30 Mart 2015 Pazartesi

Bu hafta Nurzen Amuran'ın sorularını, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan yanıtladı... & Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan "soykırım" dedi...

Bu hafta Nurzen Amuran'ın sorularını,
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan yanıtladı...
İŞTE O SÖYLEŞİ
AKP’nin uyguladığı gerilim politikaları bu kez parti içinde hakaret ve suç duyuruları içeren diyaloglara yol açtı. Siz bu çatışmaların perde arkasını nasıl yorumluyorsunuz?
AKP iktidarı merkezindeki saklanamaz hale gelen çatlaklar, Türkiye‘ye dayatılan projelerin topyekün çöküşüyle ilgilidir. Bu tartışmaların, AKP kadrolarının kişisel çekişmeleri olarak değerlendirilmesi yanıltıcıdır. Aslında bölgemizde ve Türkiye’de yaşananlar, 2000’li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik olarak başlatılan saldırıların başarısızlık sınırına geldiğini göstermektedir. Türkiye de inşa edilmek istenen yeni manda rejimi bütün unsurlarıyla çöküş alametleri göstermektedir. Şimdi milletimize düşen bu rejimin bütün unsurlarını etkisiz kılacak iradeyi 7 Haziran’da var etmektir. Vatanda beklenen, ülkemizde, komşularımızda ve bölgemizde barış, huzur ve refahı sağlayacak bir milli iktidardır. Türk Milleti, milli, demokratik ve devrimci birikimiyle kendi egemenliğini yeniden sağlama gücüne sahiptir.
İNSALIK SUÇU İŞLENİYOR
Demokratik değerlerin AKP iktidarında içleri boşaltıldı veya yeni yorumlarla zorlamalarla farklı değerler benimsetilmeye çalışılıyor. Demokratik değerlerin korunmasında nasıl bir dayanışmaya gereksinim var?
AKP iktidarı süresince sadece demokratik değerlerin değil, değer kavramının da aşındırıldığına tanık olduk. Dini, ahlaki, kültürel ve sosyal her türlü kavram bu aşınma ve çürümeden payını aldı. Şimdi milletçe her türlü temel değerlerimizi yeniden inşa etmek zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Bu zorunluluk geçmiş kuşaklara saygımızın, gelecek kuşaklara borcumuzun gereği olarak önümüzde durmaktadır.
AKP döneminde alınan her karar, insan onurunu yaralamak veya yok etmek adına yapıldı. Kumpas davaları en güzel örneği. Kimler sahip çıkacak, toplum önderlerinin bir bölümü şu anda birbirleriyle çatışma halindeler?
İnsan onuru, bütün insana ilişkin değerlerin özüdür. Onur zedeleyici her türlü uygulama insanlık suçudur. Zulmü uygulayanlar, destekleyenler ve seyirci kalanlar suç ortağıdır. İnsan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan rejimler, sadece o rejimin iktidarını değil, eşlik eden muhaliflerini de sorumlu duruma düşürür.
Hep dile getiriyoruz, demokrasinin güçlendirilmesi için, siyasi partiler ve seçim yasasında yapılacak düzenlemelere ihtiyaç var.Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Demokrasiyi güçlendirmek benim 1969 da başlayan parlamenterlik hayatımın en belirgin uğraşısı olmuştur. 1971’deki Partiler Arası Anayasa Komisyonu Başkanlığından itibaren Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanlığı’na kadar siyasi partileri, standardı yüksek bir demokrasinin hukuksal temelini gerçekleştirmeye yönlendirdim. Birçok anayasa ve yasa hükümleri, öncülük ettiğim tekliflerle gerçekleşti. 1998 de Partiler Arası Uyum Komisyonu Başkanı olarak imzaladığım ve dönemin liderlerinin de imzaladığı 17 kanun TBMM’den oybirliğiyle çıktığı halde siyasi partiler ve seçim yasalarında demokratikleşmeyi öngören teklif hala ele alınamamıştır.
6-7 EKİM'DE MASKELERİ DÜŞTÜ
Bugün kamplaşmanın ayrıştırmanın siyasi bir taktik olarak kullanılması, Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir risk oluşturmuyor mu?
Elbette oluşturuyor. Siyasi çıkarlar için toplumu bir arada tutan herhangi bir değerin kullanılması ayrışmaya yol açar. Toplumu kamplaştırmaktan yarar uman bir iktidar anlayışı milli bütünlüğe suikasttır.
Hukuk Devleti unutturuldu, kanun devleti sürecine girildi. Bu tehlikeli gelişmede sorumluluk yalnız iktidar da bulunan partinin mi, onları seçen halkın mı yoksa çeşitli dönemlerde siyaset anlayışını yozlaştıranların mı?
Hepsinin sorumluluğu var. Hukuk devletinin zedelendiği yerde demokrasiden bahsedilemez, sonunun nereye varacağı belli olmayan adaletsiz bir toplumsal çürüme süreci başlar. İçinde yaşadığımız dönem böyle bir süreçtir. İktidar, muhalefet, medya, üniversiteler ve etkinliklerini teslimiyette bulanlar, krizin ortak sorumlularıdır.
Sade bir yurttaş olarak ben artık muhalefet partilerinin birbirlerini eleştirmeleri yerine, halka ne vaat ettiklerini, projelerini öğrenmek istiyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Vatan Partisi olarak aynen bunu yapmaya çalışıyoruz. Milletimize, bütünlüğümüzü her alanda sağlayacak ve üretim ekonomisiyle ekonomik egemenliğimizi kuracak milli programımızı sunuyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Güneydoğu’ya gittiniz. Halkın gündemi yandaş medyada, AKP ve HDP’de, denildiği şekliyle siyasi mi yoksa dile getirilmeyen ekonomik sorunlar mı?
Güney Doğu ve Doğu Anadolu’ya ”Vatan Partisi Kardeşlik Bürosu” etkinlikleri çerçevesinde gittim. Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Erzincan ve Erzurum illeri ve bazı ilçelerinde konferans, açılış, kurum ziyaretleri, basın toplantıları ve Vatan’a katılım törenlerinde bulundum.
Görüştüğüm vatandaşlar en çok devlet ve güvenlik boşluğundan yakınmaktadır. Artık ekonomiden işsizliğe, üretimsizlikten yolsuzluğa, her sorunun, devletin iktidar tarafından bölgede etkisizleştirilmesinden kaynaklandığı bilinci doğmaktadır. 6-7 Ekim olaylarında maskesi düşen bölücü terörün cani yüzünü bölge halkı bir kere daha acı biçimde görmüştür. Yağmalanan, kundaklanan bina ve işyerlerinin hala onarılmamış yıkıntıları arasında, yarısı komşu ülkelerden sığınmış işsizler umutsuzca dolaşmaktadır.
AB PARLAMENTOSU VE ABD MECLİSİNDE KARARGAH KURDULAR
Sözde Ermeni soykırımı adıyla yürütülen etkinlikler yeniden gündemde. 24 Nisan Türkiye aleyhine lobi faaliyetleri yürüten örgütler için istismar günüdür. Bu konuda neler diyeceksiniz?
Taşnak ve Asala terör çetelerinin lobi görünümlü uzantıları, Avrupa Parlamentosu ve ABD Temsilciler Meclisi kulislerine yeniden karargah kurdular. Yüzüncü yıl yalanına dayalı terör faaliyetleri yapışkan bir yüzsüzlükle güncel tutulmaktadır.
Aslında bunların yabancı işgalcilerin maşası olarak, Müslüman komşularına karşı etnik temizliğe giriştikleri yıl 1914’tür. Türk ordusunu arkadan vurma, vatanlarına ihanet ve devletlerine isyanın sonucu olarak yaşanan trajedilerin yüzüncü yılı geride kalmıştır. Bugünkü yalan ve iftira kampanyalarının Taşnak, Asala ve PKK cinayetlerinden farkı yoktur. Aynı karanlık, küresel yönlendirme ve projelerin eseridirler.
Günümüzde emperyalist yalana destek olan yönetici ve parlamenterler, artık doğrudan etnik temizlik canilerine diplomat katillerine ve küresel teröre alet olmaktadırlar. Gerçekle hiçbir bağı kalmamış bir iddiayı desteklemek demokratik değerleri ve parlamenterlik onurunu hiçe saymaktır.
Peki şimdiye kadar Türkiye adına neler yapıldı?
Bu konuda 2005’ten beri uyarmadığımız parlamento kalmamıştır.
Bugün ABD’deki sözde soykırım imzacılarına hatırlatıyorum: ABD Başkanlık arşivlerindeki 18/04/2005 tarihli Türk Parlamenterler Birliği’nin George W. Bush’a mektubunu ve George W. Bush ‘un cevabi mektubunu okusunlar.
Cevabi mektupta neler yazıyordu?
Bu yazışmalarda ABD görüşü özetle şöyleydi: ‘’Ortak tarihleriyle ilgili olarak Ermeni ve Türk hükümetleri ile sivil toplum aktörlerinin akademik, sivil toplum ve diplomatik düzeydeki tartışmalarını destekliyoruz”. Aradan geçen on yılda Ermeniler tartışma masasına hiç yaklaşmadıkları gibi emperyalist yalanı destekleyecek hiçbir belge gösteremediler.
Aksine milletimize atılmak istenen iftiranın temelindeki emperyalist yalan tamamen açığa çıktı.
Yalanların kırılma noktası, AİHM’de görülen Perinçek- İsviçre Davasıyla ortaya çıktı, değil mi?
Evet. Bu en önemli gelişmede, AİHM Perinçek- İsviçre Davasında iddialar, hukuken çürütüldü. Avrupa Parlamentosu üyeleri şu aşamada yargıyı etkilemeye girişerek terör destekçiliğini, Avrupa değerleriyle savaşa dönüştürmüşlerdir. Bunun tarihi sorumluluğundan kurtulamayacaklardır. Türkler için milletimize yönelik iftira kampanyasına karşı durmak, vatan savunmasıyla eşdeğerdir.
Bundan sonra neler yapabiliriz?
Bundan sonra, bizim bütün kurum ve kuruluşlarımızla, bütün üniversite ve sivil örgütlerimizle muhataplarımıza gerçekleri anlatma kampanyasına hız vermemiz zorunludur.
Kampanyanın merkezine AİHM’ deki Perinçek- İsviçre Davası alınmalıdır.
Sözünü ettiğimiz bu aydınlatma kampanyası emperyalist güçlere maşa olan insanlık dışı terör şebekeleriyle, onlara destek olan insanlığın ve kendi halklarının düşmanını, işbirlikçilerini açığa çıkarmaktır.
Dış politikada saygınlığı artan, ”yeniden danışılır” ülke haline nasıl gelebiliriz?
Türkiye Atatürk’ün” Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine yeniden dört elle sarılmalıdır. Günümüz dünyasında dış politika sadece dışarıda uygulanan diplomatik siyaset değildir. Dış politika güvenliktir, huzurdur ve ekmektir. Atatürk‘ün barışçı, bağımsız, uluslararası hukuku esas alan ilkeleri uygulandığı sürece İngiltere’den Afganistan’a kadar iyi komşuluk ilişkileriyle kuşatılmıştı. Bugün 16 Adası işgal edilmiş, 5 komşu Büyükelçiliği kapatılmış, toprakları uluslararası terörist eğitimine açılmış, tarihte ilk defa sivil vatandaşları askeri saldırılarla kaybedilmiş sözde“sıfır sorun’’ diplomasisiyle karşı karşıyayız. Milli çıkarları ve hukuku ideolojik saplantılara feda eden dış yörüngelere takılı hiçbir uygulama ülkelere saygınlık getirmez. Verdiğiniz yanıtlar için teşekkürler. [Odatv.com]
Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan "soykırım" dedi...
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan, İngiliz Parlamentosu’nun alt kanadı Avam Kamarası’nda ‘Ermeni soykırımıifadesini kullanıyorum. Ben bunun soykırım olduğunu düşünüyorum’ diye konuştu 
AHMET Davutoğlu’nun Başdanışmanı EtyenMahçupyan, “Ermeni soykırımı” dedi, PKK/PYD’nin sınırımızdaki varlığını savundu.Mahçupyan’ın İngiliz Parlamentosu’nda düzenlenen, “Türkiye’de AKP Dönemi” başlıklı toplantıdaki konuşmasını PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi dinledi. Mahçupyan, 1915 olaylarının “soykırım” olduğunu idda etti: “Kendimi Ermeniden çok Osmanlı hissediyorum. Milliyetçi değilim ama 1915 soykırımına konu geldiğinde, ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullanıyorum. Ben bunun soykırım olduğunu düşünüyorum.”  
IŞİD’e ilişkin bir soru üzerine ise Mahçupyan, Türk hükümetinin IŞİD’i büyük bir tehdit olarak gördüğünü dile getirerek “Türkiye, sınırında DAEŞ’in olmasındansa, Kürt bir komşuyu tercih eder. Ancak tabii bu sadece Türkler ve Kürtler anlaşabilirse mümkün olur” dedi.  
‘ERDOĞAN ÇOK KANDIRILDI’ 
Bürokratların zaman zaman siyasetçileri doğru bilgilendirmediğini belirten Mahçupyan, şunları söyledi: “Tayyip Erdoğan, Başbakanken bazen bir konuyla ilgili bir şey yapılmadığını 3-4 ay sonra öğreniyordu. Örneğin HrantDink olayından biliyorum, Erdoğan birkaç defa kendi bürokratları tarafından aldatıldı.” 
Mahçupyan, konuşmasında yolsuzluk tartışmalarına da değindi: “Bunlarda gerçeklik payı olsaydı sonuçlarını görmemiz gerekirdi. Ancak AKP her seçimde, CHP ve MHP’nin oylarının toplamından daha fazla oy almıştır.” 
‘24 NİSAN YAKLAŞTIKÇA TAARRUZ ARTIYOR’ 
Başbakan Davutoğlu’nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan’ın “Ermeni soykırımı vardır” demesi ve PKK/PYD yapılanmasını savunmasına Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı emekli Korg. İsmail Hakkı Pekin tepki gösterdi. Pekin, Doğu Perinçek’in 28 Ocak’ta AİHM’de görülen davasını hatırlatarak “1915 olayları bir soykırım değil. Bu konu AİHM’in Perinçek kararında açık ve net olarak belirlenmişti” ifadelerini kullandı.  
HRANT’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI 
Pekin şunları söyledi: “Etyen Mahçupyan’ın soykırım demesiyle soykırım olmuyor. Uluslararası Adalet Divanı aldığı kararda ‘Her mahkeme soykırım vardır diyemez. Ya mahalli ya da uluslararası mahkemeler bu kararı verir’ diyor. Avrupa Adalet Divanı da ‘Parlamentoların verdiği kararlar tamamen siyasi kararlardır. Bunların hukukla alakası yoktur’ ifadelerini kullanıyor. Bunlara rağmen 24 Nisan yaklaştıkça Türkiye üzerine çok büyük bir taarruz var. Hükümet bunun soykırım olduğunu mu kabul ediyor?”  
[29 Mart 2015 Pazar 05:57_63 176 1 0_İstihbarat Servisi] 

5 yorum:

  1. Merhaba
    Bizimde bir haber sitemiz var bu sebeple gündemdeki haberleri spor haberleri ni ve magazin haberleri ni izlemek ve diğer haber sitelerinide gözlemlemek adına birçok blogu ziyaret ediyoruz. Açık konuşmak gerekirse blogunuzu çok başarılı buluyoruz, kolaylıklar dilerim.

    YanıtlaSil
  2. Haberleriniz ve yazılarınızı takip ediyorum özellikle son haberler kapsamında daha geniş yayın yaparsanız sevinirim

    YanıtlaSil
  3. Blogunuzu yeni keşfettim diyebilirim, haber seyret olarak yayıncılık ilkenizi takdir ettiğimi söylemek isterim başarılar diliyorum.

    YanıtlaSil
  4. Fırsat buldukça blogunuzu ziyaret ediyorum haber ve bilgi paylaşımlarınız güzel, son dakika haberleri 'ni blogunuzdan okumak isteriz bu konuda bir çalışmanız varmı, kolaylıklar dilerim

    YanıtlaSil
  5. eğitim haberleri ve
    sanat haberleri ilgi odağınızsa web sitemizi ziyaret ederek güncel bilgilere ulaşabilirsiniz.

    https://www.kriptocoinhaber.com

    YanıtlaSil