24 Nisan 2015 Cuma

Tüketiciye müjde! Abonelik sözleşmelerinde yeni dönem

Tüketiciye müjde! 
Abonelik hizmet sözleşmelerinde yeni dönem...
Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet gibi birçok mal veya hizmete ilişkin abonelik sözleşmelerinde tüketici lehine yeni dönem başladı.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, bugün itibarıyla yürürlüğe giren  "Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği", tüketiciler açısından zaruri ihtiyaç haline  gelen birçok mal veya hizmete ilişkin abonelik sözleşmelerinde tüketicilerin  ekonomik çıkarlarının korunmasını amaçlıyor. 
Tüketicinin tam bilgilendirilmesini esas alan ve tüketicinin hakkını  gözeten uygulamaları içine alan yönetmeliğe göre, satıcı veya sağlayıcı, sunulan  mal veya hizmete ilişkin tüketici ile bir abonelik sözleşmesi kurmak zorunda  olacak ve abonelik sözleşmelerinin örneği tüketiciye verilecek. 
Tüketicilerin haklarının, aldıkları mal veya hizmetin bedellerinin,  tüketicilerin katlanacağı maliyetlerin neler olduğu, satıcı ve sağlayıcının  sorumlulukları, tüketicinin oluşan zararlarının nasıl ve ne kadar sürede tazmin  edileceği ayrıntılı olarak bu sözleşmelerde yer alacak. 
Yeni düzenleme ile ön ödemeli hizmetler hariç olmak üzere hizmete  ilişkin ücretlendirme işlemi hizmetin tüketiciye fiilen sunulmasıyla  başlatılabilecek. Bu şekilde tüketiciye sunulmamış hiçbir hizmetin bedeli talep  edilemeyecek. 
Tüketicinin onayı olmadan sözleşme uzatımı yok 
Satıcı veya sağlayıcı tarafından uygulanacak faturalandırma dönemleri  sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça 1 ay olacak. Faturanın zamanında ödenmemesi  durumunda uygulanacak gecikme zammı oranına da 6183 sayılı Amme Alacaklarının  Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un ilgili maddesine göre belirlenen zam oranını  aşmamak kaydıyla üst sınır getirilecek. 
Tüketicinin onayı alınmadan abonelik sözleşmesi uzatılamayacak.  Belirli süreli abonelik sözleşmelerine, sözleşmenin belirlenen süre kadar  uzayacağına ilişkin hükümler konulamayacak. Ancak abonelik sözleşmesinin  kurulmasından sonra sözleşmenin sona ereceği tarihe kadar tüketicinin talepte  bulunması veya onay vermesi halinde abonelik sözleşmesi uzatılabilecek. Sözleşme  süresi sonunda tüketiciden açık bir talep veya onay almadığı halde mal veya  hizmet sunmaya devam eden satıcı veya sağlayıcı, sunulan bu mal veya hizmet için  hiçbir bedel talep edemeyecek. 
Sözleşmeler anlaşılabilir dilde, açık ve okunabilir olacak 
Abonelik sözleşmeleri en az 12 punto büyüklüğünde, anlaşılabilir  dilde, açık, sade ve okunabilir şekilde düzenlenecek. 
Sözleşmedeki eksiklik, sözleşmeyi düzenleyen tarafından tüketiciden  ilave bir ödemede bulunmasını istemeksizin derhal giderilecek. Aksi takdirde,  tüketici herhangi bir ödemede bulunmaksızın sözleşmeyi feshedebilecek. 
Taahhüt süresince sözleşme ve taahhütname koşullarında tüketici  aleyhine değişiklik yapılamayacak. Ayrıca taahhüdün geçerlilik süresi ile taahhüt  konusu mal veya hizmetin nitelikleri, tüm vergiler dahil toplam fiyatı, indirim  yapılan tarifenin taahhüt verilmeden önceki fiyatı, aylık yapılan indirim  miktarı, taahhüdün süresinden önce sonlandırılması durumunda tüketicinin elde  ettiği faydalara ilişkin geri ödeyeceği bedelin hesaplanma yöntemi gibi bilgiler  taahhütnamelerde zorunlu olarak yer alacak. İmzalanan taahhütnamenin bir  örneğinin tüketiciye verilmesi de zorunlu  olacak. Bu şekilde tüketici  taahhütnameye ilişkin her ayrıntıyı bilecek. 
Süresinden önce aboneliğin feshedilmesi 
Yeni düzenleme ile taahhütlü aboneliğini süresinden önce fesheden  tüketicilerden talep edilecek bedel, tüketicinin taahhüdüne son verdiği tarihe  kadar tüketiciye sağlanan indirim, cihaz veya diğer faydaların bedellerinin  tahsil edilmemiş kısmının toplamı ile sınırlı olacak. Tüketicinin yerleşim  yerinin değişmesi ve taahhüt konusu hizmetin tüketiciye yeni yerleşim yerinde  aynı nitelikte sunulmasının fiilen imkansız olması durumunda, tüketici, herhangi  bir bedel ödemeksizin taahhütlü aboneliğini feshedebilecek. 
Hizmet sağlayıcı, taahhüt kapsamında verilen malın ayıbından sorumlu  tutulacak. 
Bir yıl içinde ödeme tutarına itiraz edilebilecek 
Düzenleme ile tüketiciler abonelik süresince ödeme bildiriminin  ayrıntılarına ücret ödemeksizin erişebilecek. Ödeme bildiriminin tüketiciye son  ödeme tarihinden en az 7 gün önce gönderilecek, ödeme bildiriminin gönderilmesine  ilişkin masraflar ise tüketiciden talep edilemeyecek. 
Tüketiciler ödeme bildiriminde yer alan tutarın hatalı olduğu  gerekçesiyle bildirimin düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde ödeme  bildirimine itiraz edebilecek. 
Tüketici istediği zaman sözleşmeyi feshedebilecek 
Öte yandan, tüketiciler istediği zaman abonelik sözleşmesini feshetme  hakkına sahip olacak. Aboneliğe son verme isteği süresi içinde yerine  getirilmezse, abonelikten faydalanılmış olsa dahi tüketiciden herhangi bir bedel  talep edilemeyecek ve sözleşmenin feshi, sözleşmenin kurulmasından daha ağır  şartlara bağlanamayacak. 
Abonelik sözleşmesini fesheden tüketicilere yapılacak bedel iadesi,  fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren 15 gün içinde  gerçekleştirilecek. Hizmet bedelini sonradan ödeyen tüketicilere fesih  bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren 10 gün içinde son bir fatura gönderilerek borçları konusunda bilgilenmeleri sağlanacak.  (AA |  24 Nisan 2015 Cuma - 19:46)

20 Nisan 2015 Pazartesi

O, gerçek bir Türk ve ATA-Türkçü bilim adamı idi; Oktay Sinanoğlu, HAK'a yürüdü

ESERLERİYLE ÖZ DEYİŞLERİYLE, BİLİME KATKILARIYLA HER ZAMAN KALPLERDE YAŞAYACAKTIR, 
PROF. DR. OKTAY SİNANOĞLU... 
YATTIĞI YER NURLARLA DOLSUN. TÜM TÜRK DÜNYASININ VE TÜRK BİLİM DÜNYASININ BAŞI SAĞOLSUN.
TÜRKİYE VE TÜRKLÜK İÇİN ÇALIŞAN GERÇEK BİR BİLİM ADAMIYDI..
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu (1935 – 2015 )
1935’te doğan Sinanoğlu, 1953’te Atatürk tarafından 1928 yılında kurulmuş TED Yenişehir Lisesini burslu olarak okudu ve birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD’ye gitti. 1956’da ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Kimya Mühendisliği’ni birincilikle bitirdi.
1957’de Massachusetts Institute of Technology’yi (MIT) 8 ayda birincilikle bitirerek Yüksek kimya Mühendisi oldu.
1960’ta Yale Üniversitesinde “asistant professor” (yardımcı doçent ) olarak çalışmaya başladı. 26 yaşında iken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile “associate professor” (doçent) ve 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırdı ve “full professor” (profesör) ünvanını aldı.
FULL PROFESSOR
Bu ünvan ile modern üniversite tarihinin ve Yale Üniversitesi tarihinin en genç profesörü oldu. 1964’te ODTÜ’ye danışman profesör oldu. Yale Üniversitesinde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı.
Dünyada yeni kurulmaya başlayan Moleküler Biyoloji dalının ilk birkaç profesöründen biri oldu. (Watson ve Crick sarmal modelindeki dna sarmalının çözelti içinde o halde nasıl durduğunu keşfeden adam – solvofobik kuvvet ) Amerikan Ulusal bilimler akademisine Üye olarak seçildi. Buraya seçilen ilk ve tek Türk oldu.
İki defa Nobel’ e aday gösterildi. Defalarca Nobel Akademisinin isteği üzerine Nobel’e adaylar gösterdi.
Dünyanın sayısız yerinde sayısız buluşları ve teoremleri ile ilgili sayısız konferans verdi. 26 yaşından beri devam ettiği Yale Üniversitesinde Moleküler biyoloji ve kimya olmak üzere iki kürsüde profesör ve son 7 senedir görev yaptığı Yıldız Teknik Üniversitesinde ise Kimya dalında olmak üzere bir kürsüde Profesör olarak görevini sürdürüyordu... (Ankara, Ulusal Haber & Ulusal Ajans)
Işıklar içinde uyu büyük Kahraman.
ÇOCUKLARA 
VE GENÇLERE SON MESAJI 
Sevgili arkadaşlar! 

Daima hedefleriniz olsun! 
Ülkeniz, Milletiniz, Türk dünyası, tüm insanlık için amaçlarınız, hedefleriniz olsun! 
Bu hedeflere ulaşabilmek için azim ve kararlılıkla, büyük bir gayretle çok çalışın!
Çalışmak ve başarılı olmak, mutluluğun anahtarıdır. 
İnsanlığa faydalı olmanın formülü 

“BİLİM” + “ GÖNÜL” ür. 
Bu iki kanadın biri dahi eksik olmamalıdır; 
Bu iki kuvvet sayesinde insanlığa tam manâsıyla faydalı bir insan olabilirsiniz.

17 Nisan 2015 Cuma

TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI VAKFI: “Türk-Ermeni İlişkileri ve Ermeni Yalanları”

Türk-Ermeni İlişkileri ve Ermeni Yalanları
Saygıdeğer Dostumuz,
Vakıf olarak, geleneksel Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü Konuşmalarımız vasıtasıyla, Türk Dünyası’nın meselelerini, kültürel değerlerimizi, Türklük bilimini gündeme taşımaya, sizlerle paylaşmaya ve tartışmaya, devam ediyoruz.
Bu çerçevede 18 Nisan 2015 Cumartesi günü 14.00’te Yrd. Doç. Dr. Gökmen Kılıçoğlu, Dr. Aygün Hasanova ve gazeteci Mayis Alizade’nin konuşmacı oldukları “Türk-Ermeni İlişkileri ve Ermeni Yalanları” başlıklı konferansımızda sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyarız.
Saygılarımızla.
TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI VAKFI
Yer: İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü Konferans Salonu
(İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Beyazıt Cephesi Yanı)
Kimyager Derviş Paşa Sok. Nu.16, Vezneciler - Fatih – İSTANBUL
Tarih: 18 Nisan 2015 Cumartesi
Saat: 14.00
TDAV E-Bülten üyeliğinden ayrılmak istiyorsanız buraya tıklayınız.

16 Nisan 2015 Perşembe

TÜRKİYE'NİN SEÇİM KURULU AÇIKLADI!.. 103 partiden 31'i seçime katılma yeterliğine sahipti; Bunlardan sadece 20'si aday gösterebildi!..

YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞI
Karar No: 630 
Karar Tarihi: 14/04/2015
Kurulumuz Başkanlığına 7 Nisan 2015 tarihinde 20 siyasi parti tarafından verilen aday listeleri incelenerek;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1. Adalet ve Kalkınma Partisinin 85 seçim çevresinde,
2. Anadolu Partisinin 85 seçim çevresinde,
3. Bağımsız Türkiye Partisinin 85 seçim çevresinde,
4. Cumhuriyet Halk Partisinin 85 seçim çevresinde,
5. Demokrat Partinin 85 seçim çevresinde,
6. Demokratik Sol Partinin 85 seçim çevresinde,
7. Halkın Kurtuluş Partisinin 85 seçim çevresinde,
8. Halkların Demokratik Partisinin 85 seçim çevresinde,
9. Komünist Partinin 85 seçim çevresinde,
10. Milliyetçi Hareket Partisinin 85 seçim çevresinde,
11. Millet Partisinin 85 seçim çevresinde,
12. Saadet Partisinin 85 seçim çevresinde,
13. Vatan Partisinin 85 seçim çevresinde,
14. Hak ve Özgürlükler Partisinin 75 seçim çevresinde,
15. Merkez Partinin 73 seçim çevresinde,
16. Doğru Yol Partisinin 56 seçim çevresinde,
17. Liberal Demokrat Partinin 58 seçim çevresinde,
18. Yurt Partisinin 56 seçim çevresinde,
19. Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisinin 55 seçim çevresinde,
20. Hak ve Adalet Partisinin 43 seçim çevresinde, seçime katılacaklarına,
Yukarıdaki 20 siyasi partinin, kararımız ekinde yer alan listedeki adaylarla seçime katılacaklarına,
Türkiye genelinde 166 bağımsız milletvekili adayı olduğuna,
Adı geçen 20 siyasi parti ile 166 bağımsız adayın gösterildiği, ekli listenin bu Karar metnine dâhil olduğuna, karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 
Açıklanan nedenlerle;
1- Yukarıda yer alan 20 siyasi partinin 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimine, partilerinin isimlerinin yanında belirtilen seçim çevrelerinde katılacaklarına., 2- Türkiye genelinde 166 bağımsız milletvekili adayı olduğuna, kur’a çekimi daha sonra yapılacağından listedeki sıralamanın başvuru sırasına göre yapılmasına, - Adı geçen 20 siyasi parti ile 166 bağımsız adayın gösterildiği, ekli listenin bu Karar metnine dâhil olduğuna.,
3- Karar örneğinin; a) Resmî Gazete'de yayımlanmasına, b) Geçici aday listelerinin radyo ve televizyonda yayınlanmak üzere TRT Genel Müdürlüğüne gönderilmesine, c) Tüm il seçim kurulu başkanlıklarına Kurum içi elektronik posta olarak iletilmesine, Kurulumuzun www.ysk.gov.tr internet adresinde yayınlanması için Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğüne gönderilmesine,
14/04/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Sadi GÜVEN, Üyeler: Turan KARAKAYA, Mehmet KÜRTÜL, Nilgün İPEK, Ünal DEMİRCİ, Zeki YİĞİT, Ahmet TUNCAY, Haluk KIRCA,

15 Nisan 2015 Çarşamba

İSMET ÖZBAKKAL: “7 Haziran seçimleri Türkiye için yeni bir başlangıç olacak”

Demokrat Parti (DP) Kayseri İl Başkanı İsmet ÖZBAKKAL: 
“7 Haziran seçimleri Türkiye için yeni bir başlangıç olacak”
Bölgesinin en sevilen siyasetçisi, halkın hürmet ve itimadına mazhar; Demokrat Parti (DP) Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal, çok iddialı bir açıklamada bulundu.
"7 Haziran seçimleri Türkiye’de yeni bir başlangıç olacak”
Yaptığı yazılı açıklama ile 7 Haziran genel seçimlerini değerlendiren, Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal, “Halkın yıllardı özlediği ve özlemle ümit bağladığı Demokrat Parti farkını, bu seçimlerde hayata geçirecek ve ortaya koyacağız” diyerek şu görüşlerini dile getirdi:
BÜTÜN NEHİRLER DEMOKRAT PARTİ'YE AKAR
“Bütün nehirler denizlere akarlar. Sistemde bölünmüş partilerin sonu gelmiştir. Siyasetin ve siyasetçinin yerine oturmadığı ülkemizde 7 Haziran Genel Seçimleri, Türkiye’de yeni bir başlangıç olacak. Siyaset yapabilmek için ancak bir sanatkar seviyesine erişmek, yani yaptığı işi en üst düzeyde bilmek, içselleştirmek, özgür bilim ve hür iradeye sahip olmak, hiçbir menfaat beklemeden; vatanı, milleti, özgürlüğü, bağımsızlığı sevmek, can pahasına korumak ve tam bir inançla en doğru dürüst biçimde vatan hizmetini gerçekleştirmek zorunluluğu vardır. İşte Demokrat Parti budur. Hakiki ve samimi siyasetin merkezinde Demokrat Parti vardır. Siyasette ve hakikatte bütün siyasetin, siyasi partilerin, demokrasi, adalet ve hukukun Kâbesi Demokrat Parti'dir. 
DEMOKRAT PARTİ FARKI ORTAYA KONULACAK 
Demokrat Parti farkını ortaya koyarak ve namuslu, dürüst, saydam, ilkeli, onurlu, sorumlu ilmi ve milli demokrasinin halka hizmet yolunda sağladığı siyaseti güncel Demokrat Parti olarak biz uygulayacağız. Ülkemizde, neredeyse yarısı geçim derdiyle uğraşan, yarınının ne olacağı belli olmayan, günlük maişetinden kaygılı ve geleceğinden ümitsiz bir toplum var.
İNSANLAR MUTSUZ, TOPLUM GERİLİM İÇİNDE VE HUZURSUZ
Artık okumuş aydınlar, master ve doktora yapmış genç insanlar iş bulamaz durumda. Sürekli artan hayat pahalılığı, gizli enflâsyon, ücretlerdeki dengesizlik ve çarşı-pazar yangını karşısında, çoğu insanlar temel gıdalarını bile almaktan mahrum. Büyük şehirlerde sinirli, daima stres içinde ve gergin bir toplumsal yapı içinde huzursuz, mutsuz ve birbiriyle davalı olan 20 milyon insanımız var.” (Kayseri, Ulusal Ajans-15 Nisan 2015, Çarşamba) 

13 Nisan 2015 Pazartesi

Dünya MAFYA organizasyonlarının başı vampir PAPA beklenen açıklamasını yaptı; irin ve kan kustu: "soykırım"

Papa yalan söyledi ve "soykırım" 
sözünü kullanarak "müfteri" oldu!... 
Halifelikle idare olunan Hıristiyan dünyasının şer ve şeamet merkezi menfur Vatikan’da dün (05 Nisan 2015 - Pazar) 1915 olayları için düzenlenen pazar ayininde  ‘soykırım’ ifadesini kullanan Papa Françesko'nun sözleri Türkiye'nin tepkisine neden oldu. Vatikan’ın Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak, "Hayal kırıklığı ve üzüntü duyduk. Güven kaybına yol açtı” mesajı verildi. Ardından Türkiye, Büyükelçi Mehmet Paçacı'yı istişarelerde bulunmak için geri çağırdı....
***
Değerli arkadaşlar, Türk Dışişleri Papa'dan ummadığı bir şamar yedi.  Dünyadaki 1,23 milyar Katolikin ruhani Lideri Papa 1915 olayları için açıkça "soykırım"ifadesini kullandı. Şahsen ben hiç şaşırmadım. Neden gittikçe yükselen İslamofobidir. 
21. Yüzyıl Dünyasında vahşet ve dehşet saçan eylemlerini tüm medeni Dünyanın irkilerek ve nefretle izlediği IŞİD gibi bir örgüte ve de Filistin'de, Mısır'da, Afganistan'daki benzer İslami Cihad örgütlerine mesafe koymak şöyle dursun, aksine büyük bir sempatiyle yaklaşan, yardım eden, açıkçası (koyu yeşil) rengini artık gizlemeyen Türkiye Yönetimine gittikçe soğuk bakan Batı Dünyasının duygusunu dile getirmiştir Papa. Hiç kıvırtmadan söyleyelim; nasıl ki Hitler zamanında Almanya'daki Hitler karşıtı Almanlar da Dünyanın geri kalanı tarafından Hitler ile aynı kefeye konduysa; bugünkü Dünya da çok haklı nedenlere dayalıİslamofobi'nin yarattığı psikolojik ortamda Türkiye'yi hemen her konuda Yöneticileriyle aynı kefede tartıyor. Türkiye'de İslamcı akımlar koyulaştıkça, Türkiye Uygar Dünyadan dışlanmış, Orta doğu batağında debelenip duran üçüncü sınıf bir Ülke konumunda  kalacaktır. 
'AB üyeliğini unutun'  mesajı açıkça verilmişti... Arkasından 'NATO'dan çıkarılmak' gelirse şaşırmayalım; NATO Ülkesi olmayan bir Ülke toprakları üzerinde (askeri) oyunlar oynanması Batı için daha kolay olacaktır. Sevgilerimle... æ

6 Nisan 2015 Pazartesi

AHMET YALVAÇ, Ankara 1. Bölge BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ Adayı.

AHMET YALVAÇ, 
Ankara 1. Bölge BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ Adayı
            ANAYURT Gazetesi Eski Yazarlarından, Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ; Ankara 1.Bölge'den "BAĞIMSIZ" Milletvekili Adayı olduğunu açıkladı.
            Kendisine başarılar diliyoruz.
            Onu ekonomik, teknik, sosyal, siyasal ve tarih alanında yaptığı derin ve keskin analizleri ile tanıyoruz. Bu yönü ile diğer yazarlardan çok farlı özellikleri olduğunu, Anayurt’daki makalelerinden biliyoruz. Ahmet Yalvaç Türk Basın Hayatının renkli simalarındandır.. Onun yazılarında yapıcı, uzlaştırıcı unsurlar her zaman ön planda olmuştur ve onu kararlı kişiliği ile tanıyoruz. Günümüz Türkiye’sinde, bilgi ve tecrübesiyle Ahmet Yalvaç’ın TBMM. Sinde bulunmasında yarar olduğu görüşündeyiz.  Ahmet Yalvaç ilginç proje ve düşünceleri ile Türkiye’nin kalkınmasında yararlı olabilir..  ATATÜRK İlke ve İnkılâplarına yürekten bağlı olmak, kalkınma yolunda gelişmiş Batı ülkelerini örnek almak; onun temel yaklaşımıdır. Halen kendi özel web sitesinde yazmaya devam diyor. Makalelerine ve hakkındaki detaylı bilgilere, buradan da ulaşabilirsiniz: www.ahmetyalvac1946blokspot.com
ÖZGEÇMİŞ VE UZMANLIK ALANI
1946’da Kahraman Maraş’ta doğdu. İlk, Orta ve Lise tahsilini Kahraman Maraş’ta tamamladı.  Yeni adı İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi, eski adı İstanbul Yıldız İDMMA-Makine Mühendisliği Bölümünden 1974 yılında mezun oldu. Önce Özel sektörde ve Irak Türkiye Petrol Boru Hattında çalıştı. 1977’de Türkiye Elektrik Kurumu TEK AFŞİN-ELBİSTAN Termik Santrali’nde işe başladı.1986’da Almanya’da Termik Santral İşletmeciliği konusunda araştırmalar yaptı.1988’de Ankara’da Merkezde çalışmaya başladı.1998’de Gazı Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi-Fen Bilimleri Enstitüsü’nden Yüksek Lisans derecesi alarak Makine Yüksek Mühendisi oldu. 30 Yıla yakın bir süre içerisinde Termik Santrallerde ve Kömür ocaklarında araştırmalar yaptı. Birçok teknik eğitim programı düzenledi. Bilgi, tecrübe, donanım ve aldığı eğitim itibarı ile bir Termik Santrali projelendirebilir. O aynı zamanda bir kaynak uzmanıdır. Bu konuda geliştirdiği bilimsel araştırmaları vardır.
PROJELERİ VE VURGULAMAK İSTEDİĞİ BAZI ÖNEMLİ HUSUSLAR…
Ahmet Yalvaç İşlerin iyi gittiğini, Türkiye’ nin iyi idare edildiğini de kimse söyleyemez, demektedir. Sırtını Büyük Devletlere dayayarak; Büyük Devlette olunmaz, hiçbir önemli sorunda çözülmez… Bu gün siyaseten gelinen nokta maalesef bu dur, demiştir.  Çalışmadan, üretmeden hiçbir sorun çözülemez. Halkımızın bu gibi hususların farkında olması lazım… Sayın YALVAÇ  bu gibi noktalara vurgu yaptıktan sonra,sözlerine şöyle devam etti:. 1- Termik Santrallerdeki teknik ve işletme sorunlarını dünya standartlarında çözmeye talibim. Bu gibi konularda Televizyon programları ve araştırmalarım vardır. Eğer bu sorun çözülürse; aynı miktar yakıtla daha fazla elektrik üretilebilir hava kirliliği olmaz Atık ısıdan merkezi sistemle ısıtmada, sıcak su temininde ve seracılıkta da yararlanılabilir… Elektriği minimum % 50 ucuzlatmak mümkün… 2-  HES’ler konusunda Köylü vatandaşlarımızın haklı itirazlarını göz önünde bulundurmak lazım. 3- Eğer ulusal yayın yapan televizyon kanalları bana ekranlarını açarlarsa, enerji konusunda yaşanan tüm sorunları ortaya koyup, çözüm yollarını da anlatabilirim Bu konuya uzun süreli son elektrik kesintisi de dâhil… Ama ilgi ve tecrübe alanım; tabi ki sadece bu gibi konularla sınırlı da değil… 4- Ekonomi, sanayi, sağlık, eğitim, iç ticaret, dış ticaret, dış ilişkiler dâhil, bütün sorunlar çözülebilir. Ama böylesi bir amacın gerçekleşmesi için;
Türkiye’yi yönetenlerin, yönetmek isteyenlerin;
Batı standartlarında ve her konuda gelişmiş bir Dünya Devleti yaratma ve süper güç olma yolunda, önlerine bir hedef koymaları lazım; Böylesi bir amaç ancak; kendi insan gücümüzle, kendi imkânlarımızla ve de en önemlisi; Eğitim dâhil her konuyu, böyle bir amaç doğrultusunda yönlendirip, gereğini yaptığımızda ulaşılabileceğini, herkesin bilmesi, anlaması lazım. Bu itibarla Milletvekillerinin ve de Siyasi Parti Genel Başkanlarının sıradan insanlar değil de; Türkiye’nin bir sorununu çözebilecek düzeyde uzman kişilerden oluşması lazım. Ve de daha önemlisi; Milletvekilleri ile Genel Başkanların Türklükle, Cumhuriyet Rejimi ile bir sorunlarının, bir takıntılarının olmaması lazım İktidarlar değişse bile, Türkiye’nin Ana Hedefi değişmemeli; Devletimizin hak ve menfaatleri her zaman ön planda tutulmalıdır… Ve en önemlisi de bu itibarla;  Halkımızın bilinçlenmesi ve duygusallıktan uzak; siyasilerin her söylediklerini doğru sanıp, onlara kayıtsız şartsız destek vermemeleri lazım… Duygusallık bizim temel problemimiz...
AHMET YALVAÇ, e.MAİL      a_yalvac@hotmail.com   GSM: 0532 695 19 77
WEB :: http://ahmetyalvac1946.blogspot.com.tr/

4 Nisan 2015 Cumartesi

Milli Savunma Bakanı'nın 16 Ada İtirafı MHP'li Vekilleri Ayağa Kaldırdı TBMM'de MHP'li vekiller, 16 adanın Yunanistan tarafından işgaline seyirci kalındığını savunarak Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ı ağır sözlerle eleştirdi.

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın "16 Ege Adası İtirafı" MHP'li Vekilleri Ayağa Kaldırdı
TBMM'de MHP'li vekiller, 16 adanın Yunanistan tarafından işgaline seyirci kalındığını savunarak Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ı ağır sözlerle eleştirdi.
TBMM Genel Kurulu'nda Ege kıyılarında yer alan 16 Egemenliği Andlaşmalarla Devredilmemiş Ada, Kaya ve Kayacıkların (EGAYDAAK) fiilen Yunanistan tarafından, "işgal edilmesi" kavgası yaşandı.
KONUŞMALAR MECLİS TUTANAKLARINDA
Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre İsmet Yılmaz'ın 16 adaya ilişkin fiili işgalden bahsetmesi MHP'lilerin ayaklanmasına yol açarken tartışma TBMM tutanaklarına şöyle yansıdı:
Ahmet Duran Bulut (MHP/Balıkesir): Sayın Bakan, Ege'de 16 Türk adasında Yunanlıların hâkim olduğu, bayraklarını astıkları; İzmir'in karşısındaki kayalıklara yine bayraklarını diktikleri, Türk hava sahasını ihlal eden Yunan askerî helikopterine karşı müdahale etmeme emrinin verildiğini basından okumaktayız, Genelkurmay'ın internet sitesinde görmekteyiz. "Dışişleri Bakanlığı'nın talimatıyla, bizim bilgimiz dâhilinde o Adalar onlara verildi' ifadesi neticesinde bu hava ihlalinin Genelkurmay'ın internet sitesinden kaldırılması resmî olarak talep edilmiştir. Bu konuyu açıklar mısınız Genel Kurul'a?
"ÇİLLER KADAR OLAMADINIZ"
- Milli Savunma Bakanı İsmet YılmazEge adalarıyla ilgili, Lozan Barış Antlaşması 12'nci maddesi ve Paris Barış Antlaşması madde 14 hükümleriyle egemenliği devredilenler dışında hiçbir adanın egemenliği antlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiştir. Bu ada, adacık ve kayalıkların egemenliği Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne halefiyet yoluyla intikal etmiştir. Hukuken, EGAYDAAK Türkiye Cumhuriyeti'nin hâkimiyetindedir. Antlaşmalarla gerçekleştirilen bu düzenlemeye karşılık EGAYDAAK'ların bir kısmı üzerinde, başından beri ama ta Osmanlı'dan bugüne gelinceye kadar bir Yunanistan'ın fiilî uygulamaları vardır. Ancak fiilî devlet uygulamaları onların yasal, hukuki statülerini değiştirmez. Bu, uluslararası mahkemelerin de vermiş olduğu karardır. Dolayısıyla, bu durumda EGAYDAAK'lar hukuken Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindedir. EGAYDAAK'ların üzerindeki mevcut olan fiilî Yunan uygulamaları hukuki statüyü değiştirmez.
Özcan Yeniçeri (MHP/Ankara): Tansu Çiller kadar olamadınız.
- Yılmaz: Yine, Dışişleri Bakanlığı'nın bahse konu araştırmasının 1997 yılında... (MHP sıralarından gürültüler) Dolayısıyla, aramızdaki fark şu: Siz, 'Burayı Yunanistan'a verdi' diyerek Yunanistanlehine görüş bildiriyorsunuz. Çok şükür ki siz iktidarda değilsiniz.
Oktay Vural (MHP/İzmir): Yuh lan sana be!
Bülent Belen (MHP/Tekirdağ): Yazıklar olsun sana, sıvışma bakanı!
- Yılmaz: Eğer iktidarda olsaydınız sizin bu sözlerinizi alarak Yunanistan uluslararası mahkemelerde kullanırdı.
"DAHA NE İSTİYORSUNUZ"
- Yılmaz: Hayır, çok net şekilde siz diyorsunuz ki: 'Buralar Yunan toprağı oldu' Ne diyorsunuz? E, Yunan toprağı değilse? Tamam, biz de diyoruz ki: 'Fiilî uygulamalar egemenlik durumunu değiştirmez'. Uluslararası antlaşmalar bunu söylüyor, hakem kararları bunu söylüyor. Daha ne istiyorsunuz? Daha ne istiyorsunuz? (MHP sıralarından gürültüler)
Mehmet Günal (MHP/Antalya): Ama adamlar çıktı adaya, orayı işgal ediyor.
- Bulut: Bakın, ben o adaların kenarından geçiyorum, Yunan hücum botları teknemin önünü kesiyor, yanaştırmıyor adaya.
Erkan Akçay (MHP/Manisa): Sen Millî Savunma Bakanı olarak o adalara girebilir misin şimdi?
"SIVIŞMA BAKANI"
Gerginliğin doruğa çıkması üzerine TBMM Başkanvekili Sadık Yakut birleşime ara vermek zorunda kaldı. Verilen arada tutanaklar devre dışı kalırken, Bakan Yılmaz'ın komisyon sıralarından ayrılmasına MHP'liler, "Kaç kaç, işin gücün kaçmak zaten. Adı sıvışma bakanı" diye laf attı. MHPsıralarından Yılmaz'a, "Vatan toprağı işgal edilmiş, sen bu durumu kabul ediyorsun. Sesin çıkmaz. Şaka gibi, toprağım işgal edildi diyor, 'fiili işgal var' diyor, hukuken bir şey ifade etmiyor diyor' diye bağırdı.
Vural, Yılmaz'ın derhal açıklama yapması gerektiğini belirtirken, "derhal bu bakan azledilmeli" dedi. CHP'liler de Yılmaz'ın skandal bir açıklama yaptığını ve bunun kabul edilemeyeceğini dile getirdi.
MHP Manisa Milletvekili Ekran Akçay, "Sen niye fiilî uygulama yapamıyorsun da Yunanistanyapıyor fiilî uygulamayı? Yeni Yunan hükümeti kuruldu, Millî Savunma Bakanı'nın ilk ziyareti o Türk adalarına, Eşek, Bulamaç adalarına oldu. Senin Millî Savunma Bakanı olarak o adayı ziyaret etmen gerekir, Yunan askeri var orada. Bu fiilî uygulamaya, bu oldu bittiye niye izin verdiniz, siz iktidardınız o zaman?" diye konuştu.
16 ADACIK
Yunanistan'ın işgal ettiği öne sürülen 16 ada ve 1 kayalığın isimleri şöyle: "Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi, Koufonisi ve Venedik kayalıkları."
Atatürk'ün müthiş planı!
Hatay davasında Fransız büyükelçisine gözdağı vermek isteyen Atatürk, öyle bir oyun oynadı ki.
Hatay için gözdağı vermek isteyen Atatürk'ten ilginç taktik. Fransız Elçi'yle buluşmasında kadın pilot Sabiha Gökçen'e havaya üç el ateş ettirdi.
Restaurantın silahlı basılması planını Atatürk ve ilk kadın pilot Gökçen'den başkası bilmiyordu.
Belki birçoğumuzun haberinin olmadığı bu ilginç tarihi olayı Can Dündar, "Mustafa" belgeselinin konu edildiği Kanaltürk'te yayınlanan Kırmızı Halı programında anlattı:
OLAY SONRASI BÜYÜKELÇİYE SÖYLEDİĞİ O CÜMLE
"Sabiha Gökçen'den böyle bir şey beklemiyorlar. Korumalar atlıyor polisler tutuklayıp karakola götürüyor. Atatürk yanındaki Fransız büyükelçisine dönüp "görüyorsunuz bu millet beni affetmez" diyor. Müthiş bir sahne bu. Dramatize etmeye müsait sahne değil. Silah çekçeksiniz. Ankara Palas vesaire. Yapamadık, anlatamadık. Ama sahne olarak benim içimde çok yer etti. Çünkü Atatürk'ün iletişim dehası aslında. Hem onun yarattığı etkiyi büyükelçi üzerinde tahmin edersiniz."
Peki Dündar'ın anlattığı tarihi olayın ayrıntıları nasıl? Çok az insanın bildiği çarpıcı olayın detayları ise şöyle:
TABANCANI BELİNE TAK VE BURAYA GEL
1937'de Fransa'nın, Hatay'ı Suriye'ye devretmeye hazırlandığı yolundaki haberler, Ankara'da sert tepkiyle karşılandı. Atatürk, hemen Gökçen'i de bir parçası yapacağı gözdağı planını uygulamaya koydu. Atatürk, bir akşam Gökçen'e, 'Üniformanı giy. Tabancanı beline tak ve buraya gel. Bu akşam çok önemli bir görev daha vereceğim. Tarihi ilginç bir görev' dedi. Ata, bunu söylerken, Gökçen'e, 'Hatay konusundaki fikrin nedir?' diye de sordu. Gökçen de, 'Eskiden Girit için söylenirdi. Annemden dinlemiştim. 'Girit bizim canımız, feda olsun kanımız!' Aynı şeyi Hatay için düşünüyorum' dedi.
GÖKÇEN SALONU SİLAHLA BASTI
Atatürk ve beraberindekiler, akşam Ankara'nın ünlü restoranı Karpiç'e gitti. Fransız Büyükelçisi M. Ponceau ile elçilik erkanı da oradaydı. Fransızlar'a hitaben bir konuşma yapan General Kasım Sevüktekin, sonunda Fransızlar'ın Hatay'ın Türkiye'nin olduğuna karar vereceklerine inandığını ifade etti. Fransa Büyükelçisi, Sevüktekin'i ayakta alkışladı. Generalden sonra ortaya fırlayan Gökçen, şunları söyledi:
GEREKİRSE CANIMIZI VERİRİZ
'Generalim, Fransız dostlarımızın bu konuşmanızı değerlendirebileceklerini sanmıyorum. Fransa bir oyun içine girmiştir. Oyunun sonunda bizim olan toprakları Suriye'ye vermeyi planlamıştır. Fransa'nın oyununa gelerek Hatay topraklarını başkalarına bırakmayacağız. Biz gençler gerekirse bu işi silahlarımızla da halledebiliriz. Hatay bizim canımız feda olsun kanımız.'
1 GÜN HAPİS YATTI
Gökçen, sözlerini tamamlar tamamlamaz, silahını çekip, üç el ateş etti. Bu olayın ardından Atatürk'ün emriyle Gökçen tutuklandı. Hakim karşısına çıkan Gökçen, milli hislerinin galeyana geldiğini ve bunun için kimseden emir almadığını söyledi.
Sorgu sırasında, Atatürk'ün kız kardeşleri Makbule Hanım ile Semiha İnanç da silahlarını havaya boşalttıkları için adliyeye gelmişlerdi. Yasa gereğince, üç kadın 24 saat hapis cezasına çarptırıldı. Mesaj yerine ulaşmış ve Fransa, Türkiye'nin kararlılığını görmüştü.

3 Nisan 2015 Cuma

Egemen Bağış iki bavul dolusu parayla İngiltere'de yakalandı‏ Egemen Bağış için bomba iddia!

(Birol AKKERMAN haberi)
Egemen Bağış iki bavul dolusu parayla İngiltere'de yakalandı‏
Egemen Bağış için bomba iddia!
Gazeteci Barış Yarkadaş, Egemen Bağış'in iki bavul dolusu parayla İngiltere'de yakalandığını iddia etti.
Halk TV’de Ayşenur Aslan sunumuyla ekrana gelen ‘Medya Mahallesi’ programına konuk olan CHP İstanbul 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı gazeteci Barış Yarkadaş, flaş açıklamalarda bulundu. Yarkadaş, programda adı yolsuzluğa karışan eski bakan Egemen Bağış hakkında çok konuşulacak bir iddia ortaya attı.
“İKİ VALİZDE LİMİT ÜZERİ PARA”
Yarkadaş, Egemen Bağış’ın İngiltere’da bavul dolusu parayla yakalandığını iddia etti. “Londra’daki Heathrow havaalanında polisin yaptığı kontrolde Bağış’a ait 1 ya da 2 valizden yasal limitlerin çok üzerinde para çıktı. Bu olay üzerinde İngiliz polisi paraya el koydu ve Egemen Bağış hakkında araştırma başlattı” iddiasında bulunan Yarkadaş, sosyal medyada en çok konuşulanlar listesine girdi.
http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/egemen-bagis-icin-bomba-iddia-792649/

1 Nisan 2015 Çarşamba

ESKİ TEİAS YÖNETİCİSİ PARALEL YAPI SABOTAJI DİYOR‏... Hain bunlar, hain!

ESKİ TEİAS YÖNETİCİSİ PARALEL YAPI SABOTAJI DİYOR‏...
Hain bunlar, hain!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve hükümeti zorda bırakmak için her türlü hain planı devreye sokan Paralel örgütün, Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintisinde de parmağı olduğu, kesintilerin yıllardır TEİAŞ’ta kadrolaşan Paralel şebeke tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi.
2009-2011 yılları arasında Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) 8. İletim Grup Müdürlüğü'nde çalışan İzzet Diken, dün bütün Türkiye'yi karanlıkta bırakan elektrik kesintisiyle ilgili Yeni Akit'e şok ifşaatlarda bulundu. Türkiye genelinde yaşanan kesintinin normal olmadığına dikkat çeken Diken, "TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır, genel müdür olmadan önce 8. iletim grup müdürüydü. Paralel yapılanmanın Enerji Bakanlığı'ndaki imamı Zeki Topakkaya ile beraber çalışıyordu. Daha sonra paralel yapılanma Kemal Yıldır'ı TEİAŞ Genel Müdürlüğü'ne getirdi. Kemal Yıldır da imam Zeki Topakkaya'yı Ticaret Müdürlüğü'ne getirdi. Ciğeri kediye teslim ettiler" dedi.
KAOS AMAÇLI SABOTAJ 
Türkiye'yi karanlıkta bırakan elektrik kesintisinin TEİAŞ bağlantılı olduğuna emin olduğunu dile getiren Diken, "Tüm Türkiye'yi karanlığa mahkûm eden bu elektrik kesintisini asla normal bulmuyorum. Çünkü tüm Türkiye'nin elektrik dağıtımının yapıldığı can damarı sistemin şu anda paralel yapılanmanın elinde olduğunu biliyorum. TEİAŞ bu işin kalbidir. Şu anda Genel Müdürlük yapan Kemal Yıldır ve onun oluşturduğu ekip tamamen paralel yapılanmanın elindendir. Bana göre bu kesinti Türkiye'yi kaosa sokma amaçlı paralel yapılanmanın bir sabotajıdır" iddiasında bulundu.
AMAÇLARI UĞURUNA HER ŞEYİ YAPARLAR
"Bunların Erdoğan'a olan kinini ve nefretini her an gördüm ve yaşadım" diyen Diken şöyle devam etti: "Bunlar, Erdoğan'a zarar vermek için her şeyi yaparlar. Erdoğan'a küfürlerine şahit oldum. Ben bunların Erdoğan'ı devirmek için plan yaptıklarını çalıştığım dönemden beri biliyordum. Erdoğan'a ağza alınmayacak küfürler ettiklerine, Yahudi ve Ermeni diyerek tezvirat yaptıklarına bizzat şahit oldum. Bunları o dönem Enerji Bakanlığı Özel Kalemi'ne ve birçok milletvekiline de anlattım. Ama maalesef derdimi kimseye dinletemedim" şeklinde konuştu.
17-25 ARALIK DARBESİNİ TEİAŞ'TA PLANLADILAR
Akköprü'deki 8. İletim Grup Müdürlüğü tesislerinin paralel yapının karargâhı olarak kullanıldığını öne süren Diken, "TEİAŞ Genel Müdürünün de oturduğu 8. İletim Grup Müdürlüğü Akköprü lojmanlarında paralel yapının bütün planlarının yapıldığını ve 17-25 Aralık operasyonlarının orada planladığını çok iyi biliyorum. Orası Ankara Emniyeti'ne, Çevik Kuvvet'e ve MİT'e yakın konumda zula bir yer. TEİAŞ deyip geçmeyin. Bu yapı 17-25 Aralık darbe planlarını orada hazırladı" iddiasında bulundu.
YETKİLİLERE ANLATTIM AMA...
"Enerji Bakanlığı'nın üst düzey kilit noktalardaki yöneticilerinin paralel yapıya bağlı olduklarını çok iyi biliyorum" diyen Diken, "Bütün Türkiye'ye enerji veren iletim hatları şu anda TEİAŞ'ta yuvalanan paralel yapılanmanın kontrolündedir. Çalıştığım dönemde İletim Grup Müdürü Abbas Yücel'in yardımcısı Ramazan Gümüş'e Enerji Bakanlığı'nda olup bitenlerin Başbakana tuzak olduğunu anlattım. Bazı görevlilerin Erdoğan'a küfrettiğini söyledim. Kendisi de bana 'bizi kızdırırsa ben de küfrederim' dedi. Kendisinin de aynı şekilde Başbakana çok ağır küfürler ettiğine şahidim. Kemal Yıldır'a çok yakın olan, onu saunaya götürüp kese yapan kişilerin Başbakan'ın Ermeni ve Yahudi olduğunu internette sahte belgelerle yayan şahıslar olduğunu çok iyi biliyorum. Bunu o dönem Enerji Bakanlığı Özel Kalem Müdürü'ne anlatmama rağmen hiçbir işlem yapılmadı. Bu hırsızların yolsuzluklarının faturasını bu ülkenin başbakanına kestiklerine şahit oldum.
USULSÜZLÜKLERİ GÖRDÜM
Diken sözlerini şöyle sürdürdü: "O dönem kurum için yapılan satın almalarda, tanesi 100 TL değerindeki binlerce elbise dolabını kendilerine yakın iş adamlarına ihale ederek tanesini 675 TL'den alım yaptıklarını biliyorum. Bu faturaları Enerji Bakanı Özel Kalemi'ne vermeme rağmen işlem yapılmadı. Bunlar araştırılırsa bu yapının hırsızlığı ve yolsuzluğu gözler önüne serecektir.
PARALEL YAPI PEŞİNİ BIRAKMADI
Paralel yapı, yolsuzluklarını deşifre eden 3 çocuk babası İzzet Diken'i işten attıktan sonra da peşini bırakmadı. Daha sonra Tarım Bakanlığı'nda çalışmaya başlayan İzzet Diken, bakanlıkta bulunan paralel yapı elemanları tarafından işten attırıldı. "Nereye iş başvurusu yapsam bir şekilde engelleyip beni işsiz bırakıyorlar" dedi.
BUNUN TEKNİK İZAHI YOK
İsmi mahfuz bir "TEDAŞ" görevlisi de, "Termik santrallere 10-12 saat evvel haber verilmeden, ani güç düşümü yapılmaz, düşürülürse santraller çatır çatır patlar. Bütün Türkiye'de elektriğin aynı anda kesilmiş olması teknik sebeplerin dışında bir şey olduğunu gösteriyor. Teknik olarak bunun izahı yok." dedi.
BAKAN DA TEİAŞ'I İŞARET ETTİ
MUHAMMET KUTLU / TBMM BÜROSU - Türkiye'nin birçok ilinde meydana gelen elektrik kesintisi, başta İstanbul olmak üzere birçok kentte hayatı felç etti. Yoğunluk sebebiyle Bedaş'ın sitesine ulaşılamazken, İstanbul'un yanısıra aralarında Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir gibi büyük illerin de bulunduğu birçok şehirde elektrik kesintisi yaşandı. Tramvay ve metronun çalışmaması sebebiyle vatandaşlar mağdur oldu. Birçok işveren kesinti sebebiyle, işçilerine erken 'paydos' yaptırdı. İlerleyen saatlerde sorunların giderilmesi üzerine, ulaşım ve üretimde normale dönüldü.
BAKAN ŞEBEKEYE İŞARET ETTİ
Öte yandan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız birçok ilde meydana gelen enerji kesintileri ile ilgili açıklama yaptı. Yıldız, "Şebeke dediğimiz sistemde (TEİAŞ) çökme meydana geldi. Bu bizim istemediğimiz sevmediğimiz olay" dedi.
ENERJİ YETERSİZLİĞİ YOK 
En dikkat çekici noktalardan bir tanesinin, kesintinin olduğu saat 10:36 itibariyle arzın fazla, talebin ise az olduğu zamanlardan birine rastlaması olduğunu söyleyen Yıldız, bu yüzden enerji yetersizliği diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.
YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Terör saldırısı ihtimali" ile ilgili şüpheyi dile getirdiğinin hatırlatıldığı Yıldız, "Bu işin birçok sebebi olabilir. Ben şu an tüm ihtimalleri göz önünde bulundurup temkinli yaklaşmalıyım ve net bir açıklama yapmaktan kaçınmalıyım" ifadelerini kullandı. (Giriş Tarihi: 01.04.2015 09:17_SABAH, Yeniakit / İsmail Uğur)