirlik.
Zırva, tek kelimeyle zırva.
***
UÇAĞI KIYMA YAPIP GÖMDÜLER!
NECATİ DOĞRU
​O zamanlar, ne günlerdi! Ben daha çocukluktan gençliğe henüz adım atıyordum. Adana'da bizim mahallenin berber dükkanları, bir çeşit toplanma ve dağılma yeriydi. Öğretmenler, avukatlar, sendikacılar, sosyalistler, Demokrat Partililer, Cumhuriyet Halk Partililer, ustalar, kalfalar, topraktan geçinenler, işçiler gelirler; saçı sakalı uzayan tıraş olur, sırasını bekleyenler de günün olaylarını, gazete yazılarını konuşurlardı. Yazılmayıp da kulaktan kulağa gelen ve duyulması bile ürperti veren duyumlar aktarılırdı. Bu tip ürperti duyumları konuşulmaya başlayınca gün görmüş dükkan sahibi berber ustası, radyoda Urfalı Celal Güzelses'in “Çaldığın saza mı yanam- Ettiğin naza mı yanam… Gelecektin gelmedin…” diyen sesini biraz daha açardı. Güzelses'in o büyüleyici sesi bile duyduklarımın çocuk ruhumda yarattığı ürpertiyi bastıramazdı.
İhtilal (darbe) olmuştu.
Darbeyle tutuklanıp Yassıada'ya konulan dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın özel kasasından 103 milyon lira çıkmıştı. 103 milyon lira o zaman toprak ağalarının çok bol olduğu Adana'yı toptan satın alabilecek kadar yüksek bir paraydı. Celal Bayar'ın “özel kasasından çıkan devletten çalınmış(!) büyük paranın” yanı sıra asıl ürperti veren; onun emiriyle “üniversite öğrencileri öldürülmüş, kıyma makinelerinde cesetleri kıyılmış(!)” ve toprağa gömülmüş olmasıydı.
* *
Tamamı yalan çıktı.
Bu yalanları 27 Mayıs 1960 Darbesi'ni yapan albaylar uydurmuyor; “üniversiteli gençleri kıyma yapıp gömdüler” diyerek darbecilere yaranmak isteyen dalkavuklar çıkartıyor, esnaf dükkanlarının en çok konuşulan konusu kulaktan kulağa yayılıyordu.
56 yıl geçti.
Geldik 2016'ya.
Fetullah Gülen ile Tayyip Erdoğan arasında “İslamcıların iktidar kavgasının” sonucu olarak yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişimi sonrası da 56 yıl öncesi dalkavukluğa benzeyen “ürperti haberleri” üretilmeye başlandı.
Fırsat yarat.
Vur, Fetullah'a.
Öv, Erdoğan'ı.
“Vurma ve kollama” haberleri toprak altından bile çıkarılıyor: Kayseri eski Hava Meydanı'nın altı kazınmış. Toprak altından 72 tane uçak cesedi çıkmış. Bu “Focke-Wulf FW-190 tipi uçağı” 1943 yılında Almanlar, Türkiye'ye “alın kullanın, örnek modelini çıkarın, geliştirin, kendi savaş uçağınızı kendiniz yapın” diye vermişler. Almanların bu iyiliğine karşılık hain (!) ABD'liler, “Türkiye'nin savaş uçağını yapmasını önlemek için” ağır baskı yapmışlar. Alman uçakları, yağlı brandalara sarılıp diri diri Kayseri'de toprağa gömülmüş, ABD'nin verdiği uçaklar kullanılmış. 69 yıl önceki diri diri uçak gömüsü yeni ortaya çıkmış.
Dalkavuk alıyor kalemi eline:
Zamanın FETÖ'cüleri.
ABD üst aklına uydular.
Uçakları diri diri gömdüler.
Yerli savaş uçağı yapamadık.
Diye yazıp, yayıyorlar.
Bir yandan “Fetullah'a vuracak” bir sebep bulmuş oluyorlar ve diğer yandan da ABD'ye kafa tutar gibi yapan “Tayyip Erdoğan'ı övecek” dalkavukluk sergiliyorlar.
* *
Dalkavukluk o kadar ileri gitti ki, “şehitler bile ikiye bölünüp” sınıflandırıldı. Vatan bölünmesin diye PKK terörü ile savaşırken şehit olanların ailelerine 136 bin lira şehitlik tazminatı ödeniyor. 15 Temmuz'da FETÖ darbe girişimine karşı tankların önüne yatarak şehit olanların ailelerine ise 340 bin lira tazminat veriliyor. (NOT: Saygı Öztürk bu haberi 2 kez yazdı, duyurdu. Hiçbir açıklama gelmedi.)
Dün de 4 şehit vardı.
Allah rahmet etsin.
Yakınlarına sabır versin.
Teröre karşı savaşırken şehit olan 3'ü polis 1'i asker 4 vatan evladı, yapılan ayrıma göre “şimdi ikinci sınıf şehit” kabul edilecekler.
Şehit ayrımı niçin olur?
Ayrımın ölçüsü nedir?
Dalkavukluk mu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder